Bugün göğüs dekoltemde çocuklar var. Hasta çocuklar yahut görmezden gelinen çocuklar da diyebiliriz belki...
Bilhassa sosyal medyayı kullanan insanların sık sık önüne çıkıyordur herhalde. SMA hastası çocukların yardım talepleri! Sayısı hiç de azımsanacak seviyede değil. En azından bendeki algı bu yönde. Bu çocukların aileleri yardım talep etmekten, insanlara, devlete yalvarmaktan başka ne yapabilir ki? Hastalığa şifa olması beklenen ilaç ve tedavinin masrafı 2 milyon dolardan fazla! Kim, nasıl versin bu parayı?
İstatistiklere göre Polonya’da her yıl 50 civarı SMA hastası çocuk dünyaya geliyor. Yaklaşık 6 ay önce Polonya devleti bu hastalığın tedavisinde kullanılan ve dünyanın en pahalı ilacı olarak bilinen Zolgensma’nın geri ödeneceğini açıkladı. İngiltere, Polonya, Letonya bazı örnek ülkeler. Ülkemizde de bu konu hakkında bakanlık çalışmalar yapıyor görünüyor. Edindiğim bilgilere göre devletin bu hastalıkla ilgili maddi katkı sağladığı noktalar var ama geriden takip ediyoruz gibi. Bir ses versen bakanım? Konuya el atmak lazım gibi sanki?

Bir diğer bakanıma da şunu sorsam mı?
Nasıl olacak bu elektrikli araç işi Türkiye’de? Teşvik konusu ne zaman netleşecek meselâ? 2022 yılında Türkiye’de satılan otomobiller içerisinde elektrikli otomobillerin payı 1,4%. Norveç'te bu oran 79% mertebesinde. Tabii ki bugünden yarına Norveç olamayız; olmalı mıyız o da ayrı konu fakat Avrupa ortalamasının 12% olduğu yerde otomotiv sektörü açısından önemli bir ülke olan bizlerin payı üzüntü vermiyor değil. Önümüzdeki aylarda yine geç kaldığımız bir konuyu konuşuyor olacak olmamız...
Olmalıyız! Fenerbahçe az kalsın kalbimize indirecekti Gaziantep maçında. Sagal ilk sarı kartını unutarak topa vurup ikinci sarı kartı görmeseydi işimiz zordu. İşimiz hala zor! Önümüzdeki 7-8 haftadaki Galatasaray fikstürüne baktığımızda... Ancak birçok Fenerbahçeli gibi “bu sene mecburen şampiyonuz” düşüncesi bende de hakim.
Bir İngiliz mahkemesinde hakim bir karar vermişti geçen sene. Belki hatırlarsınız... İş yerinde erkek çalışma arkadaşına “kel pislik” diyen bir kişi için cinsel saldırıda bulunduğuna hükmetmişti. Gerekçe ise kısaca kel olmanın kadınlardan ziyade erkeklere has bir durum olması hasebiyle ''kel'' diyor olmanın cinsiyetçi bir saldırı olarak nitelendirilmesi. E o zaman şimdi bir diğer bakanıma da getireyim konuyu? Süleyman Soylu kendisine “kel” diyenlere soruşturma açmakta haklı o vakit. Her konuda Avrupa’yı kıstas alan ''bizler'' bu konuda da adaletli davranmalıyız diye düşünüyorum. Öte yandan, yılda 1 milyona yakın kişi saç ektirmek için ülkemize geliyor. Onlara iyi ekiyoruz. İyi.