Emine Aydın

We <3 Kargala

Uzun bir aradan sonra biraz içsel ama son derece gerçek bir yazıyla dönmek istedim. 6 Şubat 2023 tarihinde dokuz saat arayla meydana gelen iki depremle hayatımız alt üst oldu. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Diyarbakır, Malatya, Osmaniye, Kilis, Adana ve Şanlıurfa’da büyük yıkımlar meydana geldi. Tüm ülke günlerdir depremden direkt etkilenen on il için seferber olmuş durumda. Can kaybı her geçen saat artıyor. Hatay’da gönüllü olarak üç gün çalışmış bir sağlık personeli olarak bu yazıyı yazmanın bir vatandaşlık görevi olduğunu düşünüyorum. Dramatize etmeden, romantize etmeden afet bölgesiyle ilgili izlenimlerimi paylaşmazsam bundan sonra yapacağım her şey eksik kalacak. Bu nedenle gidip göremeyen herkesin kafasının biraz daha netleşmesi için anlatacağım. Lütfen acıma duygunuzu bir kenara bırakın. Sadece içselleştirin ve ne yapabileceğinizi düşünün.

Bu şoktan çıkmadan yazmak istedim. Çünkü herhangi bir insanın durduk yere zihninde canlandırabileceği şeyler yaşanmamış bu memlekette. Bir şehir bütün yaşayanları ve yaşanmışlıklarıyla bitmiş. Görmeden, enkaz dolu sokaklarda kaybolup da gerçeklik algınızı kaybetmeden anlamanız mümkün değil. Görseniz bile bu cehennemi yaşayanlarla empati kurmak imkansız.

Antakya’dan İskenderun’a doğru yola çıktığım anda yazdığım cümleler bunlar. Sıcağı sıcağına içimden geçenler. Bir afete ve bir tarihe tanıklık ettiğim anların kelimelere dökülmüş hali. Belki de hayatımın en çaresiz saatleri.

Yaşanan sadece bir deprem değil. Çok büyük bir afet, bir kıyamet… Antakya sokaklarında arabayla dolanmanız imkansız. Sokaklar enkazlarla kapanmış durumda. Nerdeyse ayakta kalan bina yok. Uzaktan ayakta kalmış gibi görünenlerinse bazıları aşağı doğru çökmüş, bazısının tek duvarı yıkılmış. En iyi durumda olanların bile çok derin çatlakları var. Şehir, bir bilimkurgu filminin sahnesi gibi olmuş. Gerçekten içinden geçerken gerçeklik algınızı kaybediyorsunuz. Orada olduğum süre boyunca yaşadığım tek duygu dehşet. Yarısı yıkılmış bir köye yardım götürürken de çadır kentte ateş başında depremzedeleri dinlerken de hissettiğim tek şey dehşet. Üstelik herhangi bir enkaz çalışmasına katılmadığım halde.

Acı milliyetsiz

Fotoğrafını gördüğünüz enkaz Antakya İl Sağlık Müdürlüğü’ne ait. Hemen yanında Türk Eczacıları Birliği tarafından kurulmuş sahra eczanesi çadırı var. Eczane, gönüllü eczacılar tarafından hizmet veriyor. Dağıtılan ilaç ve tıbbi malzemeler ise yine eczacılardan toplanan bağışlarla bölgeye ulaştırılmış durumda. Bölge beşik gibi sallanmaya devam ediyor. Hemen yandaki binanın üstlerine yıkılma ihtimaline karşı canla başla çalışıyorlar. Büyük emek…

Antakya’da Kızılay çadırlarınından bir kare. Askerler, depremzede çocuklarla birlikte futbol oynuyorlar. Hayatım boyunca unutamayacağım sahnelerden biri kesinlikle. Heyecanlanan, içinde bulunduğu andan koparak mutlu olmayı başaran çocuklar ve buna eşlik eden askerler. Acının dili, dini, ırkı, mezhebi, mesleği, yaşı ve cinsiyeti yok. Sadece duygusu var.

Şehrin merkezindeki bu görselse hem bütün yaşanmışlıkları yok olan hem de her şeye rağmen ayakta kalmaya çalışan bir şehrin simgesi oldu benim için. Bir bitiş hikayesi gibi olarak kalmamalı, yeniden doğmalı. 

Sosyal medyada, yazılı ve görsel basında günlerdir pek çok fotoğraf ve video görüyoruz. Uzman olan olmayan herkesi dinliyoruz. Yine pek çok siyasiye maruz kalıyoruz. Gerçek olan tek bir şey var ki bu acı çok büyük bir acı. Biz de yasımızı sonuna kadar tutarken dayanışma ile ayağa kalkmak zorundayız. Bu acıyı iliklerimize kadar hissetmek insani ve vicdani sorumluluğumuz. Ama hissederken harekete geçmek vatandaşlık sorumluluğumuz. Gün tam da siyaset yapma günü. Hem siyaset yapıp hem üzülme kapasitesine sahip varlıklarız. 

Üzülelim, acımızı sonuna kadar yaşayalım. Ama aynı zamanda dayanışma ile ayağa kalkalım ve sorulması gereken hesabı soralım.

Hepimizin başı sağ olsun. 

(Depremle birlikte çok hızlı bir şekilde harekete geçen, İskenderun'da kocaman bir çadır kent kuran, bizlerin de çalışma koşullarını iyileştirmek için elinden geleni yapan Bodrum Belediyesi'ne ve Belediye Başkanı Ahmet Aras'a çok teşekkür ediyorum. Ortak değerlerle bir araya gelen ve sanki yıllardır tanışıyor gibi birbirini düşünerek canla başla çalışan gönüllü sağlık çalışanı arkadaşlarım da iyi ki varlar.)