John Wick 4 vizyona hazır gelmişken bir kez daha fark ettim ekranların bu yaşlı yakışıklısına ne kadar hayranlık duyduğumu. Tabii bu sadece oyunculuk kariyerindeki başarısı ile de alakalı değil. Gerek film gelirlerinin önemli kısımlarını bağış için ayırması gerek toplu taşımaları sık kullanışı ve alçakgönüllülüğüyle gönüllerde taht kuruyor. Halkın adamı Keanu Reeves kim ve bu günlere nasıl gelmiş?
2 Eylül 1964’te Lübnan’ın Beyrut kentinde dünyaya geldi. Babası uyuşturucu satıcısı ve kanun kaçağıydı. Keanu henüz 3 yaşındayken bu sebepten evi terk etti. Ne demiş Amerikalılar “Every successful person has a daddy issues.” Yani her başarılı insanın arkasında problemli bir baba mutlaka vardır. Eğitim hayatı da çok kolay geçmedi. Annesi ile çok sık taşındıklarından okul hayatına uyum sağlayamıyordu. Bunun yanında disleksiye sahipti ve bu da işleri yeterince zorlaştırıyordu. Okulu bıraktı.

Tutkuları olan biriydi. Motor da bunlardan biriydi. Bu tutkusu onu 1988’de korkunç bir kazayla sınadı fakat Baba Yaga daha güçlü çıktı. Ancak ölümle arasındaki bu yakınlaşma hayatı boyunca peşinden ayrılmadı. Onu alamayan hayat sevdiklerini ondan götürmekte kararlıydı.
Yakın dostu River Phoenix
1990 yılında Keanu Reeves ile River Phoenix "I love you death" filminde birlikte rol alırlar. İkili çok geçmeden yakın arkadaş olur. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez. Hollywood’da yıldızları birlikte parlıyordur. Dostlukları da sürekli gündemdedir. Öyle ki bu yakınlık magazinde aşk olarak bile yorumlanmıştır. 93 yılı 31 ekim gecesinde kardeşi Joaquin ile birlikte Keanu’nun sahibi olduğu bara giderler. O gece Red Hot Chilli Peppers’ın basçısı ile birlikte sahne alacaktır River. Ancak sahneye çıkamaz. Aşırı dozdan o gece en yakın arkadaşının mekanında, kardeşi Joaquin’in kollarında hayatını kaybeder. Bu trajik ölüm Keanu’yu derinden sarsar. Uzun süreli depresyon ile boğuşur. Aynı zamanda olay kendi mekanında olduğundan suçluluk da duyuyordur. River’ın ölüm yıl dönümünlerinde mekanını kapatır.
Çivi çiviyi söker mi?
Yakın arkadaşının ölümünden sonra onu yasından uzaklaştıran Jennifer Syme oldu. Güzel giden bir ilişki kime iyi gelmezdi? Yaralarını onunla sarıyor, hayatına artık onunla devam ediyordu. Bir süre sonra sevgilisi hamile kaldı. Ama mutluluk onun düşmanı gibiydi. Bebeği ile tanışamadan onu kaybetti. Bu kayıp kendilerine zarar verdiği gibi ilişkilerini de yaralamıştı. Kısa bir süre sonra ayrıldılar. Ayrılıklarından birkaç yıl sonra da Jennifer Syme trafik kazasında hayatını kaybetti. Çiviler ardı ardına çakıldı. Biri diğerini söktü mü bilinmez ama onu yaraladığı kesindi.
Hayatındaki bu kayıplar için yıllar içinde şu sözleri söylüyor:
“Hayatımın bir parçası oldukları dönemleri çok özlüyorum. Sürekli şu an burada olsalardı birlikte neler yapardık diye düşünmeden duramıyorum. Hiç yaşanmayacak olan güzel şeylere özlem duyuyorum.”

“Acının şiddeti azalabilir ama asla sona ermez. İnsanlar ‘İşte şimdi bitti, daha iyiyim’ diyebiliyor ama yanılıyor. Sevdiğin insanlar gittiğinde yalnız kalırsın.”
Lösemiye duyarlılığı
Tüm bu acılar silsilesinin üzerine ablasına lösemi tanısı kondu. Bu süreçte Keanu Reeves onun en büyük destekçisi oldu. Kanser konusunda da hassasiyeti oluşmuştu. Dönem dönem lösemiyle mücadele derneklerine önemli bağışlar yaptığı konuşuldu. Üstelik bunu elinden geldiğince duyurmadan yapmaya çalışıyordu. Kendisine ait bir kanserle mücadele kuruluşu da var. Kendi ismiyle anılmasını istemediğinden adını gizli tutmayı tercih etmiş.
İyilik kotası bununla da sınırlı değil. Set çalışanlarına özen gösteren Keanu’nun maddi zorluk çektiğini bildiği çalışanlara yardımda bulunduğu da çok bilinen bir gerçek. Üstelik onca şöhret içinde kendini her zaman ulaşılabilir kılıyor. Mütevazı bir hayat biçimine sahip olan Keanu’nun adı sık sık rastgele karşılaştığı insanlara yaptığı iyilikler ile anılıyor. Bu sektördeki en iyi adamlardan biri olarak kalmayı nasıl başardığı sorulduğunda şöyle diyor:
"Ayakların yere basması kolay. Yer bize çok yakın, çünkü her gün onun üzerinde yürüyoruz."
Hayattan sillesini yemiş ancak yılmamış, azimli ve değerleri olan bir adam. Para hırsı yok, magazin düşkünlüğü yok. Bugüne kadar işi ve yardımlarıyla konuşulan çok sayılı Hollywood yıldızlarından biri. Çok başarılı filmlerle adından söz ettirse de ona asıl kimliğini kazandıran yaşadığı acılarla bugünkü benliğini nasıl yarattığı. İşte bu yüzden gönlümüzün Keanu Reeves’i!