Efsun Bilge Bilginer

We <3 Kargala

Netflix’in Türk Yapımı yeni dizisi Andropoz 7 Ekim itibariyle yayınlandı. Engin Günaydın’ın yazdığı Taylan Biraderler’in yönettiği mini dizi 6 bölümden oluşuyor. Bu birlikte ilk işleri değil; daha önce büyük ses getiren benim de çok sevdiğim “Vavien” filminde birlikte çalıştılar. Engin Günaydın’ın mizahi yönü, Taylan Biraderler’in gerilim sever yönüyle birleşince ortaya oldukça farklı bir iş çıkıyor. Orta direkle uğraşmayı seven Günaydın bu sefer Marmaris’te yaşayan Tuhafiyeci Yusuf’un 50 yaşını anlatıyor bize. Yazarın da bu yıl 50 yaşına girmesi elbette tesadüf değil. Dizinin hikayesi hissettiği ve anlamak istediği duygulardan evirilmişe benziyor.

Dizinin konusu

Dizi andropoza giren 2 çocuk babası Yusuf’un saçlarını sarıya boyayarak 50 yaşına meydan okuma çabasıyla başlıyor. Hem görünüşünü hem yaşam tarzını değiştirmek istiyor. Fakat bu değişim rüzgarında denize bakan bir ev satın almak isterken birden kendini zenginlerin karanlık tarafında buluyor. Dizi boyunca merak, gerilim azalmıyor. Bu da 6 bölümün hızla izlenmesini sağlıyor. Sonuç olarak yer yer Karakomedi'ye göz kırpsa da dram, gerilim, aksiyon, mizah birbirine karışmış. Dizide herkes biraz da olsa kendinden bir şeyler bulur. Neredeyse absürt sayılacak karakterler orta sınıfın heyecanını, endişesini, hüznünü taşıyor. Dizide oynayan çocuk karakterleri de ayrıca çok sevdim. Günümüz gençlerinin hemen zengin olma isteklerine ve maddiyata aşırı önem vermelerine bir gönderme olmuş. "Dizide yeni sezon gelir mi?" derseniz hiç sanmıyorum. Çünkü son bölümde her şey tatlıya bağlanmış.

Curcunalı bir kadro

Gelelim kadroya. Neyse ki Netflix’in kadrolu işçisi gibi her yerli  yapımda oynayan isimlerinden farklı bir kadro oluşturmuşlar. Yusuf karakterinin eşi Meryem’i Derya Karadaş canlandırmış. Çok da iyi olmuş ve Engin Günaydın’la güzel ikili olmuşlar. Şüphesiz dizideki her karakter şahsına münhasır ve renkli. Mesela Rus karakter Yulia Sobol’a bayıldım. Fazlasıyla karikatürleştirmişler ama onun olduğu sahneler eğlendiriyor. Bunların dışında şiveli enişteyi konuşalım. Enişte Halit'in psikopat, alkolik  olması yeterince kötü değil gibi kulağa hoş gelmeyen bir de şivesi var. Eğer amaç dizideki karakterden tamamen nefret etmemiz ise fazlasıyla başardılar. Zira “ben malımı tanıyörüm” diye karısından bahsederken iyice antipatikleşti gözümde. Zaten dizilerde, filmlerde karısını döven, alkolik  tiplemeleri sevemiyorum. Ama maalesef bütün  dizilerde böyle insanlıktan nasibini almamış karakterlere yer veriyorlar.

Şiveli enişte sorunsalı

Şiddet toplumumuzda iyileşmeyi bekleyen büyük bir sorunken; yaptıklarının sonucunda hiçbir bedel ödemeyen, pişman olmaktan öteye gitmeyen sözlerle bu karakteri mutlu sona ulaştırmak ne kadar doğru? Sonuçta izlediğimiz gördüğümüz her şey toplumsal algılarımızı etkiliyor. Bu konuda biraz daha duyarlı olmaya ihtiyacımız var. Dizideki kardeş ise kocasının tehditlerine ve küfürlerine rağmen ayakta kaldı. Yaşadığı zorluklara ve çevresindeki baskılara karşı geldi ve yolunu çizdi. Dolayısıyla böyle güçlü bir kadın karakter görmek de hoş oldu. Dizideki sürekli ot atan karakterler ve ikiz kızları ise ayrı bir curcunaydı. Birçok duygu yaşattılar. Genel olarak her oyuncu karakterinin hakkını vermiş diyerek buraya yumuşak bir nokta koyuyorum.

İncelememi şu repliklerle bitireyim;

Yusuf: “Andropoz değişim demekmiş, doktor öyle söyledi. Değişim için cesaret lazımmış. Onu da doktor söyledi. Saçlarımı değiştirdim, kıyafetlerimi değiştirdim. Acımasına rağmen parmak arası terlik bile giydim. Ama değişemedim. Aynı kaldım. Çevremdeki herkes değişti. Bir tek ben değişemedim, kafamdaki sisi bir türlü dağıtamadım. O zaman şu soruyu sordum kendime,  acaba ben değişmek istiyor muyum? Evet, istiyorum. Ama neden değişemiyorum?”

Berber: “Değişim g.t ister.”

Bu arada söylemeden edemeyeceğim. Belki de Engin Günaydın herkesin ona Burhan demesinden bıktı, belki de Burhan Altıntop’tan nefret ediyor; bilmiyorum. Ama bir Burhan Altıntop filmi yazsa da onu izlesek harika olmaz mıydı ne dersiniz? Çok özlemedik mi?