Züleyha Kork Salantur

We <3 Kargala

Aslında bilgisayarın başına oturduğumda tamamen farklı bir şehri ele alacaktım. Tam konsantrasyon müziklerimi açtım gözümü kapadım aklımdan bir anda Safranbolu geçti. Bu yazının hikâyesi işte böyle başladı. İlham perilerim bana Safranbolu’yu anlatmam gerektiğini söyledi. Bir anda zamanda yolculuk yaptım ve Osmanlı'ya ışınlandım.

Geçtiğimiz yaz yaptığım on günlük gezi planımda sadece dönüşte yol üstünde olduğu için uğramayı düşündüğüm bir yerdi. O yüzden de bir gün ayırdım. Bana göre Safranbolu evlerinin önünde fotoğraf çekip devam edilesi bir yerdi. Oraya varana kadar... Gezip gördükten sonra ise "kesinlikle bir daha görüşeceğiz." vaadiyle ayrıldım oradan. Öyle güzel bir yer!..

1994 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesine girmiş. Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini barındırmasıyla, tarihi yapıları, çarşısı, lokumlarıyla bir hafta sonu kaçamağı için kesinlikle harika bir konum.

Safranbolu nerede?

Safranbolu Batı Karadeniz’de bulunan Karabük ilinin tatlı mı tatlı bir ilçesi. Anlaşılacağı üzere ismini, meşhur ve oldukça değerli safran bitkisinden almış. Çünkü yaklaşık 10 gr safran elde etmek için 1430 tane çiçek tepeciğini toplamak gerekiyor.

İlçeye girdiğimiz andan itibaren bizi büyüleyen yapılarla karşılaşmaya başlıyoruz. Gece geldiğimiz için ilk önce otele geçiyoruz ve sabahın ilk ışıklarıyla kendimizi Safranbolu’nun büyüleyici sokaklarına bırakıyoruz. Gerçekten beklediğimden çok farklı bir yer beni karşılıyor.

Havuzlu Asmazlar Konağı

Bizi ilk karşılayan konak burası. Restoran ve otel olarak işletiliyor fakat sadece gezmek için de girebilirsiniz. Bir süre bahçesinde dolanıp havuzu aradıktan sonra bulamıyorum ve pes ediyorum. Meğer havuz konağın içerisindeymiş! Konağın sofasında aslan başlı çeşmeden dolan havuzun başında güzel bir kahvaltı yapabilir ya da kahve molası verebilirsiniz.

Cinci Hanı ve Hamamı

Konaktan çıkıp ilçenin merkezine doğru ilerlerken bizi büyüleyici manzarasıyla Sarfanbolu evleri karşılamaya başlıyor. Hemen çarşının merkezinde ise bu tarihi han. Bu önemli mimari yapı, 17. yy. ortalarında Sultan İbrahim’in Anadolu Kazaasker’lerinden Cinci Hoca (Kazasker Hüseyin Efendi)’ya yaptırdığı önemli mimari eserlerinden biridir. Özellikle giriş kapısı, kilit ve anahtarını mutlaka görmenizi öneririm.

Safranbolu çarşıları ve lokum

Safranbolu denilince sizin aklınıza lokum geliyor mu bilmiyorum. Ama ben Safranbolu’ya gidene kadar lokumunun bu kadar lezzetli olduğunu bilmiyordum. Çarşıya girdiğimiz andan itibaren lokum ikramları başlıyor. Birbirinden çeşitli lokumları yemeye de almaya da doyamıyoruz. Safranlısından, güllüsüne çeşit çeşit lokumlar... Gerçekten yediğim en güzel lokumdu diyebilirim.

Aslında Safranbolu çarşısını bir cümlede yazıp geçmek olmaz. Çünkü bizi tarihin tozlu sayfalarına sürükledi adeta.

Demirciler Arastası (Çarşısı)

Demircilerin, bakırcıların bolca bulunduğu çarşıda yürürken kendimi bir Osmanlı çarşısında hissediyorum.

Yemeniciler Arastası (Çarşısı)

Burası ayrı bir dünya desem... İçeri adımınızı atar atmaz net olarak farklı bir yüzyıldasınız. Köprülü Mehmet Paşa Cami’sinin bitişiğinde 48 ahşap dükkandan oluşuyor. Mutlaka uğrayıp asma yapraklarının gölgesinde kumda kahve içmelisiniz.

Güneş Saati ve Muvakkithane

Köprülü Mehmet Paşa Cami’nin avlusunda bulunan güneş saati, Arapça rakamlarla günün saatini gösteriyor. Muvakkithane ise Anadolu topraklarında sınırla sayıda bulunan ve halkın namaz vakitlerini öğrenmesi için yapılmış bir yapı. Bu yapı  da Köprülü Mehmet Paşa Cami avlusunda yer alıyor.

Tabakhane Müzesi

800 yıllık bir geçmişe sahip bu tabakhane Türkiye’nin ilk ve tek gezilen tabakhanesi. Tabakhane aslında bir deri üretim yeri. Bu müzede derinin yıllar içindeki değişimini, yüzyıllar önce nasıl işlendiğini anlatan bir rehber sizi karşılıyor. Ayrıca deri ürünler de satılıyor ve oldukça ucuz. Beni şaşırtan bir müzeydi, mutlaka ziyaret etmelisiniz.  Tabakhaneyle ilgili meşhur deyimin hikâyesini de araştırmanızı öneriyorum.

Türk Kahvesi Müzesi

Türk Kahvesinin 2013 yılında UNESCO tarafından kültürel miras listesine alındığını biliyor muydunuz? İşte bu güzel kahvemizin geçmişten günümüze kadar kullanılan ekipmanları hatta Mustafa Kemal Atatürk’ün kahve içtiği fincanını dahi bu müzede görüyoruz.

Çikolata Müzesi

Açıkçası beni çok etkilemese de beş yaşındaki oğlumun çok sevdiği bir müze oldu. Çünkü bu müzede her şey çikolatadan.

Kent Tarihi Müzesi

Safranbolu’nun kültürel, tarihsel, sosyal zenginliğini tanıtmak amacıyla kurulmuş bir kültür müzesi. Konumu çok güzel; uğramadan geçmeyin. Çünkü bahçesinde de gene görmeniz gereken şeyler var.


Saat Kulesi ve Anadolu Saat Kuleleri Minyatürleri

Kent Tarihi Müzesi’nin bahçesinde bulunan Türkiye’deki saat kuleleri minyatürleri kesinlikle görülmeye değer. Minyatür dediysem minnacık düşünmeyin. Gerçeğinin tıpkısının aynısının minyatürünü yapmışlar fakat boyutları da oldukça devasa. Minyatür saat kulelerini geçince karşınıza Safranbolu Saat Kulesi çıkıyor.

Kaymakamlar Müze Evi

Kaymakamlar evi de Türk toplumunun kültürünü ve yaşama biçimini çok güzel bir şekilde yansıtan önemli bir Safranbolu evi aslında. 19. yy başlarından bu yana mimari dokusunu koruyabilmiş.

Hıdırlık Tepesi

Muhteşem manzarasıyla şehri kuş bakışı izleyebileceğiniz en güzel yerlerden biri. Vakti zamanında bu tepede yağmur duaları ve hıdrellez kutlamaları yapılmış. Safranbolu’nun meşhur evlerini görmek için harika bir konum.

İncekaya su kemeri

116 metre ve 6 kemerli bu görkemli kemer de Tokatlı kanyonu üzerinde bulunuyor.

Kristal Teras

Bilinen ismiyle cam teras. Şu günlerde hemen hemen her yerde görsek de gene de etkileyici çünkü manzarası şahane! Tokatlı Kanyonu’nu ayaklarınızın altına seriyor.

Tokatlı Kanyonu

Cam terastan inip kanyonu bu büyüleyici kanyonu gezmenizi öneririm. Doğa yürüyüşü sevenlerin gönlünü kaptıracağına eminim.

Safranbolu’da ne yenir? Ne içilir?

Gezdik gördük yorulduk. Ne yesek? Tabii lokum mutlaka atıştırdığınızı düşünüyorum. O yüzden lokumu bu listeye hiç eklemiyorum.

Kuyu Kebabı

Meşhur kuyu kebabını mutlaka denemelisiniz. Birçok yerde yemiş olabilirsiniz ama Safranbolu da bu konuda oldukça iddialı.

Safranbolu Su simidi

Bildiğimiz susamsız simit. Aslında daha çok Rizelilerin bildiği pekmeze batırılarak pişen susamsız Rize simidi. Yüz yıllık Rizeli olarak bu simidin sadece bize has olduğunu düşünürdüm değilmiş. Peki siz biliyor muydunuz?

Peruhi

Yörenin kendine has mantısı... İçinde et yok; süzme yoğurt var. Benim gönlüm her zaman etliden yana olsa da peruhiyi de oldukça lezzetli buldum.

Bükme Pide

Pidesi meşhur olmayan da ne bileyim?.. Neyse; siz yine de Safranbolu’nun meşhur bükme pidesini deneyin.

Safranbolu’ya mutlaka gitmeniz, yolunuzu düşürmenizi öneriyorum. Gittiğinizde benim yerime de lokum yerseniz  pek mutlu olurum! Belki göndermek bile istersiniz; belli mi olur?