Onur Nurdoğan

We <3 Kargala

Bugün göğüs dekoltemde lunapark var. Çocukların, çocukluğumuzun en heyecan verici sözcüklerinden lunapark… Lunaparkla ilgili yakın geçmişte yine bir şeyler yazmıştım galiba ama inanın dönüp bakamam şimdi. Bakmadım da… Tek temennim, umarım aynı şeyleri yazmıyorumdur.

Sağlık açısından faydası vardır temennisiyle oturarak işiyorum.

Uzun yıllardır bu böyle benim için fakat evde ve misafirlikte. Umuma açık yerlerde ayakta tercihimdir. Peki oturarak işemek, ayakta işemekten daha mı sağlıklı bir erkek için? Bildiğim kadarıyla kanıtlanmış bir durum söz konusu değil. Sadece 50 yaş üstü insanların oturarak yapması öneriliyor; ki idrar hızı ve yapılan miktar oturur vaziyette daha fazla oluyormuş ve bu sayede mesanede daha az idrar kalıyormuş falan filan... Velhasıl, bendeki alışkanlık kolay kolay değişmez ve evde oturarak, ortamlarda ise ayakta işemeye devam ederim. Ortamlarda pisuvara yaparken, eğer varsa karşımdaki reklamı okurum. Meselâ, ‘’BP Ultimate Diesel ile tek depoda 59 km’ye kadar daha fazla yol katedildiğini’’ işerken öğrendim ben. Alafrangaya yaparken de ayakta işeyerek, şu an detayına giremeyeceğim fakat benden önce tuvaleti kullanan kişinin yarattığı yaşanmışlık ortamına dolaylı bir temizlik desteği verebilirim. Verilir yani… Sonuç itibarıyla, her işeme yönteminin bir katma değeri var desek yanlış söylemiş olmayacağız. Yanlış bilgilerle birileri bizi seviyor mu sanki?

Söylemiş olmadan geçmeyelim ve dağarcığımıza bir kelime daha katalım. Fransızca kökenli “armatür” sözcüğü. İlk bakışta denizcilikle alakalı bir terim gibi görünüyor. Aslında çok da uzak değil; suyla ilgili. Birkaç farklı mânâya da gelmiyor değil ancak TDK’ye göre ilk anlamı, banyo ve mutfaklarda sıcak ve soğuk su akıtma özelliği bulunan musluk. Böyle söyleyince kelimeyi bildiğinizi hatırladınız ve içinizden “heeea” dediniz. En azından bende öyle oldu. Daha da unutmayız. Boş verin; iyi oldu…

Oğlum sorduğunda anımsadım. Geçen gün lunaparkta çarpışan arabaya binerken “baba kaç biletimiz kaldı?” diye sorunca, annemin beni 20’ye yakın tur üst üste çarpışan otoya binmeme müsaade ettiği gün geldi aklıma. Burnum hafif kanamıştı, bir de dudağımın kenarı patlamıştı ama devamdı… Sorusunu yanıtladım fakat iki tur sonra indi.

İniyor bazı şeyler ama köpük gidiyor sanki. Bir genelleme yaparsak; Türkiye’de ev, araba almak, Avrupa’nın birçok ülkesinde ev, araba almaktan daha maliyetli durumda. Bir Kelime Bir İşlem’den Kim Milyoner Olmak İster safhasına geldik mi? Niye? Böyle bir ihtiyaç mı hâsıl oldu? Birileri bizi seviyor sanki?



Buyurun taptaze bir örnek vereyim. Geçtiğimiz günlerde TÜİK açıkladı! Yurtdışına seyahatte rekorların yılı imiş. 2023 yılında yurtdışına çıkan ziyaretçi sayımız 11.067.359! 2022’ye göre %52,3 artmış! Son 20 yıla baktığımızda en yüksek rakam 9.650.512 ile 2019 yılı. En fazla Irak, Bulgaristan, Gürcistan ve Yunanistan’ı ziyaret etmişiz. Bir önceki yıla göre artış oranı en yüksek yer Kanada. 2022’de 815 kişi gitmişken, 2023’te tam 14.804 kişi ayak basmış. ABD’ye giden vatandaşların oranı da %76 artmış. Nitekim çok ciddi artışlardan bahsediyoruz.

Peki nasıl gittik ablacım? Hani alım gücümüz düşmüştü? Gelin olası birkaç rahmeti yazalım…

1-) Avrupa vize vermedi, Yunanistan’dan vize aldık, gir çık yaptık?

2-) Düşen alım gücümüzü toparlamak adına Bulgaristan ve Gürcistan’daki kumarhanelere akın ettik?

3-) Almanya’nın nitelikli iş gücü göç yasası meclisten geçince vatandaşlarımız “hazır Yunanistan’a gir çık yaptık, şu Almanya nasıl bir yer bakalım” dediler?

4-) Ortalamanın üstünde gelire sahip ve mukayese becerisi olan vatandaşlar döviz bazında yurtdışında tatil yapmanın daha makul olduğunun ayırdına vardılar?

5-) ‘’Battı balık yan gider” diyerek Bostancı lunaparkı yerine Disneyland’i tercih ettik?

Soruya geçerli ve net yanıtlar bulamadık. Birileri bizi seviyor; burası net.