Mehmet Yılmaz

We <3 Kargala

Tarih boyunca insanlar sayısız kaynağı temel gereksinimleri için kullandılar. Örneğin günlük yaşam için enerjiye ihtiyaç duydular. Bunun için de önce ağacı yaktılar. Yetmedi otu, gübreyi yaktılar. Yine yetmedi kömürü yaktılar. Ardından petrolü buldular ve rafine edip onu da yaktılar ama o da yetmedi. Sonra baktılar ki bunlardan böyle enerji elde ediyoruz ama bir yandan da iklimleri değiştiriyoruz. Dünya dengesini kaybediyor. Asitler yağıyor, fırtınalar çıkıp çorak araziler oluşuyor. Hem eninde sonunda bu kaynaklar bitecek ve bize yetmeyecek. Araştırdılar, öğrendiler, denediler! Rüzgar türbinleri, hidroelektrik santralleri, güneş panelleri ve daha bir sürü yeni yöntemler keşfettiler. Bunlardan biri de nükleer santrallerdi ki bence en önemlilerinden de biri. Çünkü çevreye neredeyse hiç zararı yok. Tabii planlar kuralına göre uygulanırsa.

Nükleer santraller radyoaktif maddelerin bozunumu sonucunda bir enerji açığa çıkartır. Bu enerjiyi de elektrik enerjisine çevirir. Buradaki radyoaktif maddeler yakıttır. Uranyum, plütonyum bunlara birer örnektir. Bir diğer örnekse gelişmiş ülkelerin gözünü direttiği toryum elementidir. Bu yazımda sizlere toryum elementini ve onun sebep olduğu kıyımı anlatacağım.  

Toryum nedir?

Gümüşi beyaz renginde, katı hâlli  bir atom enerjisi kaynağıdır. Periyodik tablonun 2. grup, 7. periyodunun f bloğunda yer almaktadır. Aynı zamanda aktinitler serisinin ikinci elementidir. Atom ağırlığı mol başına yaklaşık 232 gram, atom numarası da 90’dır. Katı hâlde yoğunluğu santimetre küp başına 11,7 gramken sıvı hâlde 1,378 grama kadar düşmektedir. 1 molünü eritmek için 13,81 kJ, buharlaştırmak için de 514 kJ’lük bir enerji gerekir. 

Toryumun kendi kendine bölünebilme yeteneği yoktur. Bu da onu doğrudan yakıt olarak kullanmaya bir engeldir. Bunun için toryum-232 izotopuna bir adet nötron eklemeliyiz. Bunu ise toryum-232’nin düşük enerjili nötronlarla reaksiyona sokarak sağlayabiliriz. Buradaki işlem sonucunda toryum-232 bir adet nötron yutarak daha az kararlı toryum-233’ü oluşturur. Oluşan toryum-233’ün yarılanma süresi 23 dakikadır. Daha sonra toryum-233 bir beta parçacığı yayarak yarılanma süresi 27 gün olan protaktinyum-233’ü oluşturur. Aynı zamanda bu element en nadir bulunan, en pahalı elementtir de. Sonrasında protaktinyum-233 birer adet gama ve beta parçacığı yayarak bölünebilen uranyum-233’ü meydana getirir. Uranyum-233’ün yarılanma süresi 163 bin yıldır. Bu birbiri ardına gerçekleşen reaksiyonlar sonucunda toryum-232 yakıt olarak kullanılabilmektedir.

Denklem;

Th-232 + n = Th-233

Th-233 = Pa-233 + b 

Pa-233 = U-233 + g + b

Net tepkime: Th-232 + n = U-233 + g + 2b

Toryum doğada serbest halde bulunmaz, yaklaşık 50 civarında mineralin yapısı içinde yer alır. Bunlardan sadece monazit, torit, torianit ve allanit toryum üretiminde kullanılmaktadır. Bu mineraller de genellikle nadir toprak elementleri (NTE) ile birlikte bulunmaktadır.

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

Yakıt olarak kullanımı

Toryumun yakıt olarak kullanımındaki en önemli avantaj temiz olmasıdır. Uranyuma oranla daha az miktarda plütonyum ve uranyum türevi elementler üretmekte. Bu da ileride çevreyi daha az kirleteceğinden şimdiden rezerv araştırmasının yapılmasını sağlıyor. Yani şimdiden gelişmiş devletler gözünü bu elemente diretmiş. 

Toryumun nükleer reaktörlerde veya başka enerji üretim sistemlerinde yakıt olarak kullanılması için çalışmalar sürmekte. Ancak hali hazırda ticari anlamda toryumla çalışan bir sistem bulunmamakta. Bilim adamları ilk olarak 1960 yıllarında toryumu yakıt olarak denemeye başladı. Ciddi anlamda -reaktör ölçeğinde- 1976 yılında başladılar. Şu anda Almanya, Japonya, ABD, Rusya, Hindistan ve Birleşik Krallık’ta bu konuya dair çalışmalar devam etmekte. Ancak bu çalışmalarda kullanılan yakıtlar saf hâlde toryumdan oluşmuyor. Örneğin Almanya’daki toryum yüksek sıcaklık reaktörünün yakıtının yarısından fazlası toryum-uranyum (Th-U) yakıt tabanıyla çalışmıştı (1983-1989). O zamanlarda reaktör 300 MWe gücünde sorunsuz bir şekilde çalışmıştı. Bir başka örnek de Lingen kaynar sulu reaktörüydü. Test amaçlı olarak toryum-protaktinyum (Th-Pa) yakıt tabanı kullanıldı. Bu reaktör ise 60 MWe gücündeydi. 

Toryum tabanlı yakıt kullanan reaktörlerde toryum kullanımının reaktör kalbi güvenliğini etkilemediği yapılan deneyler sonucunda ortaya konmuştur.

Yeni Delhi Üniversitesi Öğencisi Mayra Azez

Komplo: Isparta’da ilk uçak kazası

Tarih 30 Kasım 2007… Atlas Jet Havayolları’na ait MD-83 tipi yolcu uçağı İstanbul-Isparta seferini yapmaktaydı. Uçakta 50 yolcu ve 7 mürettebat vardı. Uçak, Isparta’nın Çukurören ve Kılıç köyleri arasında kalan Türbetepe mevkiinde düştü. Sağ çıkan olmadı. 

Fizikçi Engin Arık

Uçaktaki yolcular arasında Türkiye’nin toryum projesi üzerinde çalışmalar yapmakta olan bilim insanları vardı. Prof. Dr. Engin Arık, Prof. Dr. Şenel Fatma Boydan, Doç. Dr. İskender Hikmet, Özgen Berkol Doğan, Mustafa Fidan ve Engin Abat isimli altı Türk bilim insanımızı kaybettik. Yaşasalardı Türkiye şu anda bilim dünyasında yetkin, söz sahibi ülke konumunda olacaktı. 

Kazadan sonra cenaze töreninde Doğuş Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Mithat Uysal bir konuşma yaptı. Konuşmasında ilk olarak ASELSAN’daki mühendislerimizin başına gelenlerden bahsetti. Ardından sözü kazada kaybettiğimiz altı bilim insanımıza getirdi. Araştırmacılar ve gazeteciler bu konuşmada bir komplo iması olduğuna dikkat çektiler ki haklılarda. 

Kaza raporları, radar görüntüleri, görgü tanıklarının ifadeleri ve kaza bölgesindeki birçok detay incelendi. Kalkıştan kaza anına kadar uçak hiçbir arıza vermemişti. Uçağa uçuş esnasında herhangi bir iç veya dış müdahalede bulunulmamıştı. Hava gayet normaldi. Kısacası uçağın düşmesine sebep olabilecek herhangi bir bilindik sebep yoktu. Uçağın düşmesine sebep olabilecek kayda değer tek şey pilotaj hatasıydı. Yani kazaya pilotlar sebep olmuştu. Pilotlar kazadan önce herhangi bir sağlık sorunu yaşamamışlar. O zaman akılda tek bir yekpare düşünce kalıyor. Onu da sizlere bıraktım ve evet; öl(dürül)düler.

Bilginlerimizin sunacakları bildiri ile ilgili kayıtlar, şahsi notlar, ortada yok, Bilgisayarları, çantaları kayıp. Böyle önemli bir bilgi üzerinde çalışan bilginlerin kayıtlarına ne oldu acaba? Ülkemizi ilgilendiren bu bilgilerin hemen olay yerine gelen, kimler olduğu gizemli Amerikalı Mcdonnell Douglas uçak firmasının adamları tarafından toplanıp, götürüldüğü iddialarına net cevap çıkmadı. 

SDE Yazarı Bülent Erandaç

Jelibon rezervinden de değerli

Az önce de belirttim. Toryum geleceğin vazgeçilmez enerji kaynağı. Nükleer reaktörlerin en temiz yakıtı. Çin ve Amerika toryum projelerini tamamladılar. Biz de tamamlayacaktık. şayet o uçak düş(ürül)meseydi. Merhum Arık’ın verilerine göre toryum Türkiye’nin gelişmesinde inanılmaz bir öneme sahipti. Neden mi? Çünkü dünyadaki toryum rezervi 1 milyon 780 bin ton iken Türkiye’de 790 bin tondur. Bir kilogramdaki toryumun enerjisi 20 kilogramlık uranyumun enerjisine eşit. Bu da 120 trilyon dolarlık petrole eş değerdir. 120 trilyon dolar..! ABD’nin 2007 milli gelirinin 12 katı kadar.

Toryum şu anda geleceğin enerji kaynağı olarak görülüyor. Bizde de 790 bin tonluk toryum rezervi var. Jelibon rezervi kadar değeri anlaşılmasa da!.. Bu kaynak Türkiye’yi gerçekten uçurur. Türkiye’nin en büyük cari açığı enerji alanında. Bu kaynak bu açığı kapatır, ihracatıyla da ülkeye maddi kazanç sağlar. Japonya da aynen böyle gelişti. Siz rahat olun, geleceğin enerjisi bizde. Buna hiç kuşku yok!

Isparta’da şüpheli uçak kazasında şehit olan Dr. Engin Arık, Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet, Özgen Berkol Doğan, Mustafa Fidan ve Engin Abat'ı Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsınlar.