Onur Nurdoğan

We <3 Kargala

Bugün göğüs dekoltemde ihracat var. İhracat iyi... İyi yani…

Ekim ayında ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre 3% arttı. Ocak-Ekim dönemine baktığımızda da önceki yılın aynı dönemine göre 15% artış söz konusu. Böyle baktığımızda “ihracat hâlâ çok iyi gidiyor” diyebiliriz.

Türkiye imalat sektörünün ana ihracat pazarlarındaki faaliyet koşullarını ölçen İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi Ekim’de 47,9’a geriledi. Bu endeks, Eylül’de de 48,8 idi. Endekste eşik değer 50! Bunun üzerinde ölçümlenme söz konusu olursa ihracat ikliminde iyileşmeyi, altında kalınırsa bozulmayı gösteriyor. Velhasıl, son birkaç aydır ihracat pazarlarındaki talep koşullarında sıkıntılar var.

Dünya gazetesinden Aysel Yücel’in haberine göre, Türkiye’nin Avrupa’ya çıkış kapısı olan Kapıkule’de talebin yoğun olduğu dönemlerde 2 bine yaklaşan günlük çıkış yapan araç sayısı bu hafta ortalama 1.100’lere inmiş. Doğru olabilir fakat mukayese edilen zaman aralığı, yani 2 binlik sayı hangi aya ait? Zira mevsimsel etki vb. parametreler söz konusu olabilir. Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin internet sayfasından sınır kapılarındaki yoğunluğu günlük bazda inceleyebiliyorsunuz. Son 2 haftaya baktığımda çıkış yapan araç sayısı ortalama 1.200-1.300 mertebelerinde seyrediyor. Geçen senenin de ilgili iki haftasına baktığımda gözle görülür bir değişiklik olmadığını görüyorum. Dolayısıyla, bu veri şu an için çok anlamlı gelmedi bana. En azından şu an için. Amma velâkin öte yandan farklı göstergeler söz konusu. Avrupa ve ABD’deki firmaların siparişlerini öteleme, hatta iptal etme durumları konuşuluyor. Nitekim, o tırın dorsesi şimdilik başka bir yükle doluyordur belki ama önümüzdeki günlerde Kapıkule kapısından geçmek yerine lojistik şirketinin parkında dinlenme moduna geçebilir.

Konteynerde mod değişti!

Konteyner navlunlarının nereden nereye geldiğini piyasadan sürekli duyar olduk. 5 ay önce 40’lık bir konteynerin navlunu Şangay-İstanbul için 12 bin dolar civarındayken, şimdi yarısından da az. Tedarik zincirinde maliyet artışlarındaki düşüş, küresel anlamda enflasyona olumlu mahiyette etki edecektir. En azından ediyor olmalı!

Etkiliyor tabii insanı. Arkadaş tavsiyesiyle yahut sosyal medyadan görerek gidiyorsunuz gurme bir mekana. Ege’de bir sahil kentinde. Menüden sipariş edecekken bir şeyleri, şef garson araya giriyor...

‘’Efendim ilk kez geliyorsunuz galiba?’’

‘’Evet’’

‘’Heh! Hoş geldiniz tekrardan.’’

‘’Sağ olun.’’

‘’Fava ve kabak çiçeği dolmamızı kesinlikle tatmanızı öneririm. Favamızdaki bakla Aydın’ın köylerinden, dolmamızdaki çam fıstığı da Muğla’nın alçak rakımlı bölgelerinden bize özel geliyor.’’

Hesap geldiğinde...

Hesap geldiğinde tek porsiyon kabak çiçeği dolmasının karşısında 190 TL yazdığını görünce çok daha iyi anlıyorsunuz çam fıstığının rakım seviyesini.

TÜİK’in geçen gün açıkladığı verilere göre, Eylül ayında Türkiye'de sanayi üretimi geçen yılın aynı dönemine göre 0,4% artış kaydetti. Bahse konu artış, 3,3%'lük piyasa beklentisinin oldukça altında kaldı. Eylül ayında sanayi üretiminde görülen yıllık artış, pandemi sürecinden bu yana görülen en yavaş artış olarak karşımıza çıktı. Perakende satış verilerine baktığımızda ise durum farklı. Sabit fiyatlarla perakende satış hacmi bu yılın Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 9,7% arttı.

Sabit fiyatlarla perakende satış hacmi de ne demek?

Cari fiyat, yürürlükte olan fiyat anlamına gelmekte. İlgili dönem içindeki ürün ve hizmetlerin fiyatları yani. Dolayısıyla, belirli bir zaman diliminde piyasada geçerli olan enflasyonun etkisine göre değişen fiyatlar da diyebiliriz. Enflasyonist ortamda fiyatlar sürekli artacağından iki farklı yıla ait cari fiyatlarla ifade edilen parasal değerleri karşılaştırmak anlamlı olmaz. Bu nedenle ilgili karşılaştırmayı yapabilmek için cari fiyatlarla ifade edilen büyüklükleri sabit fiyatlara dönüştürmek gerekebilmektedir. Cari fiyatlarla perakende ciro endekslerinin belli oranda fiyat hareketlerinden arındırılması sonucu sabit fiyatlarla perakende satış hacim endeksi elde edilmektedir. Buraya kadar tamamsa tekrar konumuza dönelim. Sanayi üretim endeksi ve perakende satış endeksleri karşılıklı olarak incelendiğinde de iki endeks arasındaki makasın açıldığı görülüyor.

Çıkan sonuç belli!

Sanayi üretiminde yavaşlama söz konusu, iç piyasa ise hâlâ hareketli. Demek ki dış talepte biraz biraz topa basılmış gibi. O vakit gelelim sualimize. Kabak çiçeği dolmasındaki çam fıstığını Muğla’dan almak yerine Batı Himalaya’dan ithal etseydik ne değişirdi?

a-) Sabit fiyatlarla perakende satış hacmi düşerdi.

b-) Dışa bağımlılık kalkmazdı.

c-) 190 TL'lik kabak çiçeği dolması fiyatı düşerdi, çünkü düşmez kalkmaz bir Allah’tı.