Ayşen Gürler

We <3 Kargala

Coco Chanel, XX. yüzyıl moda dünyasının yaratıcısı olan seçkin bir Fransız tasarımcıdır. Gerçek adı Gabrielle Chanel'dir. Time dergisinin yayımladığı ve 20. yüzyılın en önemli 100 kişisini belirlediği listede bulunan tek modacıdır. Aynı zamanda Türk Ordusu'nun askeri üniformalarını tasarlayan kişidir. 1930'lu yıllarda Atatürk, TSK'nın üniformalarını Coco Chanel’e tasarlattı. Türk Ordusu 1980’lere kadar onun imzasını taşıyan üniformalar giydi. 

Gabrielle, 19 Ağustos 1883 senesinde Fransa'nın Saumur kentinde dünyaya geldi. Annesi bir çamaşırcı, babası ise pazarda tuhafiye ürünleri satan bir sokak satıcısıydı. Efsanevi Matmazel Chanel, hayatı boyunca sefil çocukluğundan utanç duydu. Bronşit nedeniyle annesini kaybettiğinde 12 yaşındaydı. Babası onu kardeşleriyle birlikte bir bakım evine terk etti. Daha sonra Gabrielle altı yıl boyunca dikiş üzerine eğitim aldı. On sekiz yaşına geldiğinde bir terzi olarak çalışmaya başladı. Bununla birlikte subayların uğrak yeri olan “La Rotonde” kabaresinde şarkı söylüyordu. İşte burada çalışırken “Coco” lakabını aldı. Bu lakap, ünlü "Qui Qu'a Vu Coco" şarkısından esinlenilip türetilmiştir.

COCO CHANEL

Her şey bir şapkayla başladı

Yirmili yaşlarının başında Coco Chanel, genç ve zengin bir burjuva olan Etienne Balsan ile ilişki yaşamaya başladı. Coco, sevgilisinin şatosuna yerleşince yeni hayatının tüm avantajlarından yararlandı. 1908 senesinde, İngiliz polo oyuncusu Arthur'la tanıştı. Arthur Capel, Coco'ya bir şapka dükkanı açmasını tavsiye etti ve ona maddi destek sözü verdi. Coco, genellikle kız arkadaşlarıyla eğlendiği Paris'teki bekar dairesine yerleşti. Burası Coco'nun şapkalarını yapmaya ve satmaya başladığı yerdi. İşler çok iyi gitti ve 1910'da Coco lisanslı bir modacı -şapkacı- oldu. Aynı yılın sonunda, Etienne Balsan'dan ayrılıp, Kaptan “Boy” Capel ile yaşamaya başladı. Hemen peşinden Paris'te Chanel Modes adında bir butik açtı. Kısa süre sonra dünya çapında tanınan bir modacı olmuştu bile.

1913 senesinde Coco Chanel, Deauville'deki butiğini açtı. Sadece erkek iç giyiminde kullanılan jarse kumaştan elbise dikmeye başladı ve ilk sermayesini bundan kazandı. Daha önce kadınlar için hayal bile edilemeyen eşofman ve pantolonu koleksiyonuna ekledi. İlk kadın skinny takım elbiseyi tasarladı. Dar etekleri ve denizci kıyafetlerini gardıroplara dahil etti. Birkaç yıl sonra, kemersiz ve süslemesiz bir redingot dikti. Bununla birlikte gömlek elbise, kadın pantolonları ve plaj pijamaları yarattı. Dünya modayı da, farklı bir giyim tarzı olabileceğini de onunla keşfetti.

Ancak Chanel Evi kadın pantolonlarını tanıtmasına rağmen, Coco bir kadının pantolonun içinde asla bir kadın gibi olamayacağına inandığı için onları çok nadiren giydi. 1919 senesinde sevgilisi Arthur "Boy" Capel bir trafik kazasında öldüğünde Coco Chanel büyük travma yaşadı. Chanel'in hayatında bu trajedi olmasaydı, siyah kumaşla deney yapmaya asla başlamazdı. Hatta Coco'nun, Fransa'daki tüm kadınlara sevgilisinin yasını tutturmak için siyah renkli kıyafetleri modaya soktuğunu söyleyenler bile oldu.

COCO CHANEL NO.5

Chanel N°5

1920'lerin yazında Coco Chanel, Biarritz'de büyük bir moda evi açtı. Daha sonra bir Rus göçmeni olan Büyük Dük Dmitri Pavlovich ile tanıştı ve aşk yaşamaya başladılar. Romantizm kısa ama verimliydi. Coco, egzotik sevgilisinden birçok yeni fikir öğrendi. Ayrıca bu ilişkiden sonra yeni koleksiyonunda Rus halk kostümü olan gömleklerin, orijinal işlemeli parçaları yer aldı. Fransa turundayken Dmitri Pavlovich Coco'yu Rus parfümcü Ernest Beaux ile tanıştırdı. Bir yıllık sıkı çalışma ve uzun süreli deneylerden sonra Ernest, Coco'nun önüne numuneleri yerleştirip onları numaralandırdı. Yirmi dört seçeneği olan Coco 5 numaralı örneği seçti. Beaux ona nedenini sorduğunda ise şöyle yanıtladı:Koleksiyonumu her zaman 5. ayın 5. gününde başlatırım. Bu sayının bana şans getirdiğine inanıyorum. Bu nedenle ona N°5 diyeceğim.” dedi.

Yeri doldurulamaz olmak için her zaman farklı olmak gerekir.

Coco Chanel

Chanel Evi'nin pazarlama politikası ünlüleri hedef aldı. Chanel N°5 parfümü kullanan müşteriler listesinde yüzyılın en güzel kadınları vardı. N°5, Jacqueline Kennedy'nin favori parfümüydü. Ancak farkında olmadan, Marilyn Monroe da parfümün tanıtımını yaptı. 1950'lerin başında, bir röportajda Marilyn, yatakta giydiği tek şeyin birkaç damla Chanel N°5 parfümü olduğunu söyledi. Birkaç gün sonra yaptığı açıklama, Chanel N°5 parfümünün satışlarını hızla artırdı. Tasarımcılar altın sıvıyı mütevazı, dikdörtgen kristal bir şişeye döktüler. Sonuç olarak, dünyada ''kadın gibi kokan kadınlar için parfüm'' vardı artık. Daha önce olduğu gibi belirli bir çiçeğin kokusunu tekrarlamayan seksen bileşenli ilk sentetik parfümdü. Chanel N°5 hala dünyanın en çok satan parfümü olma özelliğini taşıyor.

AUDREY HEPBURN

Küçük Siyah Elbise

Dünyanın cinsiyet eşitsizliği ile savaşmaya başladığı zamanlarda moda, kadın giyiminin seksiliğini ve sofistikeliğini kaybetmeye başladığı bir durumdan geçiyordu. Coco Chanel bu noktayı yakaladı ve modellerinde inanılmaz detaylar kullanarak devrim niteliğinde yenilikler yaptı. Üstelik bunu meydan okuyan kadınlık ile birleştirmeyi başardı. Özellikle ilk bakışta sanatsız, rustik ve kişisel olmayan ünlü “küçük siyah elbiseyi” icat etti. Üstelik bu belirleyici adım, 44 yıllık tasarımcıya dünya çapında ün kazandırdı ve zarafet, lüks ve zevkin sembolünü bulmasını sağladı.

Elbiselerin ilk modelleri diz boyu, düz kesim, bileklere kadar dar kollarla yapılmıştır. Hatta inanılmaz derecede doğru ayarlanmış bu kesim, onu diğer eteklerden ayırdı. Bu arada Coco Chanel, elbisenin alt kısmının dizden yukarı kaldırılmaması gerektiğini özellikle vurguladı. Çünkü tüm kadınlar vücudun bu bölümünün kusursuz güzelliğiyle övünemezdi. Daha pahalı olan kokteyl elbiseleri V şeklinde çentiklere sahipti ve gece elbiselerinin sırtlarında derin bir yaka vardı. Bu tür elbiselerle uzun inci dizilerini, renkli takıları, küçük ceketler ve minik şapkaları kombinledi. Küçük siyah elbise kısa sürede kült bir giysi haline geldi ve bir statü sembolü kazandı. Bir dizi şirket ve moda evi hala bu elbiseyi dünya çapında üretiyor. Hatta Audrey Hepburn’ün 1961 yapımı “Tiffany’de Kahvaltı” filmindeki siyah elbiseli, inci kolyeli hali de onun eseri.

Bir kız iki şey olmalıdır: klas ve muhteşem...

Coco Chanel

Coco Chanel 20'li yaşlarının başında takı tasarımıyla da uğraştı. Kristalleri ve doğal taşları tek bir üründe karıştırma fikri başkasına aitti. Ancak bu fikre ilk hayat veren o oldu. Coco, Paris bohem dünyası ile aktif olarak iletişim kurdu. Pek çok ünlü kişi, meraktan ünlü moda tasarımcısıyla iletişim kurmaya çalıştı. Hepsi Coco'nun zeki, esprili ve özgün düşünen kadın profiline hayran kaldı. Coco karşı konulmaz derecede flörtöz, son derece keskin, açık sözlü ve hatta alaycıydı. Amaçlı, kendine güvenen, halinden memnun ve başarılı bir kadın görünüşü çevresindeki herkesi etkiledi.

COCO CHANEL

Westminster Dükü ile Aşk İlişkisi

Daha sonra Hugh Richard Arthur Grosvenor, -2. Westminster Dükü-, Coco Chanel'in hayatına girdi. Dük, İngiliz toprak sahibi ve dünyanın en zengin adamlarından biriydi. Aşkları 14 yıl sürdü. Bu uzun aşk ilişkisi, Coco'yu farklı bir ortama, İngiliz aristokrasisinin dünyasına götürdü. Hugh Grosvenor'un malikanesine sıklıkla misafir ettiği kişilerin arasında Winston Churchill ve eşi de vardı. Sir Winston Churchill, Gabrielle “Coco” Chanel'e hayran kaldı ve onu şimdiye kadar gördüğü en zeki, hoş ve çok güçlü kadınlardan biri olarak tanımladı.

Coco, Dük'ün varisini doğurmuş olsaydı, onun karısı olacaktı. Ancak doktorları ziyaret etmeye başladığında 46 yaşındaydı ve artık anne olmak için çok geçti. Doğa hayaline karşı çıktı. Üstelik Westminster Dükü, sevdiği kadından daha az acı çekmedi. Ne yazık ki başka biriyle evlenmek zorunda kaldı. Bu yüzden Coco Chanel kendini işine verdi. Başarı, tüm çabalarında ona eşlik etti. Şöhretinin zirvesindeydi ve yaşına rağmen -50 yaşın üzerindeydi- erkekler onu çok çekici buluyordu.

1939'da Coco, muazzam başarılarına rağmen, II. Dünya Savaşı nedeniyle tüm mağazalarını ve Moda Evi'ni kapatıp, İsviçre'ye yerleşti. Savaştan sonra, tasarımcılar Fransa'ya geri dönmeye başladılar. İçlerinden genç bir moda tasarımcısı olan Christian Dior, Coco Chanel'in tasarımını küçümseyerek şu yorumu yaptı: "Siyah bir kazak ve on sıra inci ile modada devrim yarattı.'' Savaştan sonra Christian Dior, kadınları çiçek gibi giydirdi. Onlara boyları kısalmış, bel oyuntuları çıkarılmış kabarık etekler tasarladı. Coco Chanel ise bu hiper dişilliği alaycı bir şekilde karşılayıp, gereken cevabı verdi.

COCO CHANEL

Yeniden moda

Coco Chanel İsviçre'den Paris'e döndüğünde, Paris'teki en sevdiği otel Ritz'de küçük bir daire kiraladı. Yeniden moda endüstrisine dahil oldu. Ancak uzmanların ve basının yeni Coco Chanel koleksiyonuna ilk tepkisi ''yeni bir şey sunamadı'' şeklinde oldu. Oysa Coco yeni bir şey değil, sadece sonsuz, zamansız bir zarafet sunmak istiyordu. Paris'te başarısız kabul edilen koleksiyon, yurtdışında gösterildi. Amerikalılar onu alkışladı. Çünkü orada kadınlar için Chanel kıyafetleri giymek bir onurdu. Dolayısıyla Coco kısa sürede dünya moda endüstrisindeki en büyük moda evini yöneten bir iş insanına dönüştü. Bu yıllarda Pink Chanel takımını yarattı. 22 Kasım 1963'te Başkan John F. Kennedy suikaste uğradığında karısının üzerinde kruvaze, çilek pembesi ve lacivert yakalı Chanel yün takım elbise bulunuyordu. Bu yüzden 1960'larda Pembe Chanel takımı, bu suikastın sembolü ve modanın ikonik öğelerinden biri haline geldi. Üstelik takım elbise birçok kez son örgüye, son altın düğmeye ve dikişe kadar kopyalanmıştır.

Başkan John F. Kennedy suikaste uğramadan hemen önce...

Moda kaybolur, sadece stil aynı kalır.

Coco Chanel

Dünya onu en rafine zarafetin tek trend belirleyicisi olarak tanıdı. Chanel'in stil konsepti, moda endüstrisine sıkı sıkıya bağlı. Chanel'in tarzı, bir takım elbisenin işlevsel ve rahat olması gerektiği anlamına gelir. Bir Chanel takımının düğmeleri varsa, kesinlikle düğmeli olmaları gerekir. Chanel takım elbise genellikle alçak topuklu, çapraz askılı ayakkabılarla giyilir. Ayrıca Chanel tüm detayları düşünüp, bir iş kadınının sigara tabakasını koyabileceği, cepleri olan diz altı etek bile tasarlamıştır. Bu arada omuza çanta takma fikri de Mademoiselle Coco'ya aittir. Aristokrat İngiliz erkeklerinin giydiği, tüvit kumaştan kendi adını taşıyan ve eskimeyen ceket de onun eseridir.

Son söz

Coco Chanel, ölünceye kadar inanılmaz bir performans sergiledi. Uykusunda bile aklına yeni moda fikirleri geliyordu. Bu fantastik markanın başarısının sırrı köklerinde yatmaktadır. Chanel Evi, en başından beri sadece kadın kıyafetlerini değil, yaşama sanatını da sattı. Böylelikle hayatını üreterek geçiren Coco Chanel bir çalışma süresi boyunca ölemezdi. Bunun olmasına izin veremezdi. Bu yüzden 10 Ocak 1971'de, lüks bir şekilde dekore edilmiş Chanel Evi'nin penceresine bakan Ritz'in otel odasında sessizce öldü. Coco Chanel öldüğünde gardırobunda sadece üç elbise bulundu.