Piyasaya çıktığı ilk günlerde istediği başarıyı elde edemeyen Cyberpunk 2077, mücadele ettiği bir sürü sorundan sonra stabil bir konuma ulaştı. CD Projekt Red oyuna tekrardan geri dönüşün olması ve hedeflenen yerlere gelmek için çok emek harcadı. Ama tahminler doğruysa Netflix’in yayınlamış olduğu dizi Cyberpunk: Edgerunners animesi, Cyberpunk 2077 yükselişi için resmen güç kattı.
Hikaye örgüsü
Cyberpunk oyunuyla aynı evrende geçiyor dizi. Yani oyunların hakim olduğu havayı içinize soluyorsunuz. Ancak tamamen aynı değil. Farklı olmasının da iyi yanları var. Oyunda başlangıçta size sunduğu seçimlerde 3 ana hikaye bulunuyor normalde. Sizden göçebe, şirket çalışanı ya da sokak çocuğu olmanızı istiyor. Yaptığınız seçimlere göre ana hikaye değişmese de yan diyaloglar kısmen değişiyordu. Böylece aynı oyunu farklı zamanlarda oynamışsınız gibi bir his bırakmayı amaçlıyordu. Ancak dizide seçim bizim için çoktan yapılmış. Akıllı bir sokak çocuğu olarak başlıyoruz diziye. Şirketin büyük okulunda okuyan, zeki ama ele avuca sığmayan David'in hayatı bir günde değişiyor.
David şirketin özel insanlar için açtığı okulda sokak kültüründen gelen bir öğrenci. Annesinin onu zorlaması sonucu okula gidiyor. Ancak okulda dışlanan ve kendi halinde kalmaya zorlanan bir öğrenci. Çevresi onu, o da çevresini asla sahiplenemiyor. Buraya kadar hikayemiz tamamen klasik ilerliyor. Ancak maalesef dünya o kadar klasik halde değil. Bir gün hayatı tepetaklak oluyor. Annesi gözlerinin önünde sadece paraları o paketi almaya yetmediği için ölüme terkediliyor. Faturalar, defin işlemleri, kira... Bütün yük David'in omuzlarına düşüyor ve bir çözüm yolu bulmaya çalışıyor.

Sandevistan
David'in bütün hayatı Sandevistan'ı evde bulmasıyla başlıyor. Bu cihaz siber cihazların gelişmiş olduğu bu dünyada zamanı yavaşlatmaya ya da daha doğrusu kendi zamanını hızlandırmaya yarıyor. Düşmanların, kullananın hareket ettiğini göremeden çoktan kafalarında bir kurşun yerleşmiş oluyor. Ancak bu gücün büyük bir antidozu da var. Bu özel yapım askeri silahları kullanan insanlar bir süre sonra siberpsikoz denen özel bir ruh haline bürünüyorlar. Bu durumda kimin ve neyin karşısına çıktığını anlayamıyorlar. Bu cihazı son kullanan özel bir asker olmasına rağmen o bile bu sondan kurtulamamışken David bu cihazı kullanmaya başlıyor.

Edgerunners!
Okuldan atılmasının ardından, David'i kanatları altına alan bir netrunner olan Lucy ile karşılaşır. Birlikte görevler yapmaya başladıklarında, Lucy'nin çetesi David'i fark eder. Edgerunners ekibinin bir parçası olarak kabul edilmeden önce ekip lideri Sandevistan'ın hakkında onu öldüresiye döver. David'e onlara kendini kanıtlaması için bir şans vermeleriyle her şey başlar. Bu hikaye David ekibin başına geçene kadar devam eder ve sonu da ekiple olur...

The Night City
Başından beri hikaye sizi içine çekiyor. Her seviyede bir korku ve rahatsızlık duygusu uyandırıyor. Night City'nin tehlikeli havasını neredeyse tüm duyularınızda deneyimleyeceksiniz. Night City'nin inanılmaz derecede tasarlanmış ve canlı renklerinden, vücudunuzdan ürperti çeken heyecan verici bir yapıya sahip. Diziyi izlerken "ben eğer bu hikayenin içinde olsaydım neler olurdu, nelerden korkardım?" gibi düşüncelere bile sokabiliyor.
Genel olarak, sizi Night City'de bir Edgerunner olmanın birçok tehlikesi arasında bir gezintiye çıkaran harika bir hikaye. Gerçekten mutluluk, üzüntü, hayal kırıklığı ve şok duygularını en derinden hissedebiliyorsunuz. İmplantların ve geliştirmelerin, uyuşturucu ve bağımlılığın üzücü gerçekliğine paralel olarak mükemmel bir şekilde eşlik ediyoruz.
Cyberpunk oyunu oynayıp dizi Cyberpunk izledikten sonra animeyi oyunun kendisinden daha keyifli buldum. Edgerunners'ı 2077'den daha iyi yapan şey, ana karakterin motivasyonlarını gerçekten anlayabilmenizdir.
Gösteri sizi Night City dünyasına oyunun yapabileceğinden daha iyi çekmeyi başarıyor. Cyberpunk: Edgerunners'a nüfuz eden bir mesaj varsa, o da öndeyken bırakmanız gerektiğidir. Şansını zorlamaya devam edenler kaçınılmaz olarak ölürler. Umut edebilecekleri en iyi şey, bir zafer parıltısı içinde dışarı çıkmaktır. David, dizinin yarısında bunu ilk elden görüyor ve yine de kendisi için bir isim yapmak için şehirde kalıyor. Ne David'i ne de Lucy'yi şehri terk etmekten alıkoyan hiçbir şey yok -bir Göçebe grubuna katılmak veya başka bir şehirde yollarını bulmaya çalışabilirlar yani. Yine de David, pek çok genç gibi kendisinin özel olduğuna inanıyor- diğerleri gibi siberpsikoza (ya da ani bir şiddetli ölüme) boyun eğmeyecek. Sonunda istese de geri dönemeyeceği bir noktaya gelir...

Meyvelerin yüz karası Kiwi!
Sadece bu başlığı atmak istedim. Cyberpunk izleyenleriniz anlayacaktır. Bu konu hakkında ne konuşmak istiyorum ne konuşmamak. En iyisi daha fazla spoiler vermeden burayı es geçmek.
Kötü sonlu senaryolar her zaman akılda kalır!
Öncelikle dizinin size büyük bir sanatsallık vaad etmediğini söylemeliyim. Çünkü senaryosu klasik bir aksiyon senaryosundan farklı değil. Yani sizi eğlendirip karakterlerle bağ kurdurmaktan ilerisine geçmiyor. Ancak size bu deneyimde eşlik eden şarkıların çok iyi olduğundan kesinlikle bahsetmem gerekiyor. Görsel efektler konusu ise kısmen kararsız kaldığım bir alan. Yani çekimleri ve açıları çok iyiydi. Ancak bazı sahnelerdeki çizimlerde kolaya kaçılmış gibi hissettim. Dizinin sonu hakkında büyük bir spoiler vermek istemiyorum ama beni şahsen çok üzdü. Böyle dizinin devamının geleceğine emin bir şekilde izlerken bir anda bitmesi çok trajikti. Açılış ve bitiş temaları oldukça iyi olsa da, David ve Lucy için aşk teması olarak hizmet ettiği için dizide çalan Rosa Walton'ın “I Really Want To Stay At Your House” yıllarca çalma listemde olacağından hiç şüphem yok.