Ziya Şahinöz

We <3 Kargala

Yaz mevsiminin yaklaştığı ve tatil sezonunun yavaş yavaş açılmaya başladığı günlerdeyiz. Haliyle de tatil planları yapılıyor, yazlıklar çıkarılıyor bir yandan da tozlanmış bavullar raftan indiriliyor. Her yıl tatilcilerin dört gözle beklediği o güzel, sıcak, huzurlu yaz günleri kapımızda. Senenin tüm yorgunluğunu attığımız, ruhumuzu okşayan deniz esintisiyle rahatladığımız, güneşin içimizi ısıtan ışıklarıyla sarhoş olacağımız yepyeni bir sezon bizleri bekliyor.

Rotanın yönü yurt içine dönüyor

Her ne kadar son yıllarda ülkemizde özellikle ekonomik olarak her birimiz yıpransak ve yurt dışı planları yapamıyor olsak da ülkemizde de görülmeye değer cennet köşeler mevcut. Dolayısıyla krizden etkilenen herkes rotasını yurt içine çevirmiş durumda. Tabi doğal olarak da ilk olarak akıllara göz kamaştıran güzellikleriyle Akdeniz-Ege sahillerimiz geliyor. Hem doğa severler için sunduğu yürüyüş, bisiklet ve kamp rotalarıyla hem de deniz kum güneş üçlemelerine kendini kaptırmış tatil avcıları için harika destinasyon seçenekleriyle Türkiye’nin güneybatısı bizleri bekliyor!

Hadi gelin hep beraber altın kumları, masmavi denizi ve sımsıcak güneşiyle bizi kucaklayan Riviera’mıza yakından göz atalım.

Nedir bu Riviera?

Öncelikle şunu belirterek başlamalıyız, Riviera kelimesi dilimize İtalyancadan geçmiş ve sözlük anlamı olarak Akdeniz’e kıyısı olan anlamına geliyor. Özellikle İspanya, Fransa, İtalya, Yunanistan gibi güney Avrupa ülkelerinde çok fazla karşımıza çıkan bir kavram. Ancak son yıllarda ülkemizde de popülaritesi bir hayli artmış durumda. Bu yerlerin başında da elbette Antalya-İzmir arasındaki sahil hattımızda yer alan tatil köylerimiz geliyor. Alaçatı, Alanya, Antalya, Beldibi, Belek, Bodrum, Boğazkent, Çeşme, Dalaman, Dalyan, Datça, Didim, Fethiye, Finike, Göcek, Kalkan, Kaş, Kemer, Kuşadası, Kumluca, Köyceğiz, Manavgat, Marmaris, Seferihisar, Selçuk, Serik ve Side olmak üzere geniş bir alanı kapsıyor Türk Rivierası.

Her yıl dünyanın dört bir yanından milyonlarca turiste ev sahipliği yapıyor bu bölge. 7’den 70’e herkese aradıkları standartlarda hizmet veren birçok farklı tatil seçeneğini içerisinde barındırıyor. Türkiye’nin turizm sektörü açısından burası çok kıymetli elbette. Gözümüz gibi bakıp korumalı ve reklamını tüm dünyaya çok iyi yaparak pazarlamamız gerekiyor. Ne derler bilirsiniz, turizm bacasız fabrikadır. Ülkemizin bu pastadan daha büyük paylar almasını sağlamak adına her birimize de çeşitli görevler düşüyor. Ancak şu an konumuz bu değil. Şu an konumuz bu bölgeden nasıl istifade edeceğimiz. Nereleri gezebileceğimiz, nerede denize girebileceğimiz ve hangi lezzetleri tatmadan dönmeyeceğimiz…

1) Alanya

Antalya’nın doğusunda yer alan ve yaklaşık 400 bin kişilik nüfusuyla yakında il olması beklenen birbirinden güzel sahilleriyle büyüleyen, yüzyıllara direnmiş kalesiyle tarihe selam çakan, limanıyla ticarette de öne çıkan maviyle yeşilin bütünleşip harmanlandığı bir ilçe.  “Türk Rivierasının İncisi” ve “Tatil Metropolü Alanya” gibi sloganlarla öne çıkıyor burası. Son yıllarda giderek daha sık adından söz ettirir oldu. Yazın tatil yapılacak yerlerin başında gelen Alanya, daha çok ailelere uygun tatil opsiyonlarıyla karşımıza çıkıyor. Bungalovundan oteline, resortundan süitine, apartından günübirliğine kadar çok farklı seçeneklerde konaklama imkânı sunuyor. Selçuklu döneminden kalma görkemli kalesi bizlere göz kırpıyor. Ayrıca Mısır’dan getirildiği söylenen altın renk kumlarıyla ünlü Kleopatra plajıyla da aklımızı adeta başımızdan alıyor.

Konumu sayesinde Damlataş Mağarası ve Manavgat Şelalesi gibi doğal güzelliklere de şahit olmamıza fırsat tanıyor. Yamaç paraşütü, rafting gibi spor ve macera severler için de seçenekleri içerisinde barındırıyor. Dolayısıyla bu şehri gönül rahatlığıyla tatil planlarınız arasındaki listede ilk sıralara ekleyebilirsiniz. Ayrıca nefis yöresel lezzetlerle bezeli mutfağıyla da midenizi şenlendirip sizleri etkilemeyi iddia etmekte. Alanya’da organik köy tavuğunu özel bir tarifle sunan Celil’in Yeri’ne gitmeyi, Esma Abla’nın Ev Yemekleri Lokantası’nda Gülüklü Çorbası, Öküz Helvası ve sütlü kabak tatlısını tatmayı, serpme kahvaltısıyla ünlü Konaktepe’ye uğramayı, Löküs Balık Evi’nde taze mezeler ve Akdeniz’in enfes balıklarını denemeyi, Şebithane’de meşhur gözlemeleri midenize indirmeyi unutmayın. Dört mevsim ılımlı ikliminden ötürü bahçelerinde bol bol turunçgil yetişiyor Alanya’nın. Yani sofralarınızı taçlandıracak lezzetli marmelat ve reçeller de satın alabilirsiniz buradan.

2) Bodrum

Belki de ülkemizin en popüler ve bilindik tatil yeri olan Bodrum, Muğla’nın 13 ilçesinden biri. Şehrin batısında yer alıyor. Yaklaşık 200 bin kişiye ev sahipliği yapan Bodrum’un nüfusu, sezonda 1.5-2 milyonlara kadar çıkıyor. Özellikle bayramlarda şehrin giriş çıkışlarında kilometrelerce uzanan araç kuyrukları oluşuyor. Peki nedir Bodrum’u bu kadar görülmeye değer kılan? Şüphesiz denizi, kalesi, yat limanı ve sahilleri olarak cevaplayabiliriz bu soruyu. Her türlü bütçeye hitap eden farklı konaklama seçenekleri de cabası. Mavi-beyaz şirin evleri ve rengarenk sokaklarıyla size dört dörtlük bir tatil deneyimi yaşatmayı vaat ediyor. Huzur deponuzu dolduracak olan Bodrum, dinlenmeden ziyade sosyal, eğlenceli ve enerjik bir tatil sunuyor. Hareketli gece hayatı ve barlarıyla öne çıkıyor. Butik bir otelde konaklayıp her sabah tekne turlarına çıkarak birbirinden güzel koyları daha yakından görebilirsiniz. Burada Ege’nin serin sularına kendinizi bırakabilirsiniz.

Geceleyin yıldızların altında yakamozu seyre dalabilirsiniz. Sabah güneşin ilk ışıkları ve martıların melodisiyle de yepyeni bir güne merhaba diyebilirsiniz. Gerçekten büyüleyici bir tatil kenti olan Bodrum’un tek sıkıntısı fazla tercih edildiğinden aşırı kalabalık olması. Ancak bunu sorun etmeyenlerin sayısı azımsanacak gibi değil zaten. Bodrum, tarih severler için de ayrıca bir keşif noktası. Onlarca antik kente ev sahipliği yapıyor. Roma Dönemi'nin önemli ticaret şehirlerinden biri olmasından kaynaklanıyor bu durum elbette. Türkiye’nin Florida’sı olarak isimlendirsek yanılmış olmayız herhalde. Bodrum’da mutlaka balık restoranlarından o bölgeye özgü çıkan leziz balıkları ve yanında ikram edilen soğuk mezeleri tatmalısınız. Hatta aksiyon arıyorsanız kesinlikle tüplü dalış etkinliklerine katılmalısınız. Görülecek ve yapılacak çok şeyin olduğu bu kentte dopdolu bir tatil geçirebilirsiniz.

3) Fethiye

Muğla’nın bir diğer cennet köşesi olan Fethiye görenleri parmak ısırttıracak bir güzelliğe sahip. Özellikle Ölüdeniz bölgesi dünyaca ünlü. Masmavi denizi, yemyeşil ormanları ve antik kalıntıları bir arada toplayan Fethiye, 180 bin kişinin evi. Tatil sezonunda merkezinden ziyade bilhassa Ölüdeniz kıyıları iğne atsanız yere düşmeyecek hale geliyor. Doğa, deniz ve temiz hava üçgeninde bir tatil planlıyorsanız, Fethiye’yi rahatlıkla en başa yazabilirsiniz. Burası mavi bayraklı plajları, berrak koyları ve dik yamaçlarıyla ön plana çıkıyor. Ölüdeniz’den teknelere binerek ziyaret edilen meşhur Kelebekler Vadisi de burada yer alıyor. El değmemiş güzelliğiyle herkesin hayran kaldığı Kelebekler Vadisi’nde bolca fotoğraf çekip Instagram’ınızı coşturabilirsiniz. Ayrıca elbette yamaç paraşütü deneyimini size sonuna kadar yaşatan Ölüdeniz’i tepeden kuşbakışı görmeden asla oradan ayrılmamalısınız.

Kumburnu plajının bembeyaz kumlarına uzanıp güneşlenmeden, Antalya ve Muğla sınırında bulunan Saklıkent’in serin sularında gezinmeden, Kral Mezarları’nın heybetini görmeden, Türkiye’nin en popüler yürüyüş yolu olarak gösterilen Likya Yolu’nda yürümeden, Şövalye Adası’nda bir gününüzü geçirip güneşi burada batırmadan, Çalış Plajı’nda gün doğumuna şahit olmadan, Kuzu etiyle yapılan ünlü yöresel lezzetleri tatmadan, okaliptüs ağaçlarının gölgesinde yer alan Katrancı Koyu’nu seyre dalmadan, yüksek kum tepeleri ve upuzun sahil şeridiyle benzersiz fotoğraflar yakalayacağınız ve carette carettaların yaşamına tanık olacağınız Patara’ya uğramadan, huzurun kucağındaki Cennet Koyu’nun turkuaz sularına kendinizi bırakmadan asla dönmeyin. Fethiye’ye Dalaman Havalimanı üzerinden ulaşım sağlayabilirsiniz. Yaz kış her mevsim ziyaret edilebilir konumdaki Fethiye, Akdeniz ve Ege’nin birleştiği noktaya olan yakınlığı ve diğer tatil bölgeleriyle de arasında uzak mesafeler olmaması nedeniyle oldukça avantajlı bir seçenek olarak görülüyor.

4) Kaş

Antalya’nın en batısındaki bu küçük tatil kenti daha çok villa tarzı mahremiyeti önceleyen sakin bir tatil geçirmek isteyenlerin bir numaralı tercihi konumunda. Dünyaca ünlü Kaputaş Plajı’yla nam salmış Kaş, marinasıyla da meşhur. Bütçenize uygun büyüklükte binlerce irili ufaklı ve havuzlu villaların bulunduğu Kalkan beldesine giderken Akdeniz kıyılarının tüm göz alıcı güzelliği önünüze seriliyor. Türkiye’nin en güzel manzaralarına sahip Kaş-Kalkan yolu gerçekten görenleri büyüleyen inanılmaz bir rota. Her sabah erkenden Kaputaş Plajı’na mutlaka gidip turkuaz sularında yüzmenin keyfine varmalısınız. Ancak burada önemli olan nokta acele etmeniz. Zira plaj oldukça küçük ve aracınızı park edecek yeterli alan yok. Bunun haricinde Kaş’ta bolca huzuru ve sakinliği tadabilir, akşamları sahile inip dondurmanızı yerken teknelerden gelen müzik seslerine kapılabilir, çiçeklerle bezeli daracık sokaklarda özgürce kaybolabilirsiniz. Mükemmel bir tatil deneyimi sunmayı sizlere garanti eden Riviera’mızın biricik parçası Kaş, tüm güzellikleriyle sizleri bekliyor.

5) Marmaris

Son olarak bu listemizde kesinlikle bahsetmemiz gereken bir diğer adresimiz Marmaris. Muğla’nın batısında Datça Yarımadası’nda yer alan ve yaklaşık 100 bin kişilik nüfusuyla tarihi bin yıllar öncesine dayanan bir şehir. Yaz ruhu denilince aklımıza ilk gelen yerlerden biri olan bu tatil yöresi, keşfetmeye aç kanı kaynayan gezginlerin en sevdiği noktalardan. Bölgede yer alan doğa harikası duraklar tüm çekicilikleriyle ışıldıyor. Ayrıca tarihi atmosferi de yansıtan antik kentleriyle de adından söz ettirmeyi başarıyor. Yeryüzü cenneti olarak bilinen Marmaris’in meşhur koyları, deniz tutkunları için eşi bulunmaz güzelliğiyle göz alıyor. Yatçılığın da bu bölgede oldukça gelişmiş olduğunun altını çizelim. Mavinin en güzel tonlarını sonuna kadar yaşayacağınız Marmaris’te mutlaka Selimiye’yi, Sedir Adası’nı, Kleopatra Plajı’nı, eski bir balıkçı kasabası olan Turunç Koyu’nu, el değmemiş Kumlubük Plajı’nı, şehrin içindeki huzur noktası Uzunyalı Plajı’nı ve İncekum Plajı’nı görmelisiniz. Birçok farklı aktiviteyi de deneyimleyebileceğiniz Marmaris tatilinizde, unutulmaz anılar biriktirip döneceğinizden şüphemiz yok.

Evet Türk Rivierası’nın 5 altın parçasına kısaca değindiğimiz yazımızın sonuna geldik. Umarız sizler için faydalı olmuştur. Keşfedip görülecek çok fazla yer var gerçekten. Şimdiden herkese mutlu ve huzurlu tatiller…