Onur Nurdoğan

We <3 Kargala

Bugün göğüs dekoltemde şerefe var. Sofraya oturup ilk kadehler kalktığında “şerefe” demek, o gün o masada konuşulacakların o masada kalacağına şerefin üzerine söz vermektir. “Sana söz yine baharlar gelecek” demişlerdi. Aman! Allah muhafaza! 

Nasıl bunca yıl bu sözcük dillerimizde muhafaza edilmiş anlamak pek de kolay değil. Lunapark! 1900’lü yılların başında New York’un oralarda bir yerlerde kurulan eğlence alanının ticari adından kalmaymış “lunapark” ismi. Lunapark deyince aklımıza dönme dolap, gondol, atlı karınca, çarpışan oto geliyor şüphesiz. Öte yandan, dilimizde lunapark var ancak en son “lunapark” yazısını nerede gördünüz desem? Ayrıca, “luna” denince şahsen benim aklıma geniş, dev gibi mânâlar geliyor fakat arama motoruna yazdığımda dolunay anlamına geldiğini gördüm. Dolunay parkı ya da ay parkı desek yanlış olmaz herhalde...

İlk Avrupa yolculuğum İtalya’ya olmuştu ve park hâlinde gördüğüm araçların içerisindeki payı oldukça yüksekti ufak boyutlu otomobillerin. Gözlemimdi elbette... Özellikle Smart markası dikkatimi çekmişti hatta. Biraz araştırdıktan sonra anladım ki, insanlar park etme kolaylığı için küçük araçlar tercih edebiliyordu ve bu tercih küçük bir azınlığa ait değildi. Diğer yandan, ''station wagon'' dediğimiz aile aracının da çok tercih edildiğini gözlemlemiştim. Bu iki kasa tipi de Türkiye’de en az paya sahip segmentlerin başında gelir senelerdir. Peki önümüzdeki yıllarda bilhassa küçük boyutlu araçların payı artar mı?

Park etmek için eğitim şart!

Park etme kolaylığından da, Avrupa’yı kıskandığımızdan da değil ama bu vergilerden dolayı küçük araçların toplam otomobil pazarındaki payı gün geçtikçe artma eğiliminde olabilir. Bilhassa Çinliler başı çekebilirse. Neredeyse haftada bir Çinli bir markanın ''makul'' vergi dilimine giren küçük boyutlu aracının reklamını görür olduk. ABD merkezli Çin’de üretim yapan Cenntro meselâ. Tek tek markaları yazmayacağım fakat düşünün yani; Fransız markası Citroen’in geçtiğimiz yıl piyasaya sürdüğü Ami modeli Türkiye’de kabaca 1,5 yılda 2 bin adedin üzerinde sattı. 

Elektrikli araç

Amma velâkin, küçük boyutlu araçların aksine ''SUV'' ve ''SUV gibi'' otomobiller daha çok hitap ediyor Türkiye’deki tüketici davranışlarına. Alım gücümüze bağlı olarak hangi tip araçlara yöneleceğiz bunu zaman gösterecek. İlaveten, geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği, Çin’in elektrikli araçlar için verdiği katkı payları ile ilgili soruşturma başlatacağını duyurdu. Avrupalı üreticiler ile Çin’de üretimi gerçekleşen araçlar arasındaki fiyat bazlı rekabet kısa ve orta vadede gündemden düşmeyecektir.

Yazının başında “şerefe” dediğimize göre konuştuklarımız burada kalıyor. Birkaç sene sonra dönüp baktığımızda küçük ebatlı otomobillerin pazardaki payı arttıysa anlarız ki alım gücümüz düşmüş. Nitekim, eğitim seviyemizin yükselmesine bağlı olarak ihtiyaç kaynaklı küçük otomobil alımı bizim için orta değil ''uzun vadeli program'' olur. Şayet, genel olarak Çinli ve Çin’de üretim yapan markaların Türkiye pazarındaki payı arttıysa, nispeten çok da alım gücümüz düşmemiştir. Eğer olur da Çin varlık sağlayamamışsa, ya alım gücümüz iyileşmiştir ya da küresel anlamda Çin’le ticaret savaşı başlamıştır.

Şerefe…