Rus yazar ve hekim Mihail Bulgakov’un en tartışılan yapıtı; ‘Köpek Kalbi’. Gelin hep birlikte neden bu kadar dikkat çekmiş bir bakalım!
Mihail Bulgakov
İş bankası kültür yayınları “Mizah yeteneği ve keskin yergileriyle tanınan yazar” olarak tanımlamış. 1916’da Kiev Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirmiş olsa da yazarlığı ile kendinden daha çok bahsettirdiğini söyleyebiliriz. Dönemin Sovyet Rusya’sında bu ince mizahı ile yapıtlarında bürokrasi eleştirilerine ve yergilerine yer verince hem siyasi hem de edebi çevrelerden tepkiler almış. 1930’larda da yapıtlarının yayımlanması fiilen yasaklanmış. Köpek Kalbi de döneminde yer edinememiş yasaklı yapıtlarından biridir. Köpek Kalbi’nde de yazarın bu tavrını ve dilini net bir şekilde hissediyor; çokça sistem eleştirisine maruz kalıyorsunuz.

Yüzeysel olarak bakarsak
Ana karakterimiz Şarik isimli bir sokak köpeği. Sokağın sert ve acımasız yollarından geçmiş yaralı Şarik’in yolları şans eseri Dünya çapında tanınan Profesör Filipoviç ile kesişiyor. Haline üzülen adam köpeği besliyor, iyileştiriyor ve yanına alıyor. Kurnaz Şarik ise karnı tok sırtı pek olan bu evde kendine yer edinmeye çalışıyor. Bu kısmı Şarik’in ağzından okuyoruz. Bu da kitabı ayrı bir keyifli hale getiriyor. Bir köpeğin dünyasına giriyorsunuz. Hem de bir sokak köpeğinin… Acı dolu hayatını ustaca bir mizahla ele alsa da yer yer içinizi sızlatmayı başarıyor.
“Ama şimdi nereye gideceksin? Çizmeli ayaklarıyla tekmelediler mi? Tekmelediler. Böğrüme tuğla yedim mi? Doya doya. Her türlüsünü çektim, yazgımı kabullendim; şimdi ağlıyorsam sadece fiziksel acıdan ve açlıktan. Zira ruhum henüz ferini yitirmedi… Dayanıklıdır köpek ruhu.”
Ancak Profesörün tek amacı iyilik yapmak değil. Bilim için önemli işler yapmaya kararlı olan Profesör Şarik’i de bu uğurda bir deney hayvanı yapıyor. Şarik’e yeni ölmüş bir adamın er bezlerini ve hipofizini naklediyor. Üstelik organların sahibi adam adi bir suçlu. Olaylar işte burada kopuyor. Bu deney sonucu insanlaşan ve iyice arsız bir karakter haline gelen Şarik ile Filipoviç’in çatışmalarını okuyoruz artık.

Peki ya alt metin? Kitabın sembolizmi...
Köpek Kalbi komunistlerin küçük burjuva değerlerinin üstünde yeni bir Sovyet insanı yaratma ideallerini hicveder.
İnsanlaşmış Şarik bir sokak köpeği ile bir suçlunun karışımıdır. Alt tabakadadır yani. Profesör Filipoviç ise Sovyet rejiminde apartmanda tam 7 odaya sahip olabilmiş yüksek seviye bir burjuvadır. Yazar da söylemek istediklerini bu ikili üzerinden aktarır.
Kitabın nasıl başladığından bahsetmiştik. Şarik’in sokaklardaki acı dolu hayatı ‘Bolşevik Devrimi öncesi toplumun’ yansımasıdır. Şarik sıcak bir yuva ve güzel yiyecekler ile kandırılmıştır. Buradaki atıf Lenin’e olsa gerek.
Şarik’in dönüşümü uzun ve sancılı bir ameliyatla olur. Çok kanlı bir operasyon olduğu iyice betimlenir. ‘Zorlu iç savaş ve devrim süreci’
Şarik doğal olarak bu dönüşümü kaldıramaz. 'Alt yapısı oluşturulamamış bir rejime toplumun ani geçişi gibi…'
Aynı zamanda apartman yönetimi ile yaşadığı sorunlar üzerinden sık sık Çarlık Rusya ile Sovyet Rusya karşılaştırması yapar yazar. Şimdinin eskisinden daha kötü olduğundan, yeni Rusya’nın artık yaşanılacak bir yer olmadığından dert yanar.
“Ama olsun, değil mi? Madem sosyal devrim yaşanıyor kaloriferler de yanmayıversin canım! Bir gün boş vaktim olursa insan beynini araştıracağım ve tüm bu sosyal kargaşanın sayıklamadan ibaret olduğunu ispat edeceğim…
Neden bugün bile galoşları kilit altında tutmak ve kimse yürütmesin diye başına adam dikmek zorundayız? Girişteki merdivenlerin üstündeki halı neden kaldırıldı? Karl Marx merdivenin üstüne halı sermeyi mi yasaklamış? Kime gerek bu? Ezilen zencilere mi? Portekizli işçilere mi ya da? Proletarya neden galoşunu girişte bırakamıyor da evi kirletiyor?”
Sonuç
Bu uyumsuz alt tabaka denek ile aynı evi paylaşan burjuva bundan rahatsızlık duyar. Denek halinden memnunmuş ve sanki öyle de olmalıymış gibi gözükse de alttan alttan o da ezilmişliğine karşı isyan ateşini yakar. Sonuçta aynı evin içinde yaşasalar da tekmelenen her zaman odur çünkü. Ne olursa olsun bir lokma aşa minnet eylemez ve toplumda kendine yer edinmek için mücadele eder. Bir isim alır kendine, bir kimlik oluşturur. Bir iş bulur ve haklarını öğrenir. Bir insan olmak için tüm şartları sağlamış gibidir.
Ancak ne kadar dönüşürse dönüşsün özü aynıdır, kalbi köpek kalbidir. Kedileri kovalamayı bırakamaz.
“Biraz zaman verin uyum sağlayacaktır. Şimdi Şarikov yalnızca köpeklik kalıntılarını dışa vuruyor. Emin olun, kediler yaptıkları arasında en iyisi. Şunu anlayın ki, asıl korkunç olan artık köpek kalbi değil, insan kalbi taşıması.”
İşte yüzyıllardır felfesecilerden tarihçilere, yazarlardan bürokratlara uzanan "Toplum nedir? İdeal devlet ve toplum nasıl olmalıdır? Doğru yönetim şekli nedir?" sorgulamasında yazarımız kendi deneyimini bize bu şekilde aktarmış. Eğer ilginizi çektiyse keyifli okumalar dilerim!