Bolu ülkemizin en güzel şehirlerinden biri. Doğal güzelliklerinden, milli parklarından dolayı her mevsim çok fazla turist ağırlıyor. Gölcük Tabiat Parkı, Yedigöller Milli Parkı ve Abant Milli Parkı en çok ziyaret edilenlerden. Özellikle yaz ve sonbahar aylarında milli parkların doğal bitki örtüsü adeta tur otobüsleri oluyor. Ama bu kalabalık içinde herkes kendine bir yer buluyor. Kendinizi asla fazlalık hissetmiyorsunuz, herkesi kucaklıyor doğa. Eğer şehir hayatının telaşından kaçıp hafta sonunuzu değerlendirebileceğiniz bir yer arıyorsanız burası doğru adres; oksijene ve doğal manzaralara doyacaksınız .
Gölcük Milli Parkı’nı anlatmaya başlamadan önce şunu belirtmeyi bir borç biliyorum adeta. Abant, Yedigöller ve Gölcük Milli Parkları aynı yer değiller. Hatta birbirilerine hatırı sayılır bir uzaklıktalar. ( Mesela Abant ve Gölcük arası 55 kilometre). Ben bugün size Gölcük Milli Parkı’nı anlatacağım. Burası meşhur eviyle birlikte fotoğraflarını gördüğünüz yer. Nedendir bilinmez herkes burayı Abant Milli Parkı’nda zannediyor. Google’da göz gezdirdiğinizde Bolu Abant’ı anlatan yazılarda bu evli resimleri kullanıyorlar. Fakat bu yanlış bilgilendirme yüzünden insanlar orayı Abant’ta zannedip direkt arabayı oraya sürüyor. Son olarak Kocaeli Gölcük ile de karıştırmamanızı temenni ederek anlatmaya başlıyorum. Evet bu yanlış anlaşılmaları düzeltmenin verdiği gönül rahatlığıyla gelelim güzel manzaralara sahip ruhunuzu dinlendirecek o güzel yeri anlatmaya.
Giriş ücreti
Ankara’ya 2 saat, İstanbul’a 3,5 saat mesafede Bolu merkez ilçesi sınırları içerisinde yer alıyor Gölcük Milli Parkı. Özel otomobilinizle girmek isterseniz otomobil girişi için 33 TL, yaya girişi için 11 TL ücret ödüyorsunuz. (Motosiket 22 TL, minübüs 125 TL, küçük otobüs 165 TL, büyük otobüs 330 TL). Aracınızı otoparka bırakmak zorundasınız. Dolayısıyla parkın içerinde araçla giriş yasak. Fakat bu sizi endişelendirmesin; yaya olarak devam ediyorsunuz ama her yer birbirine çok yakın çok yürümeniz gerekmiyor. Ek olarak parkın içinde profesyonel fotoğraf çekimleri için de ayrıca bir ücret alınıyor.
Parkın içindeki sembolleşen göl evi
Park göknar, kayın ve gürgen ve türlü çam ağaçları ile kaplı doğal bir orman örtüsüne sahip. Orman içerisinde ilerlerken kuş cıvıltıları arasında muhteşem çam kokusunu içinize çekiyorsunuz. Şüphesiz burayı eşsiz yapan tarafı parkın ortasında yer alan gölet ve artık sembolleşen ahşap binası. O meşhur ev aslında Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait bir konukevi. Halka açık değil. Bu gölet yapay; doğal yollarla oluşmamış olmasına rağmen asla suni görünmüyor aksine burayı eşsiz bir yer haline getiriyor. Yaz aylarında gölde açan nilüfer çiçekleri ve sonbaharda etrafındaki ağaçlardan dökülen yapraklar ile harika bir manzara hediye ediyor bize.
Parkın içindeki tesisler
Bu park içerisinde tüm ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz tesisler var. Kır lokantası, kafe, büfe, mescit, tuvalet ve bungalov tarzı konaklama tesisleri mevcut. Park içerisinde karavanla konaklama ya da kamp yapılmıyor. Piknik yapmak isteyenler için mangal yakma alanları var. Oltayla balık tutabilirsiniz; bisiklet sürebilirsiniz. Kısa, orta ve uzun mesafe yürüyüş yolları var. Özellikle sabah saatlerinde burada doğayla baş başa bir yürüyüş yapabilirsiniz. Eğer kalabalık geldiyseniz golf araçları kiralayıp gölün etrafını yürümeden de gezebilirsiniz. Kısacası doğaya zarar vermeden özgürce hareket edebileceğiniz her şey serbest.
Ne zaman gitmeli?
Burası her mevsim ayrı güzel. Her mevsim bambaşka manzaralar sunuyor doğaseverlere. Mesela ben sonbahar mevsiminde gittim ama kışın ilk kar taneleri düşünce de görmek isterim. Yalnız kışları donmuş göl üzerinde manzara uğruna fotoğraf çekmek için çıkmayın, kırılmalar oluyor olukça tehlikeli. Buraya gelmişken Yedigöller Milli Parkı'na da uğramanızı tavsiye ederim. Eğer bir hafta sonu ikisini gezecekseniz o mevsim sonbahar olabilir. İşte böyle " ben şimdi bir teraryumun içinde miyim ya da bir ressamın tablosunda?" diye düşünme garantili Gölcük Milli Parkı'nı size tüm ayrıntılarıyla anlatmaya çalıştım. Şimdiden keyifli gezmeler diliyorum.
