Netflix'in son dönemde en gündemdeki dizisi, Resident Evil Biohazard. Açıkçası oyunlarını severek oynadığımdan mıdır yoksa filmlerinden midir; bilmiyorum ama diziden beklentilerim çok yüksekti. Ayrıntılara geçmeden önce diziye kısa bir bakış atalım.
Netflix’in bilim kurgu dizisi Resident Evil: Biohazard, sessiz sedasız bir çıkışın ardından Netflix platformu üzerinde izleyicilerle buluştu.
Capcom’un Resident Evil "franchise"ından uyarlanan Netflix dizisi; aksiyon, korku, biopunk, bilim kurgu, zombi kıyameti türünde unsurlar içeriyor. Supernatural dizisinin yapımcılığını ve yazarlığını üstlenmiş Andrew Dabb tarafından geliştirilen dizinin yönetici kadrosunda ayrıca Robert Kulzer, Oliver Berben, Bronwen Hughes, Mary Leah Sutton yer alıyor.
İzlemeden önce neleri bilmeliyiz ?
Resident Evil: Biohazard’ın oyuncu kadrosunda ise Charlie’s Angels (2019) filminde Jane Kano rolüyle gönüllere taht kuran Ella Balinska yer alıyor. Ayrıca Fringe (2008) ve John Wick gibi yapımlardaki üstün performansıyla ön plana çıkan usta oyuncu Lance Reddick de kadroda yer alıyor.
Pop-kültür ekosisteminde çok fazla Resident Evil varken işler biraz kafa karıştırıcı olabilir. Sonuçta, bugüne kadar 24 video oyunu ve 7 film yayınlandı. Peki bu yeni Netflix dizisi tüm bunlara tam olarak nasıl uyum sağlıyor? Öncelikle Resident Evil evreni çok kapsamlı ve derin hikayelere sahip bir evren. Oyunu Play Station 2'den beri sürekli oyuncuların gözdesiydi. Bu ilgi çok yapımcının dikkatini çekmiş olacak ki aynı evrenden çıkışlı 7 tane film çekti. Zira bu filmler de sinema salonlarında çok ciddi gişeler yaptı.
Dizinin kurgusu dağınık
Aslında zamanına göre oyundan çevrilme filmler arasında en iyilerden olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak filmler, yanlış seçimler ve hikayelerdeki bazı tutarsızlıklar sonucu gitgide düşen bir grafiğe sahip. Son filmde ise 5.5 IMDB puanı ile kapanışı yaptı. Aslında berbat olmayan ancak seriye yakışmayan bir puanla serüvenini noktaladı. Asıl şok edici olansa diziyi izlemek için Resident Evil evreninden hiçbir bilgiye ihtiyacınız olmayışı. Yani hiçbir filmi izlemeden de bu diziye başlayabilirsiniz. Bu konu hakkında yapılan açıklama ise şöyle;
Oyunlardan daha fazlasını inşa ettik. İlk oyundan Resident Evil Village’a kadar her şey olan bu noktaya gelen her oyun dünyamızda oluyor. Şimdi, bu noktadan sonra bu yöne gideceğiz ve oyunlar o yöne gidecek. Biraz kendi yolumuzu oluşturacağız ve onlardan yola çıkarak bir hikaye anlatacağız, ama umarım yine de her şeyin bir parçası gibi hissettirir. Ve eğer oyunlar üç ya da dört yıl sonra harika bir şey yaparsa, bunu seve seve çalarız. Ancak kesinlikle oyunların yaptığımız hiçbir şeye yanıt vermesini beklemiyoruz.”
Andrew Dabb
Reddick dizinin video oyun serisine bağlı bir hikaye örgüsüne sahip olduğunu ilk etapta bilmediğini şu sözlerle açıklıyor:
Bu proje bana geldiğinde video oyunlarına dayandığını bilmiyordum, sadece filmleri biliyordum. Bunun peşine düşüp düşmeme konusunda karar verirken, ilk yedi bölümü bir roman gibi okuyabilme şansına eriştim. Bu yüzden o karaktere yanıt verdim… Senaryoda ne vardı, hem karakter hem de hikaye… Asıl odaklanmaya çalıştığım şey, senaryoda olanı hayata geçirmekti. Ve video oyunu serisinin ne kadar büyük olduğunu anlamam ancak işin içine girip çekime başladığımız zamana kadar olmadı.
Lance Reddick
Tamam da konu ne diyorsanız; Dünyanın Sonu!
Öncelikle hikayemiz iki zaman aralığında geçiyor. Bir zaman çizelgesi dünyanın sonunun geldiği 2036 yılında geçiyor. Diğer zaman çizelgesi ise günümüz 2022 yılında... Dizi her iki zaman çizelgesini aynı anda anlatmaya çalışıyor. Bunun bir kurgu hatası olduğunu düşünüyorum. Dizide tam işler hızlanırken geçmişe dönüyor. Keza geçmişte de işler tam hızlanırken geleceğe gidiliyor. Bence bu seyir zevkini ciddi bir biçimde baltalıyor.
2036 zaman çizelgesinde ana karakterimiz Jade Wesker, dünyayı saran zombi salgınının çaresini arayan bir araştırmacıdır. Yani en azından biz onun öyle olduğunu varsayıyoruz. Çünkü dizi bize hiçbir zaman Jade’in bir eğitim alıp almadığını göstermiyor. Geçmiş zaman çizelgesi içerisinde ise Wesker Ailesi’nin tamamını görüyoruz. Jade’in asıl araştırdığı virüsün konaklarına zombi demiyoruz. Artık onların adı sıfır olarak geçiyor dizide. Sıfırların çoğu kör ve sağır. Yapımcılar, nasıl avlandıkları konusunu ise koku duyusuyla açıklıyor. Yani zombilerimiz kan kokusuna duyarlılar ve haldır haldır bu kokunun üstüne koşuyorlar.
.png)
Oyuncu seçimi gerçekten çok kötü
Dizi çok esrarengiz bir perde ile başlıyor. Herkesin aynı giyindiği, evlerin benzer imar edildiği ve gerekmedikçe konuşulmayan bir ortamda karakterlerimiz yeni evlerine gidiyor. Hepsinin yüzünde bir huzursuzluk var. İçimden şöyle geçti "yahu noldu size?" Cevap çok basit. Hiçbir şey!.. Oyunculara neden böyle bir talimat verildi ya da senaryo mu böyle yazılmıştı; bilmiyorum ancak dizideki bütün karakterler somurtkan! Canlı ve akıcı bir oyunculuk yok. Olabilecek oyunculara da bu imkan verilmemiş. Mesela Turlough Convery -ki kendisi kötü karakterlerimizden biri-... Kendisine Hollywood'un en klişe kötü adam karakteri verilmiş. Ya bu amaçsız kötü adamlar 2010'da kalmadı mı üstadım? Siz kocaman bir markasınız. Her ne kadar eleştriler almış olsa da gişelerde büyük paralar almış, oyunlarıyla dünyanın her yerinden oyuncular kazanan bir firmasınız. Bu klişe karakterler ve donuk oyuncuları hiç mi farketmediniz?
.png)
İyi yaptığı şeyler var mı?
Bu konuda olumlu olarak yazabileceğim şey CGI ve makyajdır. Özellikle licker, örümcek, solucan ve timsahı beğendiğimi söyleyebilirim. Makyaj konusunda ise sıfırların fena bir yapısı olmadığını da... Ayrıca zombilerin makyajı da gayet iyi. Aslında zombiler ve yaratıklar dizinin en izlenesi sekanslarını oluşturuyor.
Sonuç olarak ne kadar üzülsem de belirteliyim ki elimizde iyi olmayan bir Resident Evil var. Keşke daha iyi bir senaryo ve daha iyi oyuncular (burada sanırım Ella Balinska'yı ayrı tutmak gerekiyor) ile çekilmiş bir ResEv dizisi olsaydı. Diziyi izlediyseniz yorum yapmayı unutmayın.