Öznur Biçer

Değişik bir kitap kurdunun günlüğü.

Türkiye’nin değerli antik kentlerinden bir tanesi olan Efes, İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunmaktadır. 1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne, 2015 yılında da UNESCO Dünya Mirası listesine dahil olan, Müzekart’ın geçerli olduğu, mutlaka gitmeniz gereken, her yeri tarih kokan Efes’e kısaca bir göz atalım. Kısaca diyorum çünkü her şeyini anlatmaya kalksam ortaya kapkalın bir kitap çıkar bu yüzden elimden geldiğince genel hatlarıyla anlatmaya çalışacağım.

Efes Tarihi

Kuruluşu kesin olarak bilinmese de tarihçiler Efes’in M.Ö iki binlerde kurulduğunu düşünmektedir. Günümüze kadar en iyi şekilde korunmuş bir Roma kentidir. Kuruluş hikayesi İstanbul’un kuruluş efsanesine benzerlik göstermektedir.

Antik Yunanistan’da önemli kararlar verilmeden önce Baş Kahin’e gidilmesi gerekirdi. Atina Kralı olan Kodros’un oğlu Androklos da babasının ölümünden sonra Atina’yı terk etmek istemiş ancak hem nereye gideceğini bilmemesi hem de böylesi önemli bir şeyi kahine danışması gerektiğinden Apollon Tapınağı’ndaki baş kahine gitmiştir. Kahin ona “Balık bir işaret verecek, Domuz ise yol gösterecek” diyerek doğuya gitmesini söyler. Androklos adamlarını toplar, gemisine biner ve Ege Denizi’ni aşar. Körfeze demir atar ve karaya çıkarlar. Keşif yaptıktan bir süre sonra acıkırlar ve balık tutmaya karar verirler. Tuttukları balığı ateşte pişirdikleri sırada bir domuz çıkar, balığı kaptığı gibi kaçar. Bunu gören Androklos domuzun peşine düşer, bir tepeye kaçan domuzu yere serer. İşaret verilmiş ve kahinin dediği gerçekleşmiştir.

Bir diğer inanış ise Amazon kadınlarının Truva savaşı sonrası kraliçeleri Ephos liderliğinde buraya gelip şehri kurmuş olmalarıdır.

Verimli topraklara ve dünyanın doğusu ile batısını birleştiren bir limana sahip olması sebebiyle kurulduğu günden itibaren önemini korumuştur. Altın çağını ise Roma İmparatorluğu döneminde (M.Ö 2-1.yy) yaşamıştır.

Kimmerler, Lidyalılar, Persler, Romalılar ve daha birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış Efes. Önce M.Ö 650’lerde Kimmerler daha sonra M.S 560’da dünyanın yedi harikasından bir tanesi olan Artemis Tapınağı’nı yaptıran Lidya Kralı Kroisos (servetinin büyük kısmını bu tapınağa harcamıştır ve karun kadar zengin lafı bu kraldan gelmektedir) şehirde hakimiyet kurmuş ancak ileri tarihlerde şehri Perslere vermek durumunda kalmıştır.

Antik Makedonya Kralı Büyük İskender Persleri yenmiş ve şehri harap bir şekilde teslim almıştır. Tapınağa isminin verilmesi karşılığında restore edeceğini söylemiş ancak Efes halkı isminin değiştirilemeyeceğini söyleyerek reddetmişlerdir. İskender’in ölümüyle Lysimachus başa geçmiş, şehri şuanda gördüğümüz şekilde düzenlemiş, şehri ızgara planı ile inşa ettirmiş ve bu plan sayesinde kentteki tüm caddeler ile sokakların birbirini dik şekilde kesmesi sağlanmış.

Ne yazık ki Küçük Menderes’in taşıdığı alüvyonlar sebebiyle liman kapanmaya ve şehir merkezi limandan uzaklaşmaya başlamış. Lysimachus bunu fark ederek önlem almaya çalışmış ancak başarılı olamamıştır.

Daha sonra sırasıyla Seleucid İmparatorluğu, Bergama Krallığı ve Roma İmparatorluğu hüküm sürmüştür. Roma İmparatoru Augustus Efes’i Asya eyaletinin başkenti ilan etmiş ve şehir için bolluk dönemi başlamıştır. Roma İmparatorluğu ikiye bölündükten sonra Bizans (Doğu Roma) şehri haline gelmiştir. 1330 yılından itibaren de Türklere ev sahipliği yapmaktadır.

Efes Antik Kenti Yapıları

Efes’e gittiğinizde karşınıza çok iyi bir şekilde korunmuş bir sürü yapı çıkacaktır. Liman Caddesi, Celcius Kütüphanesi, Efes Antik Tiyatrosu, Artemis Tapınağı ve daha birçok yapı turistlerin ilgisini çekmektedir. Burada küçük bir uyarı yapmak istiyorum: eğer yazın gidecekseniz güneş çarpması ihtimaline karşı yanınızda mutlaka şapka, şemsiye ve su bulundurun.

Liman (Arkadiane) Caddesi

Efes’in en uzun caddesi olma özelliğine sahip bu cadde iki tarafındaki muhteşem sütunlarla harika bir yürüyüş deneyimi sunuyor. Bu cadde Roma döneminde önemli törenlerin yapıldığı ve kralların karşılandığı önemli bir caddedir.

Artemis Tapınağı

Yunan mitolojisindeki Artemis’e adanan bu tapınak 120 yılda inşa edilmiştir, 18 metre yüksekliğinde 100 adet sütundan oluşan bu tapınak Chersiphron isimli Yunan mimar tarafından yapılmıştır.

Dünyanın yedi harikasından biri olan bu tapınak ne yazık ki günümüze ulaşamamış sadece bir tane sütunu kalmıştır çünkü tarihteki en büyük kundaklama vakasına kurban gitmiştir. M.Ö 356 yılında Efesli bir vatandaş adını tarihe yazdırmak istemiş, Herostratus adındaki bu vatandaş tapınağı ateşe vermiş ve onarılamaz bir tahribata sebep olmuştur. Ne yazık ki amacına ulaşarak adını tarihe yazdırmıştır.

Celcius Kütüphanesi

Efes’in en ünlü ve görkemli yapısı olan bu kütüphane Tiberius Julius Celsus Polemaeanus adına oğlu Gaius Julius Aquila tarafından yaptırılmıştır. Kütüphanede 12.000’den fazla kitap olduğu düşünülmektedir.

Önce Gotların yağmalamalarında zarar görmüş daha sonra M.S 270’lerde depremde yıkılmış daha sonra ön cephesi bir çeşmenin arka duvarı olarak kullanılmıştır.

Yamaç Evler

Yedi evden oluşan bu alan Bülbül Dağı eteklerine inşa edilmiştir. Helenistik dönemde mezarlık olarak daha sonra Roma döneminde yerleşim alanı olarak kullanılmıştır. En önemli özelliği yerlerde çok güzel mozaiklerin bulunuyor olması. Evler peristil ev mimarisi (antik mimarlıkta sütunlu koridorlar ile çevrelenmiş dikdörtgen biçimli üstü açık bir avlu) geleneğine uygun yapılmıştır.

Efes Antik Tiyatrosu

Yapıldığı dönemde en büyük tiyatro olma özelliğini taşıyan Efes Antik Tiyatrosu 25 bin seyirci kapasitelidir. Eğer gezmeye giderseniz en üste çıkıp oturun ve aşağıdaki arkadaşınıza kısık sesle bir şeyler söyleyin. Arkadaşınız hiçbir zorluk çekmeden sizi duyacaktır. Akustiği müthiş olan bu tiyatroda, tiyatro ve gösterilerin yanı sıra gladyatör dövüşleri de yapıldığı bilinmektedir.

Hadrian Tapınağı

Roma İmparatoru Hadrian adına yapılan bu tapınağın amacı Efes’i ziyarete gelen Hadrian’ı onurlandırmaktı. M.S. 300 civarında buraya İmparatorlar Diokletianus, Constantius, Maksimianus ve I. Theodosius’un heykelleri dikilmiş, bunların yazıtlı kaideleri günümüze ulaşmıştır.

Efes hakkında anlatılacak daha bir sürü şey var, ancak burada tabii ki hepsinden bahsedemiyoruz, sizlere tavsiyem Efes’e geldiğinizde rehberli bir tura katılıp gezmek. Öğreneceğiniz şeyler karşısında şaşkına döneceğinizi garanti ederim. Büyüleyici yapıları ve tarihi ile Efes kesinlikle görülmesi gereken bir antik kenttir.