Emine Aydın

We <3 Kargala

3. Ankara Film Festivali MEB Şura Salonu’nda gerçekleşen törenle başladı. Törende Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından verilen Onur Ödülleri sahiplerini buldu. Vakıf tarafından bu yıl Aziz Nesin Emek Ödülüne Zülfü Livaneli layık görüldü. Sanat Çınarı Ödülü Rengin Gökmen’in ve Kitle İletişim Ödülü Sevin Okyay’ın oldu. Vakıf Özel Ödülü ise iki başarılı ve genç kadına verildi: Farah Zeynep Abdullah ve Ceylan Özgün Özçelik.

Büyülü Fener Sineması

Festival gösterimleri 4 Kasım itibariyle Büyülü Fener Sineması’nda başladı. Ankara’nın nostaljik sokaklarından biri olan Hatay Sokak, festival heyecanını yaşıyordu. Bilet satışlarını ben de heyecanla bekledim. Hatta kaçırmamak için alarm kurdum. Yine de Antalya’dan dokuz ödülle gelen Kurak Günler filmine bilet almayı başaramadım. Ama bir o kadar merak ettiğim Kutsal Örümcek filmine yer bulabildim. Üstelik festivalin de açılış gösterimiydi. 

Arabamı Kocatepe Otoparkı’na koyduktan sonra Kızılırmak Caddesinden Hatay Sokak istikametine doğru yavaş yavaş yürüdüm. Ankaralılar ve yolu Ankara’dan bir şekilde geçenler bilir ki sonbaharda o sokaklarda yürümek çok keyiflidir. Sanat filmi tadında adımlarsınız o sokakları. Sokaklar ve ağaçlar sarı, kırmızı ve turuncu renkli yapraklarla birbirlerine karışmıştır. O kalabalıkta bile en net duyduğunuz ses, ayaklarınızın altında ezilen kuru yaprak sesidir.

Kızılay sonbaharı

İnsan bazen konfor alanından çıkmak istemiyor ve bir rutine saplanıp kalıyor. Kızılay sonbaharı yüzüme bu gerçeği çarptı. Gezmeyi ve yeni mekan keşfetmeyi ne kadar çok sevsem de genellikle arabamı rahat park edebileceğim ve az yürüyeceğim yerleri tercih ediyormuşum. En son ne zaman Kızılay’a geldiğimi hatırlamıyorum. Oysa öyle nostaljik ve öyle keyifli ki…

Kısa da olsa beni oldukça yükselten yürüyüşün ardından Büyülü Fener’e geldim. Hemen girişte açılan stanttan biraz alışveriş yaptım. Görevli üniversite öğrencileriyle muhabbet ettim. Birkaç fotoğraf çektim ve filme geçtim. Kutsal Örümcek, 1 saat 56 dakika sürecekti ve hiç ara verilmeyecekti. Yine çok uzun zamandır bu kadar süre herhangi bir şey izlemediğimi fark edip bir parça gerildim. Ama inanın film boyu saate bakmak aklıma bile gelmedi.

Kutsal Örümcek

Kutsal Örümcek bir Ali Abbasi filmi. İranlı yönetmen 1981 Tahran doğumlu. Mimarlık okumak için Stocholm’e yerleşen Ali Abbasi, 2007 yılında lisans eğitimini tamamlamış. Ardından Danimarka Ulusal Film Okulu’nda eğitim görmeye başlamış. Kutsal Örümcek, yönetmenin üçüncü uzun filmi. Film 2022 Cannes Film Festivali’nde Palme d’Or için yarıştı. Aynı zamanda Zar Amir Ebrahimi, bu filmdeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’ne layık görüldü. Danimarka’nın da bu yılki Oskar adayı olan film gerçek bir hikayeden uyarlama.

Film, 2000-2001 yılları arasında Meşhed kentinde ortaya çıkan ve seks işçilerini öldüren bir seri katilden esinlenilerek kaleme alınmış. Kutsal topraklarını namussuz kadınlardan temizlemeyi kendine görev bilen Said (Mehdi Bajestani), pazarlıkla anlaştığı seks işçilerini evine götürüp kendi baş örtüleriyle boğuyor. Giderek büyüyen bu vahşeti araştırmak için şehre gelen Tahranlı gazeteci Rahimi (Zar Amir Ebrahimi), karşılaştığı her türlü zorluğa rağmen olayın çözülmesinde kilit rol oynuyor. 

Mahsa Amani

Mahsa Amani cinayetini ve aylardır sesini duyurmaya çalışan İran kadınlarını biraz daha anlamak için bile kesinlikle izlenmeli Kutsal Örümcek. Senaryo ve oyunculuk saygı uyandıracak derecede iyi. Ama bana yaşattığı gerçeklik duygusu en sarsıcı olanı. Bir kadın olarak ötekileştirilen, ezilen, tecavüze uğrayan, öldürülen kadın görmek istemiyorum daha fazla. Tahran’dan atılan çığlığın da tüm dünyada yankı uyandıracağına eminim. Batı artık sinemasıyla da müziğiyle de sporuyla da yüzünü İran’a dönmek zorunda. İşte tam da bu yüzden Kutsal Örümcek filminin akademiden ödülle dönmesini diliyorum.

Başta Mahsa Amani olmak üzere kendini üstün görenlerin ellerinde yok olup giden bütün kadınların ruhlarına saygıyla…