Serinin birinci bölümünde, özel öğrenme güçlüğü konusuna giriş yapmıştık. Bu kısımda; özel öğrenme güçlüğünün okul öncesi ve okul dönemindeki belirtilerinin neler olduğu ve erken tanının önemi hakkında bilgi vereceğim. Başlangıçta şu uyarıyı da yapmak istiyorum. Yazıyı okurken; “Acaba benim çocuğumda özel öğrenme güçlüğü mü var?” diye düşünmeyin. Kendi çocuğunuz ya da bir başkasının çocuğuna tanı koymaya çalışmayın. Eğer bir şüpheniz varsa okul psikolojik danışmanına danışın. Okul psikolojik danışmanı bu konuda gerekli yönlendirmeleri yapacaktır. Ona güvenin.

Okul öncesi dönem
Bu dönemde çocukların dil gelişiminde gecikmeler olur. Mesela bir takım konuşma bozuklukları görülür. Örneğin; konuşmayı öğrenmede güçlük yaşanır. Kelimeleri doğru telaffuz etmekte zorlanır. Bunlara ek olarak kelime dağarcığı yavaş gelişme gösterir. Hikâye anlatmaya da ilgi duymazlar. Algılama ve kavram bilgisi zayıftır. Yetersiz motor gelişim vardır. Örneğin; öz-bakım becerilerini öğrenmekte güçlük çekerler. Düğme iliklemeyi öğrenemezler. Çizim veya bir şeye bakarak çizmeye ilişkin isteksizlik vardır. Sayıları, alfabeyi, haftanın günlerini öğrenmede zorlanırlar. Genellikle bir işi sürdürmekte başarısız olurlar.

Okul dönemi
Okul başarısı yaşıtlarına ve zekâsına oranla düşüktür. Başarı durumu değişkendir. Bazı derslerde başarısı normal veya normalüstü iken, bazı derslerde düşüktür. Okuma hızı yaşıtlarından geridir. Harf-ses uyumu gelişmemiştir. Bazı harflerin seslerini öğrenemez. Harfin şekli ile sesini birleştiremez. Kelimeleri hecelerken ya da harflerine ayırırken güçlük çeker. Özellikle sınıf düzeyinde bir parçayı okuduğunda anlamakta zorlanır, başkasının okuduklarını daha iyi anlar.

Yazma becerisi
Yaşıtlarına oranla el yazısı okunaksızdır. Sınıf düzeyine göre yazı yazması yavaştır. Tahtadaki yazıyı defterine geçirirken ya da dikte yaparken zorlanır. Yazarken bazı harf ve sayıları, kelimeleri ters yazar, karıştırır. Örneğin; b-d, m-n, ı-i, 2-5, d-t, ğ-g, g-y, ve-ev gibi... Yazarken bazı harfleri, heceleri atlar ya da harf/hece ekler. Sınıf düzeyine göre yazılı imla ve noktalama hataları yapar. Örneğin; küçük-büyük harf, noktalama, hece bölme hataları... Yazarken kelimeler arasında hiç boşluk bırakmaz ya da bir kelimeyi iki-üç parçaya bölerek yazar.

Matematik becerileri
Matematikte zorlanır. Dört işlemi yaparken yavaştır, parmak sayar, yanlış yapar. Problemi çözüme götürecek işleme karar veremez. Yaşına uygun seviyedeki matematik problemlerini yaparken otomatik olarak tepki vermekte zorlanır. Sayı kavramını anlamakta güçlük çeker. Örneğin; beş mi bir mi büyüktür; düşünmeden karar vermekte zorlanır. Bazı matematik sembollerini öğrenmekte zorlanır, karıştırır. Sınıf düzeyine göre çarpım tablosunu öğrenmekte geridir. Sayı ve harfleri sıralamakta güçlük çeker. Örneğin; 3865 dersiniz o size 8356 diyebilir.

Çalışma alışkanlığı
Ev ödevlerini almaz, alırsa da eksik alır. Ev ödevlerini yaparken yavaş ve verimsizdir. Ders çalışırken sık sık ara verir, çabuk sıkılır, ders çalışmayı sevmez. Ödevlerini yaparken mutlaka birilerinin yardımına gereksinim duyar, kendi başına çalışma alışkanlığı gelişmemiştir. Odası, çantası, eşyaları ve giysileri dağınıktır. Defter ve kitaplarını kötü kullanır ve yırtar. Defter, kalem gibi çeşitli araçlarını kaybeder. Zamanını ayarlamakta güçlük çeker. Bir işi yaparken, ne kadar zamana gereksinimi olduğunu ya da ne kadar zaman harcadığını tahmin edemez.
Sağ-sol karıştırır. Yönünü bulmakta zorlanır. Örneğin; doğu-batı, kuzey-güney kavramlarını karıştırır. Alt-üst, ön-arka, dün-bugün, önce-sonra kavramlarını karıştırır. Hangi aydayız denilince salı, hangi mevsimdeyiz denilince şubat diyebilir. Saati öğrenmekte zorlanır. Belirli bir sıra içinde yapılması gereken işlerin sırasını karıştırabilir.

Erken tanının önemi
5-7 yaş okuma öğrenme yeteneğinin geliştiği dilimdir. Bu nedenle riskli çocukların özellikle okul öncesi dönemde dikkatle izlenmelidir. Başka bir kilit nokta, öğrenme bozukluğu ilkokula başlayınca ortaya çıkar. Ancak, okul öncesi dönemde erken belirti gösteren çocukların öğrenme bozukluğu açısından değerlendirilmesi, erken tanı için önem taşır. Ayrıca öğrenme bozukluğu olan vakalarda ülkemizde yapılan bir araştırmada yalnızca % 6.6 oranında doğru tanı konulduğu belirlenmiştir. Bu bulgular konunun çok iyi bilinmediğini ve ailelerin konunun uzmanını bulmakta güçlük çektiklerini düşündürmektedir. Sonuç olarak erken tanı konulduğu ve yardım aldığı oranda çocuklar yaşıtlarına yetişebilmekte, gerçek potansiyellerini gösterebilmektedir.
Serinin son bölümünde özel öğrenme güçlüğüne ilişkin ailelere ve öğretmenlere birtakım önerilerim olacak.