Öznur Biçer

Değişik bir kitap kurdunun günlüğü.

Olba Antik Kenti Mersin’in Silifke ilçesine bağlı oldukça önemli bir antik kenttir. Olba, bir tepenin üzerine kurulu antik kent ve onu çevreleyen vadilerde yer alan nekropolis (mezarlıklar) alanlarını içermektedir. Pek fazla bilinmeyen bu antik kent Helenistik dönemde Olba Krallığı’nın (Olba Tapınak Devleti olarak da bilinir) merkeziydi, şehir ismini bu krallıktan almıştır. Ticaretin büyük çoğunluğu bu merkezden yapılmakla birlikte aynı zamanda önemli bir din merkezidir. Günümüzde çalışmalar hala sürmektedir. 

Antik kentte kazı çalışmaları 2010 yılından itibaren Ardahan Üniversitesi Arkeoloji bölümü tarafından yürütülmektedir. Kazı başkanı Doç. Dr. Yavuz Yeğin ve aralarında sanat tarihçisi, uzman arkeolog ve öğrencilerin yer aldığı ekibi yoğun sezon çalışmalarına temmuzda başladılar. Geçtiğimiz günlerde milattan sonra 2.yüzyıla ait olduğu düşünülen bir adet kadın heykeli ile üzerinde bir savaşa uğurlama anının ve başka anın canlandırılmasının olduğu 2 adet friz parçası (friz: mimarlıkta taban kirişi ile çatı arasında kalan, kabartmalarla bezeli ya da düz şerit) çıkarıldı. Ayrıca sütun başlıkları ve başka önemli kalıntılar bulunduğu da söylenmekte. Hemen korumaya alınan eserler Silifke Müze Müdürlüğüne teslim edildi.

Olba Krallığı ve Tarihi

Peki Olba Krallığı’nın tarihteki önemi nedir ve antik kentte şuana kadar neler ortaya çıkarılmış gelin bir bakalım…


Olba Krallığı Helenistik dönem öncesinde oluşmuş, Helenistik dönemde ise önce Seleukos sonra Roma İmparatorluğu’na bağlanmıştır. Olba Krallığı aslında Seleukos ve Roma İmparatorluğu’nun vasalıydı yani derebeyine verdiği bir hizmet karşılığında toprak tahsis edilmesiyle oluşan küçük bir devletti. Mersin Üniversitesi Arkeoloji bölümü öğretim görevlisi Murat Yıldırım’a göre Antik Yunancada Olba kelimesi “şanslı, mutlu” anlamlarına gelmektedir.

Tarihine bakacak olursak çalkantılı dönemlerden geçtiğini görürüz. Seleukos döneminde otorite boşluğunu fark eden Kilikya korsanları kendilerine büyük zorluklar çıkartırlar. Seleukos İmparatorluğu bu korsanlarla baş etmekte çok zorlanır, nitekim korsanları saldırıları yüzünden zayıflayan imparatorluk MÖ 63’te tarihten silinir. Roma İmparatorluğu ise başlarda bu durumu önemsememiştir ancak git gide artan köy baskınları, ölümler sonucunda bir sefer düzenleme kararı alır. MÖ 104’de Marcus Antonius Orator ve MÖ 79 da Servilius Vatia Isauricus komutasındaki seferler kısmen başarılı olur ancak korsan sorunu hala devam etmektedir. Bunun üzerine bölgeye olağanüstü yetkilerle Birinci Triumvirlik üyesi Pompey gönderilir ve MÖ 66 yılında korsanları tamamen ortadan kaldırılır. Böylece egemen güç Roma İmparatorluğu olur ve bu arada Olba Krallığı da toparlanma fırsatı bulur.

Olba Krallığı tarihinde en bilinen ve önemli bir yere sahip olan kişi Kraliçe Aba’dır. Korsan Ksenophanes’in kızı olan Aba, evlilik yoluyla kraliçe olmuş ve Alba Krallığı’nın Roma İmparatorluğu’nun vasal devleti olmasını sağlamıştır. Kraliçe, Roma İmparatoru Marcus Antonius ve Kleopatra iyi ilişkiler kurar ve böylece Olba topraklarının özerk yöneticisi konumuna gelir. Ancak Aba öldükten sonra devlet otoritesi zayıflamıştır ve MS 138 yılında tarihten silinmiştir.


Olba Antik Kenti

Geçmişi M.Ö 5500 yıllarına dayandığı düşünülen antik kentteki çalışmalar sonucunda tiyatro, anıtsal çeşme, su kemeri, kiliseler, manastır, gözcü kuleleri, tapınak planlı mezarlar ortaya çıkarılmıştır.

Olba Tiyatrosu geçmişte toprak altındayken 2010’da başlanan çalışmalar neticesinde gün yüzüne çıkarılmıştır. Güneye bakan cavea (seyircilerin oturduğu bölüm), yarım daire planlı orchestra (seçkin kişilerin oturduğu alan), proskene (yan odalar) ve skene (sahne binası) bölümlerinden oluşmaktadır. Yaklaşık 3500 kişilik bu tiyatronun skene bölümü dikdörtgen planlıdır ve skene frons’a (sahne binasının ön yüzü) sahiptir. Yapının M.S 2.yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı düşünülmektedir. Tiyatro, yaklaşık 50 metre yükseklikteki Olba akropolisinin (Antik Yunan kentlerinde yükseğe kurulan şehir) kuzeybatı yamacında yer almaktadır.

Roma İmparatorluğunun 4.yüzyıldan itibaren Hıristiyanlığı kabul etmesiyle birlikte kilise yapımına başlanmıştır. Olba antik kentinde Erken Hıristiyanlık Dönemi’nde piskoposluk merkezi olması sebebiyle dinsel mimari kalıntılar görebilmek mümkündür. Bir büyük bir de küçük olmak üzere iki kilise (altında bir Roma tapınağı olduğu düşünülmektedir) ve bir de manastır kalıntıları ortaya çıkarılmıştır.

Önceleri antik tiyatroda kazılar sürdürülürken son zamanlarda Septimus Severus (193-211 yılları arasındaki Roma İmparatoru) zamanında yapılmış anıtsal çeşme (nymphaeum) etrafında da çalışmalar başladı. Bu Roma döneminden kalmış çeşme etkileyici su oyunları yaparak akmaktaydı.

Bunların yanı sıra bir de iki katlı su kemeri (yapılış tarihi İ.S 199) vardır (150 metre uzunluğunda, 25 metre yüksekliğinde). Üzerindeki anıtta ise “Olbalıların Kenti” yazmaktadır. Daha sonra Bizans İmparatoru II.Justinus (MS 520 – MS 578) zamanında onarım görmüşlerdir.

Su kemerinin etrafında korunması ve çevrenin gözetlenmesi amacıyla yaptırılan gözcü kulelerini görmekteyiz bu da şehrin ne kadar önemli olduğunu bizlere hatırlatmaktadır.

Böyle önemli bir antik kenti gün yüzüne çıkardıkları ve çıkarmaya devam ettikleri için kazı ekibine teşekkür ederiz…