İnsanlar niçin adil davranırlar? Cezalardan korktukları için mi? İlahi intikam kavramları karşısında titriyorlar mı? Toplumun daha güçlü unsurları, hukuk adına zayıfları boyun eğdirmek için korkutuyor mu? Yoksa insanlar kendileri iyi olduğundan dolayı mı adil davranırlar? Adalet, ödülleri ve cezaları ne olursa olsun, kendi başına iyi bir şey midir? Adaleti nasıl tanımlarız? Platon, Devlet eserinde bu soruları yanıtlamaya koyulur. Bunu adaleti ve adaletin kendi başına değerli olduğunu göstererek yapar.
Platon'un, Devlet'teki stratejisi, politik olarak önce toplumsal adalet kavramını açıklamak ve ardından benzer bir bireysel adalet kavramı türetmektir. İdeal bir toplum üç ana insan sınıfından oluşur: Üreticiler -zanaatkarlar, çiftçiler vb.-, yardımcılar -savaşçılar- ve koruyucular -yöneticiler-. Bir toplum, bu üç sınıf arasındaki ilişkiler doğru olduğunda adildir. Her grup yalnızca kendi işlevini yerine getirmelidir. Buna uzmanlaşma ilkesi denir. Her kişinin doğanın kendisine uygun gördüğü toplumsal rolü yerine getirmesini ve başka hiçbir işe karışmamasını gerektiren bir ilke... Her biri diğerlerine göre doğru güç konumunda olmalıdır. Yöneticiler yönetmeli, yardımcılar yöneticilerin inançlarını desteklemeli ve üreticiler doğanın onlara verdiği becerileri yerine getirmeli.
''İyi insan, iyi bir ruha sahip olan insandır.''
Platon - Devlet

Platon'un yaşamı ve Dünya'sı
Platon, MÖ 428'de Atina'da aristokrat bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Antik kaynaklar, babası Ariston'un Atina'nın son kralı Codrus'un ve neredeyse efsanevi bir Atinalı kanun koyucu ve şehrin ilk anayasasının yazarı olan Solon'lu annesi Perictione'nin soyundan geldiğini iddia ediyor. Platon'un iki erkek kardeşi Glaucon ve Adeimantus, Devlet'teki ana karakterlerden ikisi olarak karşımıza çıkıyor.
Babası Ariston, Platon'un çocukluğunda öldü. Asil doğumu ve entelektüel yetenekleriyle genç Platon'un Atina siyasetinde iyi umutları vardı. Ancak gençliğinin siyasi çalkantıları buna pek müsaade etmedi. İki büyük ayaklanma Platon'u siyasetten uzaklaştırdı. İlki, gücün iki grup tarafından üstlenilmesiydi: Dört Yüz ve Otuz. Zengin vatandaşlardan oluşan bu gruplar, Peloponnesos Savaşı'nın sonunda kontrolü ele geçirdiler ve Atina'yı bir oligarşiye dönüştürdüler. Platon'un rasyonel bakış açısı, zalim eğilimleri ve istikrarsızlığı nedeniyle hükümeti eleştirmesine neden oldu.
Platon, dünyanın görünür -duyularımızla kavradığımız- ve anlaşılır -yalnızca aklımızla kavradığımız- olmak üzere iki aleme ayrıldığını açıklar. Görünür dünya, etrafımızda gördüğümüz evrendir. Anlaşılabilir dünya, görünür alemle kalıcı bir ilişki içinde var olan ve onu mümkün kılan iyilik ve güzellik gibi soyut, değişmez mutlaklar olan formlardan oluşur. Sadece zihinleri formları kavramak üzere eğitilmiş olanlar -filozoflar- her şeyi bilebilir. Filozofların yetenekli yöneticiler olabilmeleri için bilhassa bilmeleri gereken şey, İyinin Formu'dur. Bu tüm diğer formların ve bilginin, hakikatin ve güzelliğin kaynağıdır.
Filozoflar bilgiye sahip tek insan sınıfını oluşturur ve aynı zamanda en adil insanlardır. Nefsleri, diğerlerinden daha çok akılcı tarafın arzularını yerine getirmeyi amaçlar. Platon, tamamen rasyonel olmayan, iştahlarıyla yönetilen en adaletsiz insan tipiyle karşılaştırdıktan sonra adaletin kendi iyiliği için değerli olduğunu iddia eder.
.jpg )
Sofistler ve Sokrates
Devlet kitabının içinde, Sofist Thrasymachus, ahlaksızlığın bir erdem olduğunu, çünkü hayatın rekabetinde ilerlememizi sağladığını söyler. Platon'un Gorgias diyaloğunda, Callicles adlı bir adama daha da güçlü bir görüş atfedilir; geleneksel ahlakın adaletsiz olduğunu, çünkü güçlünün zayıfı sömürme konusundaki doğal hakkını elinden almaya çalıştığını iddia eder.
Bu ahlaki iklimde Sokrates, ahlaka karşı olarak gördüğü şeylerle savaşma arzusuyla motive olmuştu. Çünkü Sokrates, Atina vatandaşlarının ahlaki olarak algıladığı şeyden rahatsızdı. Hayatlarını bencil, düşüncesiz, kendi güçlerini kazanmaya ve artırmaya odaklanarak ve tutumlarını haklı çıkarmak için Sofistlerin teorilerini kullanarak yaşamalarını endişeyle izledi. Çözümü, vatandaşlarını ahlaki olarak kendi kendini incelemeye sokan bir "at sineği" gibi davranmaktı. Bu yüzden her gün pazar yerinde durup, bulabildiği herkesi sohbete dahil etmeye çalışıyordu. İncelenmemiş hayatın yaşanmaya değer olmadığını ilan etti. Bu nedenle karşılaştığı herkesi hayatları, inançları ve motivasyonları üzerinde düşünmeye sevk etti.
Aynı yıl, Platon'un akıl hocası, eksantrik bir filozof ve Atinalı gençler arasında bir kült figür olan Sokrates, yaklaşık 500 kişilik bir jürinin karşısına çıktı. Onu, devletin tanrılarını tanımamakla, yeni tanrılar icat etmekle ve Atina gençliğini yozlaştırmakla suçladılar. Aynı zamanda Sokrates'in Atina'da siyasi açıdan gözden düşen birkaç kişiyle olan yakın ilişkisi, onu mahkemeye çıkardı. Siyasi suçlular için af geldi. Ancak ne yazık ki bu Sokrates için bir umut olmadı. Onu suçlamak için başka şeyler de buldular. Sonunda Sokrates ölüme mahkum edildi. Platon da görevi Sokrates ölünce devraldı.
.jpg)
Kitaplar ve akademi
Sokrates'in ölümünden sonra Platon kendisini öğretmeninin çalışmalarına devam etmeye adadı. Yıllarca Akdeniz'i dolaşarak, öğreterek ve öğrenerek geçirdi. Ziyaret ettiği yerler arasında Pisagor düşüncesinin merkezi olan Sicilya da vardı. MÖ 387'de Platon Atina'ya yerleşti ve muhtemelen türünün ilk kurumu ve Batı üniversitesi için model olan Akademi'yi kurdu. Platon ve diğer öğretmenler, Akdeniz'in dört bir yanından gelen öğrencilere metafizik, epistemoloji, etik, politika, doğal ve matematiksel bilimler konusunda eğitim verdiler. Akademi MS 527'ye kadar, toplamda 912 yıl sürdü. Platon, hayatının geri kalanını Akademi'de geçirdi. Akademi'nin en ünlü öğrencisi ise filozof Aristo idi.
Platon ölümüne kadar Akademi'den yalnızca iki kez ayrıldı. Üstelik her ikisi de Sicilya'yı ziyaret etmek için. Onu okulundan uzaklaştıran şey, Devlet'te ana hatlarını çizdiği siyaset teorisini pratiğe geçirme olasılığıydı. MÖ 367'de Sicilya tiranı I. Dionysos öldü. Varisin babası olan kardeşi Dion, Platon'un öğrencisi olmuş ve hemen öğretmenini çağırtmıştı. Ne yazık ki II. Dionysos, yoğun matematik ve felsefe çalışmasının kendi hükümdarlığı için en iyi hazırlık olacağına ikna olmadı ve bu nedenle dünya, ilk filozof-kralını test etme şansını kaybetti.
Devlet, erken dönemlerden orta dönemlere geçişin paradigmatiğidir. Platon kitap boyunca ayrıntılı bir pozitif adalet teorisi ortaya koyuyor. Ayrıca kitabın sonunda Sokratik yönteme karşı uyarır. Felsefi diyalektiğin yanlış ellerde tehlikeli olduğunu dile getirir. Üstelik yalnızca doğru insanlara, hatta onu doğru şekilde kullanacak yaşa geldiklerinde öğretilmesi gerektiğini beyan eder. Gerçeğe gereğince saygı duymayanların, yöntemi doğru olanı aramak için kullanmak yerine her şeye karşı çıkmak için kullanacakları konusunda uyarır. Bu tartışma, Platon'un Akademi'yi kurmaya neyin motive ettiğini de açıklar.
"...varlığın özünü seyre dalmış insan, gözlerini insanların küçük işlerine çevirmeye, onlarla dalaşmaya, onlara hınç ve düşmanlık beslemeye vakit bulamaz."
Platon - Devlet

Son söz
Aslında Platon, eserinde bireysel adaletin siyasi adaleti yansıttığını göstermeye çalışır. Her bireyin ruhu üç parçalı bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda ruhun, gerçeği arayan ve felsefi eğilimlerimizden sorumlu olan rasyonel bir yanı vardır. Adil birey, adil toplumla kıyaslanarak tanımlanır. Adil bir bireyde, nefsin rasyonel tarafı hükmeder, şehvetli tarafı bu kuralı destekler ve iştahlı tarafı, aklın götürdüğü yere boyun eğip onu takip eder.
Aslında toplumun üç sınıfından her biri, ruhun üç parçasından birinin hakimiyetindedir. Üreticilere iştahları, yani para, lüks ve zevk dürtüleri hakimdir. Savaşçılara, onları cesur yapan ruhları hakimdir. Hükümdarlar rasyonel olmak zorundadırlar. Aynı zamanda bilgelik için çabalarlar.
Platon Devlet'i şaşırtıcı bir notla bitirir. Adaleti tanımlayıp onu en büyük iyilik olarak yerleştirdikten sonra şairleri şehrinden kovar. Şairlerin, haksız eğilimleri taklit ederek ruhun en aşağı kısmına hitap ettiğini iddia eder. Şiir, alçakça duygular beslememizi teşvik ederek, bizi hayatta bu duyguları tatmin etmeye yönlendirir. Özetle şiir bizi haksız kılar. Kapanışta Platon, bir ruhun ölümden sonraki yörüngesini anlatan Er mitini anlatır. Adil ruhlar bin yıl mükafatlandırılırken, zalimler aynı miktarda cezaya çarptırılır.
''Bir devletin başındakiler gerçekten zengin kişilerdir. Altın zengini değil, akıl ve erdem zengini. İnsanları mutluluğa ulaştıracak da zenginliğin bu türlüsüdür. Kendi yararlarına düşkün, açgözlü kimseler başa geçer ve başta olmayı keselerini doldurmak için bir yol sayarlarsa, orada artık iyi bir düzen arama. Çünkü herkes başa geçmek için birbirini ezecek ve bu iç kavgada hem kendilerini hem de devletin başını yiyeceklerdir''
Platon - Devlet