Züleyha Kork Salantur

We <3 Kargala

Bayburt’un daha önce hiç duymadığımız, hiç bilmediğimiz bir yerinde; dağın tam tepesinde, sıra dışı bir müzedir Baksı müzesi. Evet, yanlış okumadınız. Bayburt’ta, çağdaş sanatlar müzesi... Hatta bir yaşam alanı. Muhteşem konumuyla, çağdaş ve geleneksel sanatları aynı çatı altında sentezlemesiyle büyüleyici, etkileyici ve tebrik edilesi bir oluşum.

Baksı Müzesi nerede?

Bayburt’a 45 km uzaklıkta, Çoruh Vadisi’ndeki bir tepenin başında. Seksen haneli, 480 nüfuslu, eski adıyla Baksı, yeni adıyla da Bayraktar Köyü'nde.  

Peki neden burada?

Çünkü Bayburtlu sanatçı ve akademisyen Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, doğduğu topraklara yaşam birikimini taşımak istemiş. İyi ki de istemiş. Doğduğu topraklarda mimari geleneğin tamamen yok olmuş olması bu çabayı tetikliyor ve müzenin ismi de aslında buradan geliyor. Yani, “şifacı, yardımcı, koruyucu” Baksı...

Baksı Müzesi kendi tanımlarıyla: “Gurbetin, kaybolan geleneklerin, unutulan değerlerin neden olduğu sorunlara ve sonuçlara bir çözüm arayışıdır.” Tabii bu doğrultuda misyonu da, “Gelenek, gelecek ve süreklilik bağlantılarını kuran, bu bağları istihdam-beklenti ve moral unsurları ile güçlendiren bir anlayışa sahiptir.”

Baksı Müzesi gezisini planladığımda, amacım sadece bir gezinti olsundu. Çünkü bu kadar yakınımda böyle bir müze var ve görmemek olmazdı. "Müzeyi gezip güzel bir ağaç altında da pikniğimizi yapıp döneriz" üzerineydi planım. Etkilenmek planlarım arasında yoktu çünkü ben pek müze insanı değilim. Özellikle de çağdaş sanat pek etkilendiğim bir alan değil açıkçası.

Bayburt’tan müzeye giden yola saptığımızda, mevsimin de sonbahara dönmüş olması nedeniyle, kıraç yollar eşliğinde kıvrıla kıvrıla ilerledik. Buraya kadar her şey sıradandı ama Bayraktar Köyü'nü geçip tepeye doğru çıktıkça vadi ayaklarımızın altına serilmeye başladı. Üstelik bizi muhteşem bir ihtişamla Baksı Müzesi karşıladı. Dış mimarisinin orijinalliğiyle büyülenmişken, daha bahçeden içeri adım atar atmaz sanat eserleri bizi karşılamaya başladı.

Yaklaşık 40 dönümlük bir arazide, geleneksel ve çağdaş sanatların sentezlendiği, harika bir manzaraya sahip, büyüleyici bir müze burası. Daha önce gezdiğim modern müzelerin aksine, gerçek anlamda çağdaş ve gelenekseli birleştirmiş olması bende daha da hayranlık uyandırdı. Hikayesiyle, çabasıyla, kuruluş aşamasındaki mücadelesiyle sayın Hüsamettin hocayı tebrik etmemek ve hayranlık duymamak elde değil. Bu muazzam çabasının karşılığı olarak Baksı Müzesi, 2014 yılında Avrupa Konseyi Müze Ödülü'nü de almış.

Üstelik burası sadece bir müzeden ibaret değil. Bayburt için burası bir yaşam alanı. Etkinliklerin, atölyelerin, konserlerin, yarışmaların düzenlendiği; sempozyumlara, konferanslara ve sosyal projelere de ev sahipliği yapan harika bir oluşum. Üstelik çevre köylerin önemli gün ve kutlamalarda bir araya geldiği sosyal bir buluşma alanı da.  Burs verdiği öğrenciler bile var!

Baksı’ya gitmişken bu muhteşem vadide konaklamak, dinlenmek, huzurun tadına varmak isterseniz Konak Evi de mevcut. Sanat, doğa, huzur iç içe! İnsan daha ne ister ki?

Sergi salonları ve müzenin bölümleri

Ana Sergi Salonu

Güncel tasarımların sergilendiği bölüm.

Depo Müze

Müzenin kendi bünyesinde olan ve sahip oluğu koleksiyonların sergilendiği kısım.

Kütüphane ve Konferans Salonu

Ağırlıkla sanat yayınlarının olduğu ve özellikle çocukların kullanımını özendirmeyi amaçlayan bölüm.

2018 yılında müzenin amfi tiyatrosunda Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu konser vermiş. Düşünsenize öyle bir ortamda, bu üç büyük sanatçıyı dinliyorsunuz. Keşke haberim olsaydı.

O zaman bir sonraki konserde Baksı Müzesi'nde sözleşelim mi?

Müzeyle ilgili daha fazla detay öğrenmek isterseniz, resmi siteleri için buraya tıklayabilirsiniz.