Ölmeden önce görülmesi gerekenler listenizde mutlaka olması gereken antik kentlerden bir tanesi Pompei. Yüzyıllar boyunca saklanmayı başarmış ve 18. Yüzyılda bir köylünün tarlasında çalışırken tesadüfen bulmasıyla keşfedildi. Bu nedenle de günümüze hiç bozulmadan gelebildi.
Pompei ’ye girdiğimizde kendimizi milattan önceki yıllar ışınlanmış hissetmemizin nedeni işte bu bozulmamışlık. İlk kazı çalışmalarında arkeologlar gözlerine inanamamışlar çünkü M.Ö. 78 yılında şehir nasılsa kazı çalışmalarında da gördükleri aynıydı. Çünkü insanlar dahi o an nasılsa ne yapıyorduysa o şekilde günümüze ulaşmışlar. Nedeni de bir yanardağ patlaması…

Pompei nerede?
Günümüzde İtalya’nın kısmi özerk bölgesi olan Campania’nın Napoli şehrinin yakınlarında bulunuyor. Pompei 'ye Napoli tren istasyonundan gidiş geliş 6 Euro’ya, yarım saatlik bir mesafeyle ulaşabiliyorsunuz. Tren bileti aldıktan sonra bineceğiniz trenin Pompei ’ye gidip gitmediğini mutlaka sorun çünkü aynı güzergâhta farklı rotalara giden birçok tren bulunuyor. Napoli’den Pompei ’ye giderken dikkatimi çeken şeyler arasında trenler de oldu. Trenlerin dış kısımları grafiti sanatıyla boyanmış. İç kısımları ise oldukça eski, belediye otobüsünden halliceydi.

Ve unutmadan! Pompei şehrine en az 3 saat ayırmanızı öneriyorum. Gününüzü buna göre planlayın mutlaka! Çünkü daha azı asla yetmeyecek, muhteşem bir büyüklükte! Bir de yanınıza mutlaka su ve atıştırmalık alın. Lazım olur bana dua edersiniz.

Pompei ’nin hikâyesi
Pompei ’nin hikayesi ibretlerle dolu bir hikaye aslında. Dönemin en şaşalı şehrinin bir anda nasıl yok olabileceğinin hikayesi…
İlk yerleşimi M.Ö. 8’li yıllara dayandığı düşünülse de asıl şaşalı dönemler M.Ö. 450’li yıllarda başlıyor. Dönemin en önemli ticari şehirlerinden biri olan şehirde, eğlence de ön plandaymış. Hatta öyle ki, türlü ahlaksızlıklar, akla hayale sığmayacak edepsizlikleriyle ünlüymüş. Aynı zamanda bir liman şehri olması dolayısıyla da; şehre gelen gemilerin yolcularına verilen genelev hizmetiyle de ünlüydü Kumarın ve fuhuşun arşa çıktığı şehir, ahlaksızlığın boyutu konusunda sınırları oldukça aşıyordu.
Hatta İmparator Caligula’nın kız kardeşine aşık olup büyük günahlar işlediği bile günümüze gelen bilgiler arasında. Bunun Pompei 'de yanında ensest ve eşcinsel ilişkiler de oldukça normal karşılanıyormuş.
Kölelere zulmediliyor, acımasızca öldürülüyorlarmış.
Bu kadar acının , bu kadar edepsizliğin olduğu yerde dağlar taşlar dile gelmiş desek yalan olmaz sanırım?
Çünkü M.Ö. 79 yılında Vezüv yanardağı harekete geçmiş ve büyük patlamalar gerçekleşmiş. İnsanlar kaçmaya bile fırsat bulamamışlar. Oldukları yerde her ne yapıyorsalar o şekilde kalmışlar. Üzerlerini kaplayan volkanik tozlar taşlaşarak insanların şeklini almış ve bedenler çürüse de şekiller yüzyıllardan günümüze aynen gelebilmiş. Daha sonra bir sanatçı tarafından bu kalıplar özel bir yöntemle betonla doldurularak şekillerinin korunması sağlanmış.

İnsan düşünmeden edemiyor tabi, bu kadar ahlaksızlığın sonucunda gerçekleşen olaylar gerçekten de Allah’ın bir cezası mıydı? Acaba bu kaçınılmaz son, bu edepsizliklerin bir bedeli miydi? Elbette inanan insanlar için bu soruların cevabı evet ve ibretlerle dolu bu hikayede alınması gereken dersler çok.
Şehri gezerken geçmişte yürüyor gibisiniz, koskocaman ama bomboş bir şehir. Her şey olduğu gibi. Odaların içinde neler yaşandığını merak etmeden duramıyor insan. O sokaklarda kimlerin gezdiğini ya da? Girdikten sonra dümdüz yürürken camekanlı kısımlara mutlaka bakın, oralarda taşlaşmış bedenleri göreceksiniz. Tabi bir çoğu kaldırılmış müzeye götürülmüş ama yine de bir kaç alanda bedenler hala mevcut.

Eşyalar, duvar resimleri, evler hala capcanlı sanki. Çok enteresan ve çok etkileyici bir antik kent. Ve benden size bir uyarı! Sakın ama sakın Pompei 'den hatıra taş almaya kalkmayın! Bir inanışa göre uğursuzluk getiriyormuş! Hatta alan turistlerden bir tanesi bir yorumunda, o taşı aldıktan sonra, bir sürü olay yaşadığını kalan tatilinin mahvolduğunu, Pompei'ye dönen birini bulursa taşı geri göndermek istediğini yazıyordu!.