Elif Beyza Özer

We <3 Kargala

İtalyan yazar Carlo Collodi’nin 1881 yılında kaleme aldığı ‘Pinokyo’ kuvvetle muhtemel hepimizin bildiği eserlerden birisi. Aralık 2022 yılına kadar birçok kez sinemaya, tiyatroya, çizgi filmlere konu olan hikayesi geçtiğimiz aylarda da Guillermo del Toro’nun kaleminden kurgulanıp Netflix’te hayat buldu.

Daha iyi bir inceleme sunabilmek adına animasyon filmini izledikten sonra hikayeyi bir de yazarın kaleminden deneyimlemek istedim. Bu şekilde hem Guillermo’nun Pinokyo’sunu hem de Collodi’nin Pinokyo’sunu yakından inceleme fırsatım oldu.

Bu haftaki konumuz, Pinokyo… Hem yazın hem de seyir hayatındaki Pinokyo…

Uzak diyarların birinde bir çam ağacı yaşarmış. Bu çam ağacı Guillermo için bambaşka bir şey ifade ederken Carlo Collodi’ni için bambaşka bir şey ifade edermiş. Guillermo bu ağacın içinde bir cırcır böceği yerleştirip vermiş kalemi kağıdı eline; Carlo ise elindeki baltayı güçlüce savurup kesmiş önündeki kara çamı. Bir kısmını almış savurmuş … ‘nın eline. O da korkmuş güya konuşan bu odundan ve elindeki odunu vermiş Geppetto’nun eline… Böyle başlamış işte birbirinden farklı bu iki hikaye.

Carlo Collodi sunar: Pinokyo

1881 senesinde yazılan ‘Pinokyo’ eseri Carlo’nun belki de hayal edemeyeceği kadar büyük bir üne sahip dünyamızda.

Yaşlı Geppetto’nun konuşan bir tahta parçasını alıp bu tahtanın içinden bir ‘kukla’ çıkarmasıyla başlıyor hikayemiz. Akıllı uslu olduğunu hiç kimsenin iddia edemeyeceği Pinokyo daha ilk andan ‘babası’ Geppetto’nun başını belaya sokuyor.  Bu durum aynı zamanda kendi aleyhine de işliyordur. Bizler de bu şekilde yavaş yavaş Pinokyo’nun hayatına dahil oluyoruz.

Carlo Collodi ve Pinokyo

Guillermo del Toro sunar: Pinokyo

Aralık 2022 yılında Netflix’te biz izleyicilere sunulan eser, kitaptaki ismiyle anılan Geppetto ve oğlunun hikayesini anlatan bir cırcır böceğinin giriş cümleleriyle başlıyor. Geppetto’nun bu evrende Carlo isminde bir oğlu var. (Yönetmen ve senaristin yazara yaptığı bu jestin inceliğine değinmeden edemeyeceğin.) Baba oğul yaşadıkları kasabada çok da zengin olmayan ama mutlu bir hayat sürüyor.

Hikaye oğlunun ölümü üzerine kendisini alkole veren babanın oğlunu yeniden yapma umuduyla koca bir karaçamı devirip ondan bir kukla yapmasıyla devam ediyor. Sihirli olmayan ağaçtan yapılan bu kuklaya ormanın ruhu tarafından bir şans veriliyor. Ve bu kukla hayat buluyor. İlk andan başını belaya sokan diğer sihirli kuklaya nazaran bu evrendeki Pinokyo’muz biraz daha farklı…

Carlo Collodi ve hayal dünyasının korkunç yüzü Pinokyo

Yazın hayatında birçok usta isim bıraktığı o ustalık eserleriyle anılırlar. Carlo Collodi’nin ustalık eseri de 1883’te yazımını tamamladığı ve çocuklara öğüt olmasını amaçladığı Pinokyo kitabı…

Yukarıda da belirttiğim gibi kitabın en başında Pinokyo’nun var oluşunu okuyoruz. İlerleyen aşamalarda da kuklamızın başına gelen olanca felakete ortak oluyoruz. Babasını hapse attırmasından tutun da bir balinanın midesine hapsolmasına kadar ‘akıllanması’ için bir yığın felaketle burun buruna geliyor sevimli (!) kuklamız.

Eğer Pinokyo'yu bir kitap olarak düşünüp yorum yapacak olursak, gerçeklikten oldukça uzak. Bir çocuk kitabı olduğunu söyleyecek olursanız bana; hayır! Bu kitap bir çocuk kitabı değil.

Kitabın içeriğinde oldukça rahatsız edici birçok detay mevcut. Bu da bu kitabı bir çocuk kitabı olmaktan çıkarıyor. İçeriğinde alabildiğine şiddet, vahşet unsuru barındıran sahneler bir çocuk için tasvip edilecek cinsten değil maalesef. Gerçeklikten uzak tarafını bir kenara bırakırsak hayır biz yetişkinler için de alt metin içermiyor.

Eser, yazar ve dönemine göre değerlendirilmesi gereken bir unsurdur. Ancak bu eser hem yazardan hem dönemden bağımsız olarak benim süzgecimden geçebilen bir kitap olmadı. Aslında bir çocuğun gelişim sürecinin anlatılmaya çalışıldığı bir eser olarak kurgulanmış. (Satırlardan ve hikayenin ilerleyişinden bu çok net anlaşılıyor.) Ancak icraat aşamasında merhametten çok uzak bir ürün çıkmış ortaya. Bir çocuğun eğitim alması, aile üyelerine nasıl davranması, kötü arkadaşlardan uzak durması gerektiği tembihlenmiş. Ama bu yapılırken yazılan felaket senaryolarıyla bu iletilerin çocuklara geçmesi de bir bakıma engellenmiş vaziyette.

İşte bu yüzden aslında anlatmak istediğim yere geliyorum hemen. Kitap olarak değil son çıkan filmindeki Pinokyo olarak hayatımıza dahil olan bir kukla… Konuşulması gereken asıl mevzu bu işte!

Guillermo del Toro ve anti Pinokyo

Oscar ödüllü Pan’ın Labirenti ve Suyun Sesi filmlerinin yine Oscar ödüllü yönetmeni Guillermo’nun kahramanıdır Pinokyo. Bir ropörtajında yıllardan beri onun bir filmini konuştuklarını söyler. Bunun üzerine bir animasyon kurgular ve kendi kahramanı Pinokyo’sunu oluşturur. 15 sene öncesinde dahi bu filmin düşünüldüğünü söyleyen Toro animasyon konusunda iyi bir iş yapmak istediği için bu kadar geciktiğini de ekliyor cümlesine.

Filmde karşımıza gelişim süreci içerisindeki bir kuklayı değil zaten olduğu haliyle kalıp kendi hikayesini böyle yazan anti Pinokyo’yu görüyoruz. Ki yönetmenimiz de bunu belirtiyor.

Yukarıda anlattığım gibi Carlo ve Geppetto mutlu bir hayat sürüyordur. Ama yaşadıkları ülke -İtalya- için durum o kadar da aynı değildir. Savaşın tam içindedir. Geppetto ve oğlu Carlo için günler birbirinin aynı ve güzel ilerlerken savaş, bu mutlu günlerin birinin sonunda Carlo’yu Geppetto’dan koparır. Yaşadığı trajedinin ardından tüm sorumluluklarından kaçmaya başlayan Geppetto, alkole abanır. Hayatını sadece oğlunun mezarının başında geçirmeye başlar.

Hikayemizi ise bu mezarın başındaki çam ağacının kovuğunu kendine ev benimseyen cırcır böceğimiz anlatır. Geppetto’nun bu halini izleyen sadece bu cırcır böceği değildir tabii. Ormanın ruhu da onu gözlemektedir. Geppetto gecenin birisinde cırcır böceğinin evi olan çamı keser ve atölyesine getirir. Sürekli olarak tekrar ettiği şey ise ‘Seni yeniden yapacağım Carlo’dur. Gerçekten bu ağaçtan bir kukla yapar ve onu gözleyen ormanın ruhu ona acıyarak bu kuklaya bir hayat bahşeder. Evinin ağaçtan bir kukla haline geldiğini gören cırcır böceğine de ismine Pinokyo dediği bu kuklaya göz kulak olması için talimat verir. Bunu yaparsa şayet ona bir dilek hakkı vereceğini söyler. Aslen yazar olan cırcır böceğimiz ise ün fikrini düşünerek bunu kabul eder. İşte Guillermo bu özetle başlatır hikayeyi. Devamında da fedakar, yaramazdan çok yaşamayı öğrenmeye çalışan bir Pinokyo izleriz.

Kitaptan uzak ama kitaba sadık bir hikaye

Kitabın aksine koca koca vahşet sahnelerinin çok ötesinde daha sıcak ve yumuşak birçok sahne görürüz filmde. Bunun yanında stop motion tekniğiyle animasyona uyarlanan bu kurguda kitaba kıyasla merhamet yükü çok daha fazla.

Ünlü isimlerin seslendirmelerini yaptığı ve sonuyla bence çoğu insanın kalbine dokunacak bu versiyon kitaba kıyasla çoğu kişinin tercih etmesi gereken bir seçenek. Altında yatan metinler ve dahası sağlam temellere dayandırılan kurgusuyla beni kitaptan çok daha fazla etkiledi. Üstelik bunun tam tersini çoğu filme uyarlanan kitaplar için düşünüyorken…

Pinokyo ve Geppetto

Güzel bir cumartesi akşamı ailenizle birlikte film izlemek isterseniz kesinlikle bu filme bir şans verin. Çünkü siz yetişkinleri düşündürecek; çocuklarınızı ise eğlendirecek bir içeriğe sahip. Ancak kitabımız gibi filmimizde ‘tamamen’ çocuklar için kurgulanmış bir eser değil.

Unutmadan yalan söylemenin kötülüğü üzerine yazılan kitap ve belki bunu çocuklara göstermek için filmde de uzayan burun figürünü kullanan filmimizi düşünürsek buna değinmemenin bir sorun teşkil etmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü kitabı okuyup filmi izlemeniz halinde mevzunun sadece yalan söylemek ya da Pinokyo’nun burnunun uzaması olmadığını anlayacaksınız.

Şimdiden keyifli seyirler…

Dipnot

Şunu belirtmem gerek: Film Pinokyo kitaplarından tamamen bağımsız bir halde değil elbette. 1882 yılında Gris Grimly çizimlerinden esinlenilerek karakterler ve mekanlar çizilmiş vaziyette. Bunun yanında kitap içerisinde yer alan olaylar da bizzat olmasa da filmde karşımıza çıkmakta. Sağlam bir temele oturtulan kurgu film olsa da kitaptan kesitleri izlemek mümkün. Örneğin Pinokyo’nun ayaklarının yanması… Kitap ve filmde farklı temellere dayandırılsa da her iki eserde de karşımıza çıkmakta.

Ve son olarak Guillermo'nun "Pinokyo"su 2023 yılı Oscar ödüllerinde 'En İyi Animasyon Film' kategorisinde aday gösterilmiş durumda. Oscar'ı alıp almayacağı şu an bilinmese de izlenmeye değer bir film olduğu su götürmez bir gerçek.

Guillermo del Toro ve Gris Grimly Çizimleriyle Pinokyo