Ayşen Gürler

We <3 Kargala

Alegori: Sembolik kurgusal figürler ve onların eylemleri aracılığıyla insan varoluşu hakkındaki gerçeğin veya genellemelerin ifadesidir. Başka bir deyişle, bir alegori gerçek dünya fikirlerini kurgusal karakterlerle gösterir. Bu özel hikaye, Platon'un öğretmeni Sokrates ve kardeşi Glaukon arasında bir diyalog olarak biçimlendirilmiştir. Mağara Alegorisi Platon'un Devlet'inin VII. kitabındandır.

Mağara Alegorisi, Platon'a akredite edilmiş felsefi bir kavramdır. Bu kavramda, bilgi ve inançların insan yaşamındaki etkisini karşılaştırır. Temelinde, insanların bu dünyada -mağarada- tutsak olarak var olduklarını ve çoğu insanın algıladığı gerçeklerin yalnızca bir gölgeden ibaret olduğunu öne sürer. Mahkumlar bu mağarada yaşarken hayatın sadece mağarada var olduğunu düşünmeye alışırlar.

MAĞARA ALEGORİSİ

Alegorinin hikayesi ve analizi

Bu alegori, içinde ateşten başka ışık olmayan bir mağarada geçmektedir. Mağarada, bir sıra mahkum bir duvara dönük olarak zincirlenmiştir. Gördükleri tek şey duvar. Mahkumların arkasında bir ateş duvara ışık ve gölge düşürür. Bir geçitte yürüyen kuklalar mağaranın duvarlarında gölgeler oluşturur. Platon, mağaraya bağlanan bir grup insanın duvarda gördükleri gölgelerin gerçek olduğunu varsayacağını teorileştirir. 

Platon, mahkumların bir oyun oynayacağını belirterek alegoriyi daha da artırır. Oyun, daha sonra hangi gölgenin görüneceğini tahmin ediyor. Tutuklulardan biri doğru tahminde bulunduğunda, ona “efendi” diyen diğerlerinden övgü alır. Platon'un mağara alegorisi ayrıca mahkumlardan birinin mağaradan kaçtığını ve özgürlük kazandığını öne sürer. Serbest kalan mahkum, onu geçici olarak kör eden ateşe doğru hareket eder. Görme yeteneğini kazandıkça ve gerçek dünyaya doğru ilerledikçe, daha büyük bir gerçeklik duygusu kazanır. 

Daha sonra diğer mahkumları bu yeni dünyayı deneyimlemeye zorlamak için mağaraya geri döner. Ancak mağaraya döndüğünde gözleri artık karanlıkta göremez. Diğer mahkumlar, önündeki duvardaki nesnelerin gölgelerini göremediği için serbest bırakılan mahkumla alay etmeye başlar. Platon, dış dünyayı anlatmaya devam ederken diğer mahkuma şiddet uygulayabileceklerini ve mağaraya geri inmenin tehlikeli hale gelebileceğini de teorileştirir.

Platon'un Mağara Alegorisi kasvetli bir masal gibi görünüyor olabilir. Ancak bu bizim gerçekliğimizdir. Bu, herkesin daha anlamlı bir hayat yaşamaya başlaması için bir uyandırma çağrısıdır. Kaçan mahkum gibi, bildiğiniz her şeyi büyük bir anlam testine tabi tutarsanız, realitenizi yeniden yazabilirsiniz.

MAĞARA ALEGORİSİ

Alegorinin Sembolleri

Mağara Alegorisi, insan varlığının gerçek anlamını tasvir eden karakterlerle dolu. Her ne kadar başlangıçta Platon ve Glaucon arasında bir konuşma olarak biçimlendirilmiş olsa da daha yakından bakıldığında daha derin anlamlara sahiptir. Mağara, tutsaklar, formlar, ışık, karanlık gibi sembollerin kullanımı metne bir gizem duygusu katar.

Mağara, içinde yaşadığımız dünyayı sembolize ediyor. Sınırlamayı ve kısıtlamayı ifade eder. Seçilmiş birkaç kişi mağarayı kontrol ediyordur. Dolayısıyla insanlığın umudu, daha anlamlı bir varoluşun gerçekleşmesine götüren küçük ışık tünelinde yatmaktadır. Bu hapishanede ne kadar zincirlenmiş olursak olalım, hayatımızın amacını değiştirmek için ışığı takip etmeliyiz.

Mahkumlar insanları temsil ediyor. Mağarada yaşarlar ve düzenli olarak gerçekliğin orada bittiğini düşünmeye şartlanırlar. Perde arkasındaki ateş, mağarada hareket eden figürleri aydınlatarak mahkumları eğlendiriyor. Ancak kuklalara ve nesnelere yakından baktıklarında bunların mağara duvarındaki gölgeler olduğunu anlayacaklardır. Er ya da geç içlerinden biri bu gerçeği anladığında kendi varlığını sorgulama yolculuğuna başlar. Bu da onun varoluş sebebini bulmasına yol açar.

Küçük bir ışık huzmesinin gerçekliği mahkumlara özgürlük imkanı verir. Ancak bu özgürlük, aydınlanma yolunu izleyenler için mevcuttur. Mağara alegorisinde ışık, mağara dışındaki yaşamın gerçekliğine dair derinlemesine bilgiyi gösterir. Ne zaman bir mahkum mevcut durumu hakkında derin bir fikir edinmeye çalışırsa, özgürlüğüne kavuşma şansı yüksektir.

MAĞARA ALEGORİSİ

Işığın tadını çıkarmak, çözüm ve ana fikir

Bir mahkum özgürlüğüne kavuştuktan sonra başarması gereken daha önemli bir görev vardır. Ailesi ve arkadaşları için bir ışık huzmesi olmak zorundadır. Hayattaki yeni hedefi, olabildiğince çok insanın mağara dışında yaşamın gerçekliğini görmesini sağlamaktır. Bu görevin ötesinde, diğer mahkumlar gerçeklik bilgisini sorgulamalarına neden olacağından, kendisini cehalet tuzağına düşmekten korumak zorundadır.

Mağara Alegorisi, inançlar yerine bilgiye dayalı insan varoluşu kavramına güven verir. Tıpkı Sokrates ve Platon'un hayatın entelektüel içgörülere tabi olması gerektiğine inandıkları gibi. Çoğu insan bu sahte gerçeklikte doğup büyümüş olsa da, yaşam hakkındaki gerçeği keşfetmek için ihtiyaç duydukları tek şey küçük bir ışık tünelidir. Bir mahkum mağarada ne kadar kalırsa kalsın, varoluşunun gerçek anlamını arama sorumluluğu kendisine aittir.

Bu alegorinin ana fikri, sadece duyusal deneyimlerini deneyimleyen ve buna bilgi adını veren insanlarla, gerçeği görerek gerçek bilgiyi anlayanlar arasındaki farktır. Alegori aslında Platon'dan geldiği için şaşırtıcı olmayan bazı derin felsefelere giriyor. Ana fikri, insanın gerçekliği nasıl algıladığı ve insan varoluşunun daha yüksek bir hakikate sahip olup olmadığı tartışmasıdır. Yani bilgiye karşı inanç temasını araştırıyor. 

Pop Kültüründe Mağara Alegorisi ve son söz

Platon'un mağara alegorisi de yaşamın dört aşamasını gösterir. Mağaradaki mahkumların ilk aşaması hayal gücüdür. Bu aşamada, tıpkı mahkumların duvardaki gölgelere bakması gibi, insanoğlu da gerçekliğin nasıl olduğunu yalnızca hayal etmektedir. İkinci aşama düşünce aşamasıdır. Bu aşama, kişi, Platon'un Formlar dediği gölge dünyasının dışında var olan gerçek şeylerin olduğunu anladığında gerçekleşir. Gözleri alıştığında, gerçek güneşi ve ışığını alır. İşte bu anlayış aşamasıdır. Sonunda, Platon'un İyinin Formu adını verdiği tam aydınlanmaya ulaşır.

Gerçek gerçekliğin ne olduğunu bilmeyebileceğimiz fikri, bu alegorinin temel anlamı haline gelir ve bu tema pop kültüründe oldukça sık gündeme gelir. Pek çok kitap ve film bu temayı taşır, okuyucuya veya izleyiciye kendi algılarını sorgulama şansı verir. İşte bazı örnekler:

The Truman Show: Bu popüler filmde ana karakter Truman Burbank, özenle yaratılmış bir realite TV şovunda yaşadığını keşfeder. Böylelikle bu keşif, onun dünya anlayışını sarsar.

Lego Filmi: Çocuklar için tasarlanmış olsa da, Emmet'in bir çocuk ve babası için sadece bir oyuncak olduğunu keşfetmesiyle Lego Filmi, Mağara Alegorisi ile aynı fikirleri araştırır.

Fahrenheit 451: Ray Bradbury'nin bu kitabında toplum sahte gerçekliğe dönüşüyor ve ana karakter toplumdan ve onun kurallarından uzaklaşırken gerçek gerçekliğe yükseliyor.

Gerçek gerçeklik!..