Öznur Biçer

Değişik bir kitap kurdunun günlüğü.

Geçtiğimiz günlerde Karadeniz’in Zeugması denilen Hadrianopolis Antik Kenti’nde yapılan kazılar sonucunda bir küp içerisinde 600 yıllık buğday, bir bakla türü olan fiğ, yoğurt otu, bıçak, kösere olarak adlandırılan biley taşı, maşrapa, bronz kap bulundu.

Karabük Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Ersin Çelikbaş kazılarla ilgili şu açıklamayı yaptı:

"Yapının fonksiyonunu henüz tam olarak tespit etmiş değiliz. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Fakat bu yapının bir odasının mutfak olduğunu net bir şekilde tespit ettik. Mutfak bölümüne bir merdivenle iniş gerçekleştiriliyor. Küçük kare bir plana sahip mutfak. Mutfağın ocak bölümü ortaya çıkarıldı. Ocak bölümünün hemen yanında ise içerisinde kaplar ve bu kapların iki tanesinin içinde de tohum günümüze ulaştı. Bu tohumları uzmanlarıyla yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde cinslerini tespit ettik. Tohumların bir tanesi buğday, diğeri bezelye türü ’fiğ’ dediğimiz bir tohum, diğeri ise ’yoğurt otu’ dediğimiz bir ot. Hala günümüzde Eskipazar’da yoğurt otuyla yoğurt mayalandığını da bilmekteyiz. Ayrıca bu kapların yanında demir bıçaklar ortaya çıktı. Bu bıçakların hemen yanında da bir biley taşı yine tespit ettik. Bu biley taşını da aslında önemi şöyle; bölgenin en ünlü Türk İslam döneminden beri en ünlü bıçak bileyi taşı Eskipazar’da çıkıyor. ’Kösere taşı’ diyorlar. Muhtemelen bu bulmuş olduğumuz biley taşı da bu kösere taşıyla alakalı bir taş. Dolayısıyla Eskipazar’da bir geleneği uzun yüzyıllardır süren bir geleneği de bu şekilde görmüş olduk. Ahşap çatı çökünce içerisindeki bu eserlerle birlikte günümüze kadar ulaşması mümkün olmuş. Bu yangının tahrip olduğunu biz stratigrafik açıdan da tespit ettik. Yapmış olduğumuz çalışmalarda stratigrafik açıdan yapının Milattan Sonra 4’üncü yüzyıldan, 7’nci yüzyıl aralığında olduğunu gördük. Muhtemelen bu mutfak bölümündeki eserlerle birlikte mutfak bölümü de bu tarih aralığına ait olduğunu düşünüyorum."

Hadrianopolis ve Asklepios

2003 yılından beri devam eden kazılar meyvesini vermeye devam ediyor. 2022 yılında da Asklepios’un (sağlık tanrısı) varlığına işaret eden bir yazıt bulunmuştu. Yazıtta “Kurtarıcı Asklepios'a Ailios Deiotaros sundu” ifadesi yer alıyor. Kazı başkanı Çelikbaş;

“Burada Asklepios'un varlığını tahmin ediyorduk ama yazıtın çıkmasıyla artık Hadrianaupolis'te Asklepios kültürünün varlığını net bir şekilde tespit etmiş olduk. Asklepios antik dönemde sağlık tanrısıdır. Asklepios kültürünün olduğu yerlerde genellikle şifahaneler yani antik dönemin hastaneleri bulunur. Karadeniz'de Asklepios kültürünün ilk defa tespit edildiğini söyleyebiliriz. Hadrianaupolis'in kendi basmış olduğu sikkelerde tanrı Asklepios figürlerini görmüştük. Sikkelerdeki figürler bir yerdeki kültür varlığını yüzde yüz ifade etmez. Bir adak sütununda patera ve yılanları görmüştük. Bunun Asklepios ile bağlantılı olduğunu düşünmüştük fakat yazıtın çıkması ile Hadrianaupolis'te gerçekten bir Asklepios kültürünün olduğunu net bir şekilde ortaya koydu.” Şeklinde açıklamada bulundu.


Hadrianopolis (Paflagonya) Tarihi

Paphlagonia Hadrianapolis’i olarak bilinen Hadrianapolis bugünkü Karabük’ün Eskipazar sınırları içerisindedir. Budaklar, Büyükyaylalar, Çaylı ve Beytarla köylerini kapsıyor, günümüze ulaşan kalıntıların çoğu Budaklar Köyü’nde yer almaktadır. Adını efsanevi Roma İmparatoru Hadrianus’tan almaktadır. İmparator M.S 117-138 yılları arasında iktidardayken bir çok yeri gezmiş (12 yılını ülkeleri gezerek geçirdiği bilinmektedir) ziyaret ettiği ülkelere yardımlarda bulunduğu için pek çok şehre ismi verilmiştir.

Buluntulara göre Eskipazar’da yaşayan ilk halkın Proto-Hititler’i olduğu düşünülmektedir. Hadrianopolis olarak adlandırılan Eskipazar’ın kuruluş tarihi M.Ö 323’ten sonradır (İskender’in ölümünden sonra). Diğer adının Paflagonya olmasının sebebi ise Makedonya İmparatorluğu’nun parçalanmasından sonra ortaya çıkan Paflagonya Devleti’nin bir kısmının bu sınırlar içerisinde olmasıdır.

Daha sonra Romalıları yenilgiye uğratan Selçuklular buraya geldiklerinde yıkık bir yer ile karşılaşmışlar ve adına “Viranşehir” demişlerdir. 14.yüzyılda Moğolların gelmesiyle birlikte Selçuklular yıkılmış ve Viranşehir Candaroğulları Beyliği’nin eline geçmiştir. Yıldırım Beyazıd’ın 1398’te Candaroğulları’nı Osmanlı’ya katmasıyla birlikte Viranşehir Osmanlı’ya Bolu ili içerisine katılmıştır. 1864 yılında çıkan Nizamname (eyalet sisteminden vilayet sistemine geçilir) ile Kastamonu ili sınırları içerisine geçer, bu sırada Bartın ve Safranbolu Eskipazar’a bağlıdır. 1908’de 2.Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle Çankırı’ya son olarak da 1995 yılında Karabük’e bağlanmıştır.


Hadrianopolis Antik Kenti

M.Ö 1.yüzyılda kurulduğu düşünülen antik kentte Roma dönemi kalıntıları az iken, Erken Bizans Dönemi kalıntılarına daha fazla rastlıyoruz. Kentte mahzenler, saray merdiveni kalıntıları, mermer sütun ve sütun başlıkları, kiliseler, surlar, su sarnıçları, kaya mezarları, Roma hamamı, gözyaşı şişeleri, tüneller, erzak ve şarap mahzenleri mevcuttur. Ayrıca alt alta mezar yapıları ve üst üste yapılmış barınak kalıntıları ortaya çıkmıştır. Bu da kentin birkaç kere yıkılıp yeniden yapıldığını göstermektedir.

Kentte üç adet Bizans kilisesi (M.S 6.yüzyıl) bulunmuştur. Yerleşimin özellikle kiliseler çevresinde yoğunlaştığı belirlenmiştir. 2003’te kiliselerde yapılan kazılarda 15 x 23.5 metre ebatlarında dört adet mozaik bulunmuştur.

Antik kentte Kilise A (Chora Kilisesi), Kilise B (Dört Nehir Kilisesi), Kilise C (Kuzeybatı Nekropol Kilisesi), Hamam A, Hamam B, Geç Roma Konutu, kale gibi kalıntılar mevcuttur.

Chora Kilisesi’nin M.S 5.yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Zeminindeki mozaiklerde Nuh’un Gemisi ve Cennet Bahçesi tasvirlerinin yanı sıra grifon (aslan vücutlu, kartal kanatlı ve kafalı mitolojik yaratık) tasviri de yer almakta.

Dört Nehir Kilisesi de aynı tarihlerde yapılmış. Buranın önemli olmasının sebebi kadın, erkek, hayvan ve meyve figürlerinin yer aldığı mozaiklerin üzerlerinde Hıristiyan inancına göre cennetteki dört nehir “Phison”, “Geon”, “Euphrates” (Fırat) ve “Tigris” (Dicle)’in yer almasıdır.

Kuzeybatı Nekropol Kilisesinde ise apsis (sunak odasını kapsayan, çoğunlukla yarım daire ya da çokgen, çok nadir durumlarda dikdörtgen planlı bir yapı unsuru) bölümünde zengin ve görkemli bir bahçe içinde karşılıklı duran iki tavus kuşu bir kaptan su içerken betimlenmişler. İki yanında aslan ve boğa tasvirleri görülüyor, boğanın İncil yazarlarından Lucas’ı, aslanın İncil yazarlarından Marcos’u temsil ettiği düşünülüyor.

Burada bir de konut var. Konutun en dikkat çeken kısmı ise fotoğrafta gördüğünüz mozaikteki ev sahipleri.

Henüz fazla bilinmese de Hadrianopolis oldukça önemli bir antik kenttir. Umarım en yakın zamanda değeri bilinir ve misafirlerin uğrak noktası olur.