Öznur Biçer

Değişik bir kitap kurdunun günlüğü.

The Evil Within serisi benim geçenlerde Playstation Plus kataloğunda gezinirken keşfettiğim bir seriydi. Bir deneyeyim diye indirip müptelası olmamla birlikte bu oyunların kütüphanemde olmasına karar verip direkt satın aldım. Geçtiğimiz günlerde de Epic Games ilk oyununu ücretsiz vermişti, ikinci oyununu da 26 Ekim – 2 Kasım 2023 tarihleri arasında veriyor. E ben bunları kaçırdım diyorsanız üzülmeyin sık sık indirime giriyor ve ikisi toplamda 100 lirayı geçmiyor.

The Evil Within serisi Tango Gamework tarafından geliştirilmiş ve Bethesda Softworks tarafından ilk oyunu 2014, ikinci oyunu 2017 yılında yayınlanmış korku-hayatta kalma oyunlarının babasıdır. Korku dediğime bakmayın, korkudan çok gerim gerim geren bir seriden bahsediyoruz aslında. Jumpscare (izleyiciyi/oyuncuyu korkutmak için ani değişiklikler) yok, genelde yaratıklar sizi kovalıyor ya da saklanarak onlardan kaçmaya çalışıyorsunuz ki bu sahneler gerilimi en üst seviye tırmandıran en güzel yerler bence. Hadi gelin iki oyuna daha yakından bakalım…

 

The Evil Within

İki oyun arasında seçim yap derseniz kesinlikle ilk oyunu derim. Gerek atmosferi gerek savaştığımız yaratıkları olsun ikinci oyundan çok çok daha iyi. Tabii eski bir oyun olması sebebiyle haritası olmayan yolu takip ederek görevleri geçtiğiniz bir mekaniğe sahip.

Oyuna Beacon Akıl Hastanesi’nde bir katliam olduğu haberini almamızla başlıyoruz. Ekibimiz ile hastaneye giriş yaptığımız an her şey başlıyor. Sebestian Castellanos adında bir dedektifi canlandırdığımız bu oyunda ben toplamda 13 saatte yaklaşık olarak 55 kere ölerek (ölümler de oldukça trajik, yaratıklar size acımadan katır kutur kesiyor) oyunu bitirdim, oyun bittikten sonra size birkaç ödül veriyor ve Nev Game+ açılıyor.

Toplamda 15 bölümü var. 9.bölümden sonrası biraz zorlaşıyor, yaratıklar bir tık daha ölümcül; sizi yakaladığında biraz hasar verip bırakanların yerini sizi yakaladığı gibi öldüren yaratıklar alıyor. Mesela benim favorim Laura bacı. Aralarında en çok sövdüğüm o olmasına rağmen en sevdiğim de o hatta, değişik bir aurası var sanırım. Kalbim ağzımda az koşturmadı beni ha yakaladı ha yakalayacak diye. Neyse yine de seviyoruz bacımızı.

Oyunda pek çok silah mevcut, bazı arkadaşlar mermi sorunu yaşadığını söylese de benim öyle bir problemim olmadı. Zaten bir süre sonra kendinizi geliştirip taşıma kapasitesini arttırabiliyorsunuz. Ama siz yine de bam güm girişip tüm mermilerinizi harcamayın tabii.

 

Kovalamaktan Vazgeçmeyen Yaratıklar

Oyun boyunca pek çok yaratık var demiştik, mesela daha oyuna adapte olamadan elinde testeresi ile karşımıza çıkan bir Sadist var. Kaçamadığınızda sizi testeresi ile okşayıp dedektiflik kariyerinize başlamadan son veriyor.

İlerleyen zamanlarda diğer bir favorim olan The Keeper sahneye giriş yapıyor, kendisi kasaba benzese de kafasının olması gereken yerde bir adet kasa olması sebebiyle zorlu bir elemana dönüşüyor. Bu da normalde headshot ile tekte öldürdüğümüz yaratıkların bize armağanı falan olsa gerek.

Tabii burada bütün yaratıkları tek tek saymayacağım ama oyunun en bilinen yaratıklarını da es geçmek olmazdı bence. Zaten ikinci oyunda da bu efsane yaratıkları görme şansına erişiyoruz.

Sebestian Castellanos ve Akıllara Kazınan Sandalyesi

Oyunun çeşitli yerlerinde ve yaratıkları öldürdüğümüzde karşımıza yeşil bir jel çıkıyor. Bu jel sayesinde dedektifin birçok özelliğini geliştirebiliyoruz. Yetenekler, silahlar, mermi taşıma kapasitesi gibi birçok şeyi bu jellerle geliştirdikten sonra oyun daha da akıcı oluyor. Tabii özellikleri geliştirdikçe istediği jel miktarı artıyor (örneğin bir upgrade için 20 bin jel isteyebiliyor) ancak oyunu bir kere bitirdikten sonra size baya yüklü bir miktarda jel veriyorlar. Yani new game+ daha da keyifli bir hale geliyor.

The Evil Within 2

İlk oyunda bir akıl hastanesinde başlayan bu macera ikinci oyunda da dedektifin evinde başlıyor. Yanan evinden kızını kurtarmaya çalıştıktan sonra oyuna son sürat bir giriş yapıyoruz. İlk oyunda yaşananlardan dolayı zor zamanlar geçiren dedektif ailesini de kaybetmesiyle iyice depresyona girmiştir ve karşımıza ilk oyundan tanıdığımız bir karakter çıkar: Juli Kidman. Şimdi burada konuyu daha fazla anlatmayacağım, oynamayı düşünenlere haksızlık olmasın. İki oyunda da yer alan paranormal olayların sebepleri nedir, dedektifin başına neler gelmiş bu oyunda hepsini zaten tek tek görüyoruz.

Oyunda iki big boss var, yani oyunu iki ana parçaya bölmüşler diyebiliriz. İlk yarısında Stefano Valentini ile savaşırken ikinci bölümde Peder dediğimiz biriyle ile karşı karşıya geliyoruz.

İlk oyundan farklı olarak burada harita var. Tabii harita deyince aklınıza kocaman bir yer gelmesin, görevler arasında 100-200 metre ya oluyor ya olmuyor. Oldukça işlevsel bu haritada görevlerin yerlerini işaretleyip ona göre yol alabiliyoruz.

Oyuna daha fazla yaratık eklenmiş olmasına rağmen boss savaşı çok fazla yok (ilk oyunda çok çektirdik bunda yapmayalım bari dediler herhalde) sadece sokaklarda dolaşıp duruyorlar ve bu yüzden gizliliğe önem vermeniz gerekiyor çünkü 10-15 tanesi bir yeri tutmuşken silahla öldürmek hiç kolay değil. Çünkü mermi sıkıntısı baş gösteriyor. Bu oyunda bir değişikliğe gidilmiş ve taşıma kapasitesini arttırmanız için oyunun içerisinde çeşitli yerlerden çanta toplamanız gerekiyor, ilk oyundaki gibi yeşil jelle arttıramıyoruz ne yazık ki.

Toplamda 17 bölümden oluşan The Evil Within 2’yi de ilk oyunu gibi 13 saatte tamamladım. 17 bölüm olduğuna bakmayın son bölümleri oldukça kısa. Bunda da bitirdikten sonra size hediyeler veriyor ve new game+ açılıyor.

Güvenli Yerler

Bu oyunda bir de güvenli yerler eklenmiş. İçeri girdikten sonra yaratıklar size ulaşamıyor. Kahve içerek canınızı yenileyebilir, aynaya bakarak hemşirenin yanına gidip yeşil jellerinizi harcayabilir, silahlarınızı geliştirebilir ve oyunu kaydedebilirsiniz. İlk oyunda sürekli var olan gerilim buradaki safe house’lar sayesinde bir miktar düşüşe geçmiş diyebiliriz.

Seri genel olarak güzel olmasına karşın ikinci oyunu beni bir miktar hayal kırıklığına uğrattı. İlk oyunun aksine temposu daha yavaş, boss savaşları çok az, olanlar da çok yavandı.  

Seriye puanım 9/10.