15 Nisan 2023 tarihinde Türkiye’nin metre altı (submetre) çözünürlüğe sahip ilk gözlem uydusu uzaya fırlatıldı. Her ne kadar günümüz uzay teknolojisinin gerisinde kalmış olsak da bu adım milli uzay teknolojisi kapsamında başlangıç adına çok önemli bir adım olmuş oldu. Bu durumun meydana gelmesinde birçok sebep var tabiki de. Sırasıyla bunlara değineceğiz. Ama önce İMECE ile ilgili tüm bilfiklerimizi paylaşmakta fayda var.

Üretimi ve Fırlatılışı
Türkiye, İMECE Uydu Projesine 2017 yılında başladı. 2023’te de her şeyi hazır hale getirdi. Tam üç deneme yaptılar fırlatma için. Hava şartlarının elverişsizliğinden ertelenmeler oldu. Ve tarih 15 Nisan’a kadar geldi. Öncelikle İMECE bir uydu. Ancak günümüz uydularından bir tık daha teknolojik ve bilimsel gelişmişlik içermekte. Yani tasarımı ve uygulamaya sokulması maliyetli ve zahmetli bir iş. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve TÜBİTAK 1007 programı ile desteklenen, Milli Savunma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı koordinasyonu ile yürütülen bir proje kapsamında üretildi. Yörüngedeki görevini tamamlayınca da Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine dahil olacak.

İMECE’nin Türkiye’deki üretiminden sonra fırlatılışının yapılacağı yere, ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Vandenberg Uzay Kuvvetleri Üssüne ulaşması gerekiyordu. Bu yolculuğunu uçakla yapacaktı ancak nem ve basınç farkı gibi risk faktörlerinden minimum düzeyde etkilenmesi için bir kutu içerisinde bu yolculuğunu gerçekleştirdi. Ve yine bu özel kutu da Türk yetkililer tarafından üretildi. Ardından İMECE, sağsalim bir şekilde Vandenberg’e ulaştı. Birkaç deneme ve ertelemeden sonra nihayetinde 15 Nisan 2023 Cumartesi günü Türkiye saatiyle 09:48’de SpaceX şirketine ait Falcon-9 roketiyle görev bölgesine doğru yola çıktı.
Özellikleri
İMECE’nin hikayesinden kısaca bahsettik. Şimdi de sıra sihirbazlığında. Üretimini TUBİTAK UZAY, TUSAŞ’ın Ankara Kahramankazan’daki tesisinde gerçekleştirdi. 2020 yılında entegrasyonlarının neredeyse birçoğu bitti. Ve denemelere başladılar. Bu denemeler ve testler de yine yurt içinde Türk yetkililer tarafından yapıldı. Görev süresi beş yıl olacak şekilde tasarladılar. Yani tasarım ömrü beş yıl. Ağrılığı yaklaşık olarak 700 kilogramdır. Boyutları 2 metreye 3,1 metredir. Yörünge yüksekliği 680 kilometre ve güneşle eş zamanlıdır.

İlk olarak şunu bilmenizi isteriz ki bu uydu bir yer gözlem uydusudur. Yer gözlem uydularının görevi Dünya üzerinden gözlem yapan casus uydu benzeri bir yapay uydu türevidir. Biraz daha ayrıntıya inersek eğer çevresel izleme, haritalama, hava durumu bilgisi gibi şeyler hakkında bilgi veren bir teknolojik cihaz olduğunu göreceğiz. Sonuç olarak yer gözlem uyduları için konulan kurallar İMECE için de geçerlidir. Submetre yani metre altı çözünürlüğe sahip. Yani yüksek çözünürlüklü. Ve ayrıca elektro-optik kameralar içeriyor. Bu da şu demek oluyor kullanıcının isteklerine uygun görüntü elde etme ve daha çok hava savaşında hedef izleme ve belirleme için kullanılıyor. Bu bir görüntüleme cihazı ve nasıl bir görüntü elde ettiği de haliyle merak uyandırmakta. Şöyleki tek bir çekimde veya pozda 100 kilometre uzunluğunda, 13,73 kilometre genişliğinde bir alanı alabilecek. Ve elde ettiği verileri yaklaşık 320 megabayt/saniye hızında dünyadaki konuma aktarabilecek.
Olanakları
İMECE ile yerli olarak elektro-optik kamerayı üreyebildik. Bu da askeri alanda hava sahasında çok sık kullanılan bir cihaz. Ancak bunun yanı sıra elektrikli itki sistemi, güneş algılayıcı, yıldız izler, tepki tekeri, küresel konumlandırma sistemi alıcısı, manyetometre, X bant haberleşme ekipmanı ve anteni, S bant haberleşme ekipmanları ve antenleri, güç düzenleme ve dağıtım ekipmanları, uçuş bilgisayarı, uçuş yazılımları, yer istasyonu anteni, yer istasyonu yazılımları da İMECE projesi kapsamında yerli olarak geliştirildi. Ve tüm bunlar ileride milli uzay projelerinde vazgeçilmez temel unsurlar olacaklardır.

Burada şöyle bir durumu da izah etmeyi faydalı bulduk. Kendi metre altı çözünürlüklü, elektro-optik kameralı yerli görüntüleme uydumuzu ürettik. Bu her ne kadar gurur verici bir proje olsa da yine de uydumuzu kendi roketimizle fırlatamamış olmamız biraz üzücü. Tüm üretimi, kağıt işleri, testler, denemeler, hatta taşınacağı özel kutu bile yerli iken böylesine bir projeyi kendi topraklarımızda kendi roketimizle gerçekleştirmenin ayrıcalığı da bir başka olurdu.