Efsun Bilge Bilginer

We <3 Kargala

Cici, Berkun Oya’nın Masum ve Bir Başkadır’dan sonra dijitale sunduğu üçüncü işi. Ayrıca yönetmenliği dışında senaristliğini ve yapımcılığını üstlendiği ilk yapım. Şimdi çocukluk travmalarımızı ve yarım kalmış işlerimizi cebimize koyup başlayalım filmi konuşmaya.

Filmin neden bu kadar etkileyici olduğunu anlamak için önce bilmeniz gereken bir psikolojik terim var: “tamamlanmamış işler”... Diğer  adıyla Zeigarnik etkisi... Zamanında yaşanmamış öfke, üzüntü, pişmanlık, itiraf, kırgınlık, suçluluk gibi duygular; tutulmamış yaslar -kısacası hayatımızda “eksik kalan her şey”- tamamlanmamış işler olarak karşımıza çıkar. Geride kalmış gibi görünse de içimizde bir yerde çıkmak ve tamamlanmak için dolanıp durur. Çünkü zihnimiz tamamlanmayan duygu ve düşüncelerin tamamlanmasını ister.

Basit bir anlatımla girdiğiniz sınavları düşünün;  sınavdan sonra boş bıraktığınız soruları kolayca hatırlarken "tamamladığınız” soruları unutursunuz. Freud bu konuda şöyle söyler:

“İfade edilmemiş duygular asla ölmez sadece diri diri gömülür ve sonradan korkunç bir şekilde tezahür edilir."

Filmin konusu

Şimdi Cici filmimize dönelim. Film 2,5 saat boyunca “evde” geçiyor. Tek kanallı TRT dönemlerinde;  İç Anadolu’nun bir köyünde yaşayan 5 kişilik bir ailenin hayatını izliyoruz. Babanın ani sayılacak vefatı sonrası ailenin kalan üyeleri bu evlerini terk edip Ankara’ya yerleşiyor. Film boyunca karakterlerin 30 yıl önceki ve sonraki hallerini dönüşümlü olarak izliyoruz.

Cici bir kadro

Cici'de Bekir (Yılmaz Erdoğan) evin tek hakimi, karısını dövmemeyi yücelik sayan zihniyette bir baba. Film boyunca ne yakın hissedebildim kendime; ne de uzak. Havva (anne) mutsuz bir ev kadını; arkasında koca bir hikaye saklı. Havva’nın gençliğini Funda Eryiğit, yaşlı halini Nur Sürer oynamış. Ama ne oynamak!.. İzlerken -sanki Havva’nın yaşlanmasını beklemişler de- 30 yıl sonra filmi çekmeye devam etmişler gibi hissettim.

Evin kızı Saliha (Ayça Bingöl) fedakar, idareci bir kız evlat, izlerken hiç yadırgamayacağımız bizden biri adeta; ev işlerine yardım eden babasının yamağı Cemil’e aşık. Evin ortanca oğlu Kadir’i oynayan Okan Yalabık da depresyon hırkalı rollerinde her zamanki gibi çok başarılı. Kadir içine kapanık bir çocuk, küçüklüğünü izlediğimiz dakikalar boyunca tek güldüğü sahne var o da kötü bitiyor. Evet; sahneyi biliyorsunuz. Evin küçük oğlu Yusuf (Fatih Artman) evin en sevilen ve her şeyden habersiz bireyi. Cemil rolünde Olgun Şimşek ise sesiyle ve şiir gibi diyaloglarıyla filmi taçlandırmış. Kısacası kadro şahane, Z kuşağı oyuncular da filme çok yakışmış.

"Başlamazsam ne diyon, sıkarım suyunu mu diyon"

Ne demiştik? Yarım kalan hikayeler, tamamlanmak için zamanını bekler. Şöyle ki; büyüdüğünde yönetmen olan Kadir yazdığı senaryoyu filmleştirmek için ablasını ve annesini alıp yıllar önce terk ettikleri köylerine geri dönüyor. Eskimiş yıpranmış evde taze kalan tek şey ise yarım kalmış yüzleşmeler, yarım kalmış aşklar ve hesaplaşmalar!  

Yapacağı filmle çocukluğundan kalan yaraları iyileştirmek isteyen Kadir, gizli kalmış bir sırla yüz yüze geliyor. Filmin finalinde ise evin tüm bireyler bu gerçekle yüzleşiyor. Seyirci ise küçük öfkelerin bazen ne kadar büyük olaylara dönüşebileceğini  iliklerine kadar hissediyor.

Tamamlanmamış aşk hikayesi ,Saliha ve Cemil’in tek cümle konuşmadan bize geçen aşkları... Filmin en etkileyici bölümlerinden biri Cemil ve Saliha’nın 30 yıl sonra karşılaştıkları ve aşkları hakkında ilk defa konuştukları kısım. Şiir gibi sahne...

CİCİ

Cemil: O gün de bıraktım sigarayı.

Saliha: Niye?

Cemil: O sigara üstüne sigara içilmez diye.

Film boyunca hissettiğim tema buydu. "Yarım kalmış işler bir yolunu bulur, ortada sır falan kalmaz". O yüzden herkese tamamlanmamış işlerini ,en sağlıklı şekilde tamamlayacak güç diliyorum! İyi oyuncu kadrolu felaket senaryolu işleri düşününce bu "Cici" iş birliği için tüm ekibe filmi çok beğenenler adına teşekkür ediyorum.