Resmiyeti çoktan geçmiş fiilen de sonbahar gelmişken bu dönemi en nefis nasıl geçiririz? Sonbahar romantizmi ile yağmurların kasvetini harmanlayıp bir romantik filmler listesi oluşturarak tabii!.. Size biraz yardımcı olmak adına, benim olmazsa olmaz kasvetli romantiklerim sizlerle.
Köprüüstü Aşıkları
Orjinal adıyla Les Amants du Pont-Neuf, 1991 Leos Carax yapımı bu yapım, tam bir sonbahar filmi. Paris'in en eski köprüsü olan Pont-Neuf köprüsünde geçiyor hikaye. Hem de köprü Fransız devriminin 200. yıl dönümü kutlamalarına hazırlanırken... Aşık olmak için yeterli bir yer ve zaman uygun iki insan varsa... Köprüde yaşayan alkolik bir sirk cambazı ile eski aşkının kederiyle kör olmuş güzel bir ressam değilseniz eğer... Alex ile Michele... Boyaları ile kendini yeni bir hayata savuran Michele köprüde yer edinirken Alex ile karmaşık bir ilişki kurar. Aşk bencil midir? Fransız sinemasının sıcak romantik filmleri klişesinden uzak gerçekten etkileyici bir görsellik ve diyaloglarla dolu bir film.

“Birini seviyorsan, yarın ona şöyle de; ‘Gökyüzü bembeyaz.’ Eğer o bensem şöyle cevap veririm; ‘Ama bulutlar kapkara.’ Böylece birbirimizi sevdiğimizi anlarız.”
Köprüdeki Kız
Hazır köprü demiş ve Paris'te iken La Fille Sur Le Pont ile devam edelim. 1999 yapımı Patrice Leconte yönetmenliğinde, bir Fransız filmi daha. Paris'te Seine nehri üzerinde başlayan film İstanbul'da Galata Köprüsü'nde son buluyor. Yaşamaya dair hevesi kaybolmuş umutsuz Adele kendini nehre bırakmaya hazırlanır. Gabor ise şirkete çalışan bir bıçak fırlatıcısıdır. Gabor'un ihtiyacı olan ölmekten korkmayacak bir partner, Adele'in ihtiyacı olan ise boşa yaşadığını düşündüğü hayatında bir heyecandır. Şansları onları ilk kez bir köprüde bir araya getirir. Bu ikilinin öyküsünde asıl kelime aşk değildir, şanstır. Kaderin ikisi bir aradayken yarattığı uyum ile yükselirler. Şarkılar, sahneler, diyaloglar… Açılış sahnesindeki Adele'in monoloğu… Maria'ne Faithfull eşliğinde yer alan bıçak fırlatma sahnesi… Kasvet ile zevk sizin için bağdaşıyorsa geriye yaslanıp haz ile izleyebileceğiniz bir romantik film.

"Bir köprü bul atlayalım, yarım bir banknot, iki yarım şans ancak tam ve mutlu bir hayat eder!"
Cesaretin Var mı Aşka?
İzlemişsinizdir ama izlemeyenlere hatırlatalım. Jeux D'enfants... Yönetmen koltuğunda Yann Samuel yer alan film, genel seyrinde diğerleri kadar kasvetli olmasa da finaliyle bu unvanı taşımaya hak kazanıyor. Julien ve Sophie, iki inatçı küçük çocuk. Julien'in annesi kanserle savaşırken ve Sophie göçmen bir çocuk olarak zorbalığa uğrarken birbirlerine sığınıyorlar. Oynadıkları oyun ile hayatlarının kederinden uzaklaşan bu ikili başlarını da sürekli belaya sokuyor. Oyun şu şekilde; birbirlerine cesaret isteyen görevler vererek sembolik oyuncakları üzerinden iddialaşırlar. Görevi yapan oyuncağı alır ve karşısındakine yeni bir görev verir. İkili büyüdükçe oyun kışkırtıcı bir hal alır. Artık tüm hayatlarını etkilemektedir. Alınan kararlar, ödenen bedeller ve bağlılıkları üzerindeki sınamalar. La vie en rose'yi bir de bu filmin anısıyla dinleyin.

"Önce sen söyle beni sevdiğini, çünkü ilk ben söylersem oyun oynadığımı düşünmenden korkuyorum."
Buffalo '66
Fransa'dan çıkıp gelelim favori ABD yapımı filmime. 1998 yapımı filmde Vincent Gallo hem yönetmen koltuğunda hem de başrol olarak karşımızda. Christina Ricci güzelliğini ayrı tutsak da film boyu görsel estetik bambaşka boyutta. Kullanılan şarkılar da estetiği besleyen bir başka güzellik. Gelelim konumuza. Billy Brown haksız yere 5 yıl hapis yattıktan sonra sonunda özgürlüğüne kavuşur. Ancak bu süreçte ailesine hapiste olduğunu açıklamamış ve beyaz yalanlarla mükemmel bir hayat kurduğuna inandırmıştır. Ailevi sorunlar, ilgisizlik ve güvensizlikle büyümüş bir çocuğun travmalarını görürüz Billy'de. Ailecek akşam yemeğine davetlidir ve ailesine kendini kabul ettirmek için elinden geleni yapacaktır. Gördüğü ilk kızı kaçırarak eşi gibi davranması için zorlar. Bu konuda itiraz etmeyen Layla, rolüne kendini kaptırır ve bundan zevk alır. Bu durumun zamanla Billy'yi rahatsız etmesi ve Layla'nın aşırı davranışları ile absürt ve hoş anlar oluşur.

"Biz birbirine dokunamayan bir çiftiz."
Yeryüzündeki Son Aşk
David Mackenzi imzalı filmin başrolleri Eva Green ve Ewan Mcgregor. Pandemi sürecinden yeni çıkmışken hatırlamak hoş olur mu; bilmiyorum ama izlenmesi gereken romantik filmlerden. Yanlış zamanda tanışan yanlış insanlar ancak birlikte bir doğru olmayı başarabilir mi? Bağlanma problemleri olan başarılı bir şef Michael ve kendini işine adamış ilişkilerden uzak başarılı bir doktor Susan. Tam duvarlar kırılır ve iki insan yakınlaşırken evren buna karşı gelmek için tüm güçlerini birleştirir. Duyuların birer birer etkisini yitirdiği bir salgınla karşı karşıyadır dünya. Aşık olmak için oldukça zor bir durum. Önce koklayamaz, tat alamaz, duyamazlar. Sonra dokunamaz ve göremezler. Hazzın, içinde bulunulan durumdan çok insan doğası ile ilgili oluşunu da gözler önüne seriyor. Tüm salgın filmlerine karşı alın size gerçek distopya!

"Artık iki tür davranış biçimi var. Bir tanesi sokaklarda koşturup ellerine geçirebildikleri ne varsa alan insanlarınki... Dünyanın sonunun geldiğine inanan insanlarınki... Bir de diğer şekilde davranan insanlar var. İneklerini sağan çiftçiler... Görevlerinin başındaki askerler... Hayatın bir şekilde devam edeceğine inanan zaten aksi halde ne yapacaklarını bilemeyen insanlar... İnsanlar kendilerini en kötü ihtimale hazırlıyorlar. Ama en iyi ihtimalin gerçekleşmesini umuyorlar."
Candy
Neil Armfield'in 2006 Avustralya yapımı romantik filmi... Konu, basitçe uyuşturucu bağımlılığı olan bir çiftin hayatlarına ve ilişkilerine verdikleri zararlar. Ölüm nedeni aşırı doz olan Heath Ledger'ın başrol olması da işin en üzücü kısmı. Hem maddelere hem de birbirlerine son derece bağımlı olan Dan ve Candy... Bir Rüya İçin Ağıt filmi kadar kamu spotu havası taşımasa da bağımlılığın zararlarını gözler önüne seren bir film. Dingin ve gerçekçi... İzlerken aşklarını, hazlarını ve doyumsuzluklarını iliklerinizde hissediyorsunuz. Film cennet, yeryüzü ve cehennem olarak üç bölüme ayrılıyor. Uyuşturucu bağımlılığı sürecinin özeti... Başarılı dram sahneleri ve kasveti seyirciye geçirişiyle bu başlık için son derece yeterli bir film. Işıklar içinde uyu Heath!

"Bizim için birçok şey vardı. Her şeyi bir arada tutan gizli bir yapıştırıcı bulmuştuk. Gürültülerin rahatsız etmediği harika bir yerde, biz bütünüyle tamdık."