Oyun, bir besin olsaydı, içindeki en yararlı vitamin kahkaha olurdu. Kahkahalar gerginliğin, endişenin ve öfkenin en tatlı ilacı olsa gerek. Ebeveynlik kitaplarına uzun zamanlar ayırdığımda beri, oyun çağı, kavramına çok rastlıyorum. Sahi, oyunun bir çağı var mı? Bu soruya da kafa yorduğum zamanlar, hep etrafımdaki insanları gözlemliyorum. Oyun çağının hiç bitmeyen bir çağ olduğuna karar veriyorum. Gözlemlediğim bir çok yetişkinin de şakalar, oyunlar yoluyla kahkahadan bir besin olarak faydalandığını görüyorum. Çünkü yaşlara göre bir ihtiyaç piramidi oluştursak çocuğun işi, yetişkinin stres atma yolu, bir çok insanda travma ilacı olarak amatör bir liste bile oluşturabiliriz. Oysa, oyun hepimizin ihtiyacı ve bizler, çocuklarımızı yetiştirmede oyuncu ebeveynlik konusuna epeyce eğilmeliyiz.
.jpeg)
Neden Oyuncu Ebeveynlik
Oyuncu Ebeveynlik, öfke nöbeti geçiren miniğimizden, ilkokul dönemindeki kaygılı çocuklarımıza değiniyor. Hatta kontrolü kaybeden ergenlik dönemindeki genç evladımıza yaklaşımımız konusunda yardımcı oluyor. Ve bunu en güzel haliyle, oyunu kullanarak nasıl yapacağımızı anlatıyor. Oyun, küçük yaşlardaki çocuğumuzla yere oturup oynamak deriz hep. Yere oturmadığı zamanlarda saçma gelen fikirlerinde bile onunla bir olduğunu hissettirmek ve kahkahalar atmaktır aslında. Lawrence J. Cohen'e göre oyuncu olmak; sabahları hazırlanmaya karşı verilen savaşlara çözüm getirir, günün sonunda gergin olan sinirlerimizi yatıştırır. Sonuç olarak ailedeki uyumun geri gelmesini sağlar. Bunun yanında, çarpıcı olan düşüncesi şu ki: "Çocuğun oyun oynamasını engellemek, bir yetişkinin konuşmasını ve düşünmesini engellemek gibidir."
Hiçbirimizin ihtiyaçları tam olarak karşılanmaz; hiçbirimiz incinmeden ya da aşağılanmadan çocukluk dönemini atlatamayız.

Çocukların duygularını merkeze alan, onları sevgiyle kucaklayan kitapları çok seviyorum. Oyuncu Ebeveynlik ise her yaşta ihtiyacı ve beklentisi değişen çocuğumuzla bağlarımızı güçlü tutmak için mükemmel bir kaynak. 4 ve 6 yaşına yaklaşan iki evlat annesi ve sınıf öğretmeni olarak neredeyse kitabın her bölümünü deneme şansı buldum diyebilirim. Şaşırtıcı bir şekilde en çıkmaza düştüğüm zamanlarda bile işe yaradı.
Çocukları en iyi, sevgiyle büyüterek ve onlara becerilerini zorlayıcı görevler vererek hazırlayabiliriz.
Okuması keyifli, akıcı ve her sayfada sizi de oyuna teşvik edecek bu kitabı ısrarla okumanızı öneririm. Cohen, bebeğin, çocuğun, gencin duygu dünyasına hakikaten girmiş ve onların gözünden beklentilerinin ilacını tek tek reçetelemiş gibiydi. İçinde listeler halinde çocuğunuza sakın bunları yapmayın deyip kaçan kitaplara bir tepki olarak çıkmış sanki. Dahası yıllardır, velilerime anlattığım bir felsefeyi de benimsediği için gururumu da okşadı diyebilirim. Cohen'in ebeveynler için benimsemelerini istediği felsefe "Ekranı kapat, yere otur!" Bu film her yüzyılda tutar, çünkü çocuğun mesaisi, en önemli işi oyun.
Sıradışı ipuçları...
Çocuk annesinin ya da babasının istemediği bir sözcük söyler. Bu, genellikle vücudun bir parçasıyla, tuvaletle veya ayıp bir şeyle ilgili bir sözcük olur. “Bunu istediğin kadar söyleyebilirsin ama Babildibu dersen başın büyük derde girer," derim. "Babildibu!" "Aa, bak şimdi başın derde girecek," diye devam ederim. Bunu, çocuğu odada kovalarken korkutucu ya da kötü niyetli bir şekilde değil, oyuncu bir tavırla söylerim. Zaman zaman, duygularını dışa vuramayan bir çocuğa fısıldayarak bunu söylemenin aslında sorun olmadığını, sadece başı derde girecekmiş gibi rol yaptığımı açıkça ifade etmem gerekir. Basit, değil mi? Her zaman da işe yarar. Çocuklar çılgınlar gibi kıkırdamakla ve oyuna bayılmakla kalmaz, o sözcükleri takıntılı bir şekilde söylemeyi de keserler. Bu basit bir ters psikoloji uygulaması değil çünkü çocukların isyanını manipüle edip onlara dilediğimizi yaptırmaktan farklı bir amaç güdüyoruz.
.jpeg)
Size ve çocuklarınıza Oyuncu Ebeveynlik ile iyi eğlenceler diliyorum. Haydi o zaman, biraz oyun oynayalım mı?