Züleyha Kork Salantur

We <3 Kargala

Türkiye’de henüz bozulmamış, doğal güzellikler görmek istiyorsanız rotanızı mutlaka Artvin’e çevirmelisiniz; çok net. Cehennem Deresi Kanyonu da bunlardan biri. Henüz el değmemiş, insanların yeni yeni keşfettiği muhteşem bir kanyon.

cehennem deresi kanyonu

Cehennem Deresi Kanyonu nerede?

Artvin’in Ardanuç ilçesine 3 km kala solda, tabela olmasa orada devasa bir kanyon olduğunu asla tahmin edemeyeceğiniz bir yerde. Aslında Artvin’den Ardanuç yoluna saptığınızda, asfalt yol boyunca kanyonun içindesiniz ama asıl patika yollardan, daracık kayaların arasından yürüyerek ulaşılan yer Cehennem Deresi Kanyonu'nun ta kendisi. Kanyonu üstten görmek isterseniz de Cehennem Deresi Kanyonu'na gelmeden, soldan Aşağıırmaklar yolunu takip etmeniz yeterli.

Öncelikle Ardanuç

Ardanuç’un cağ kebabı meşhurmuş. Biliyor muydunuz? Biz bilmiyorduk. O yüzden kanyona tırmanmaya başlamadan ilçeye uğrayalım dedik. İyi ki demişiz çünkü kanyonda bizi zorlu bir parkur bekliyordu. Fakat mümkünse öğlen olmadan uğrayın; çünkü cağ kebap çoğu yerde öğlen gibi bitiyor. Biz öğleden sonra saat iki civarı gittiğimiz halde, önerilen yerlerde cağ bitmişti. Yine de başka bir restoranda bulduk ve gerçekten bayıldık. Hatta her şeye nazlanan beş yaşındaki oğlum bile üç cağ yedi. Artık lezzetini hayal gücünüze bırakıyorum. Restoran da dediysem gayet salaş, küçük mekanlar.

ardanuç

Cehennem Deresi Kanyonu

Ardanuç’tan çıkıp kanyonun girişine geldik. Dediğim gibi tabela olmasa, bu devasa kayaların arasında böyle muazzam bir güzellik olacağını tahmin dahi edemezsiniz. Daracık, kargacık, burgacık bir yerden girip, bir miktar sadece tek kişinin sığacağı yerlerden geçiyorsunuz. Yavaş yavaş genişliyor ve yeşilleniyor. Kanyonun ismi cehennem belki ama çıktığımız yokuş cennete çıkıyor.

Cehennem Deresi Kanyonu'nda tırmanmak yorucu ama sadece 500 metrelik bir yer olduğu için sonuna kadar gitmenizi tavsiye ederim. Bir de mutlaka rahat bir ayakkabı ve rahat kıyafet... Eğer minnoş bir kişiliğiniz yoksa zorlanacağınızı düşünmüyorum. Beş yaşındaki oğlum bile atlaya atlaya çıktı. Hatta bizden daha çok keyif aldığını düşünüyorum. Çünkü "burası gerçek bir macera parkuru" diye diye ilerledi.

Kanyonun sonuna geldiğinizde devasa kayaların arasında, taşların üstüne oturup dinlenmek ve hatta hayatı sorgulamak paha biçilemez. Doğa nasıl güzel, nasıl da sürprizli. Düşünmeden edemiyor insan. Elbette gezgin ruhum "burası bu kadar güzelse daha ayak basmam gereken ne güzellikler vardır?" diye heyecanlanıyor. Doğa demişken ve buraya kadar gelmişken, Rize turu yapmak için de bu yazımı mutlaka okuyun!

Tabii bir de her yerde olduğu gibi kanyonun girişinde de işemiş, pislemiş, kayalara yazılar yazmış insan müsveddeleri de canımı sıkıyor. "Neden?" diye sormadan edemiyorum. Güzel olan her şeyi mahvetmeye neden bu kadar meyillisiniz?