Fırtınalı hayatı, dolu dizgin aşklarıyla “İkinci Yeni” akımının unutulmaz şairi Cemal Süreya’yı yakından tanıyalım bugün. Cemal Süreya yani kimlikteki adıyla "Cemalettin Seber" 1931 yılının serin bir Ağustos günü Erzincan’da dünyaya geldi. Annesi Güllü Hanım bembeyaz teniyle “Gülbeyaz” ismiyle anılırken babası ise "Süslü Hüseyin"di. Çünkü Babası Hüseyin Seber Erzincan’da şıklığı ve temiz giyimiyle anılan bir uzun yol şoförüydü.
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan beklemezdim bunu kör oldum.
..............................................
(Sizin Hiç Babanız Öldü Mü şiirinden)

3 kardeşi vardı Cemal'in. Maalesef en küçük kardeşi Kemal henüz 1 yaşındayken öldü. Kız kardeşleri Perihan ve Ayten’in ise daha yaşayacak çok çileleri vardı hayatta…
Dersim olaylarında Erzincan'dan trenle sürgün edildiler ailecek. Bilecik’e yerleştiler. O günden sonra trenlerin anlamı büyüdü küçük Cemal için ileride hep şiirlerinde yer aldı.
“Bir tren yolculuğu yaparız bir gün. Sandviç falan yeriz. İyi günler değil uzakta.”
Cemal Süreya
Bilecik’i sonraları da hep güzel andı Cemal, Bilecik halkı kucak açmıştı göçen aileye. Fakat bu yolculukla tüm hayatları kökünden değişti. Cemal daha 7 yaşındayken 23 yaşındaki Gülbeyaz 4. çocuğuna hamile kaldı. Ne yazık ki bebeğini düşürdü ve kan kaybından öldü. Küçük Cemal’e ise annesinden geriye anlattığı hikayeler, masallar ve efsaneler kaldı. Böylece aile için zor zamanlar da başladı.
.........................................
“Ben de bir gün kara bir trenle meçhule doğru göçüp gideceğim ve eminim ilk istasyon senin şefkatli kucağın olacak. Bekle beni anne…”
Cemal adeta şefkat ışığını kaybetti. Ogünden sonra hep eksik hissetti. Annesinin yerini başka kadınlarla doldurmaya çalıştı. Babası Hüseyin’le ise neredeyse hiç bir bağı yoktu. Zaten eve çok nadir gelir ömrü hep yollarda geçerdi.Bu yüzden Cemal en çok amcası “Memo”yu sever onla vakit geçirirdi. Öyle ki ileride oğlunun ismini bile “Memo” koydu.

Okul hayatı
Okumayı söker sökmez elinden kitap hiç düşmedi Cemal’in. Hatta ilkokul 3. sınıfta Suç ve Ceza’yı okudu.” Kendi deyimiyle " o gün bu gündür de huzuru yoktu." Karamazov Kardeşleri’i de tam 5 kez okumuştu. Dostoyevski hayranıydı. Yazma tutkusu da ilkokul sıralarında başladı. Yatılı okullarda ortaokul ve liseyi bitirdikten sonra Ankara’da Mülkiyeli oldu. O yıllarda Sezai Karakoç, Emin Bayar ve Hasan Basri ile arkadaş oldu. Gene bu dönemde “Cemasef“ lakabıyla mülkiye dergisinde editörlük yaptı. Ne tezatlıktır ki matematikle arası hiç iyi olmasa da Maliye işlerinde buldu hep kendini. Maliye Bakanlığında müfettiş olarak görev yaptı, bir dönem Darphane Genel Müdürlüğü yaptı. 1982’de emekli oldu.
Aynı zamanda spora da düşkündü. “ Metin’e destan, Lefter’ e de roman yazılır" diye bir söz bile söyledi.
.jpg)
Üvey anne
Annesinin ani ölümü ardından Cemal’in hayatında büyük bir değişiklik daha oldu ve eve “üvey anne” geldi. Şoför baba çocuklarının başında bir anne olmasını istemiş ve bu yüzden Esma Hanım ile evlilik yapmıştı. Üvey anne Esma çocukları sevmeyen ve onlara türlü eziyetler etmeyi de kendine hak gören bir kadındı. Cemal’in yemeğine cam kırıkları koyacak hatta zehirleyerek öldürmeye çalışacak kadar caniydi. Bunlara dayanamayan Cemal evden gitti fakat 2 kızı kardeşi bu kadına katlanmaya devam etti. Cemal eve gittiğinde kız kardeşlerinin her yanını mor ve şişlikler görüyordu. Bu manzaradan kaçmak için eve uğramaz olmuştu. Yalnız kardeşlerinin yalnız bıraktığı duygusu da onu hiç bırakmadı. Hayatındaki derin yaralardan biri de böyle açıldı.
Y" harfinin düşüşü/ İsminin hikayesi
Asıl adıyla Cemalettin Seber kendine Cemal’den sonra 2. bir isim verdi ve Süreyya’yı ekledi ismine. Doğrusu ismini pek yakıştıramıyordu kendisine. Daha sonra bu Süreyya da eksilecek ve şair "Cemal Süreya" olarak anılacaktı. Süreyya’daki “y” harfini ise bir iddiaya kurban etmişti aslında. Gelin kısaca anlatayım. Bir arkadaşıyla girdiği "telefon numarasını aklında tutma" iddiasında "eğer aklımda tutamazsam ben de ismimden bir harf atarım demişti ve iddiayı kaybedince “y” harfini çıkardı isminden. İki "y" harfinin birinden vazgeçmek daha kolay gelmiş olsa gerek.

Aşkları
Bir şeyiniz olayım sizin,
(Lavanta şiirinden)
Hani nasıl isterseniz,
Oğlunuz, kiracınız, sevgiliniz;
Dünyanın bir ucuna
Birlikte gider miyiz?
Hayatında her daim bir kadın vardı Cemal Süreya’nın.Tam 4 kez evlendi ve sayısız aşkı oldu. İlkokul sıralarında aşkla tanıştı, ilk aşkı Hatice’ydi. İlk evliliğini ise ortaokul aşkı Seniha Hanım ile yaptı. Bu evliliğinden kızı “Ayçe” dünyaya geldi. “Acemice aşk kazası” dediği ilk evliliğinden sonra “Bayan Nihayet” dediği oğlunun annesi “Zühal Tekkanat" ile evlendi. “1 yıllık hayat rötarı” dediği , Göngör Demiray’dan sonra ise fırtınalı, derin bir aşk yaşadığı kendisi gibi Şair olan Tomris Uyar ile 3 yıl süren bir birlikteliği oldu. “Bayan En Nihayet” dediği Birsen Sağnak ise onun son sığınağıydı…
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beniNe kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibiUyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözleriniSen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli..........................................
(Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı şiirinden)
Aşkını haykırmaktan çekinmeyen, fikirlerini cesurca ifade eden, duygularını güçlü bir şekilde yaşayan bir şairdi Cemal Süreya. Kıskanç ve alıngan bir yapısı vardır. Herkese çabuk küser çabuk barışırdı. Öfkesini kontrol edemiyordu.
Örneğin “Edip Cansever bir yazısında “ Cemal Süreya’ya içki içmeyi ben öğrettim" deyince çok sinirlenmiş, “Edip’e şiir yazmayı da ben öğrettim” diye karşılık vermişti.
Yazarın öfkesini kontrol edememesi evliliklerine de gölge düşürdü. İlk eşi Seniha zeytinli börek yapmayınca ona vurmuş sonra pişman olup bileklerini keserek intihar etmişti. Fakat uyguladığı şiddet bunla bitmedi. Evliliği iyi gitmezken karısını “Üvercinka” ile aldattı. Kızının doğduğu gün bir daha Üvercinka’yı görmese de evlilikleri gitgide bozulmaya devam etti.
Fakat Seniha Hanım bir kavga esnasında alabileceği en büyük intikamı aldı şairden. Şairin ilk kitabı “Üvercinka”yı sobada yaktı dahası yazar Arkadaşlarının imzalı kitaplarını da yırttı. Böyle çatışmalar arasında boşanma gerçekleşti. Fakat boşanma ardından annesiyle kalan Ayçe ile şairin arasına soğukluk girdi.

Tomris Uyar ile ilişkisi
O dönem Ülkü Tamer ile evli olan Tomris, bebeğini kaybetmenin acısını yaşıyordu ve derin bir boşluktayken Cemal ile tanışmıştı. Aralarındaki çekim aşka dönüştü ve 3 yıl sürecek bir beraberlikleri oldu. Güzel başlayan aşklarına Cemal’in kıskançlıkları ve Tomris'in özgür ruhu gölge düşürdü. Böylece ayrılık bir kez daha kapıyı çaldı.
Daha sonra şair Zuhal Tekkanat(Elif Sorgun) ile evlendi. Bu evlilikten “Memo adını verdiği oğlu doğdu. Zuhal’i kaybetme korkusu yazarın başına gene dert açtı ve kıskançlık başladı.
Şair gerçek huzuru ise 4. evliliğinde Birsen Sağnak’ta buldu. Ölümüne kadar onla oldu.
öylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Oğlu Memo ve trajik son
Cemal Süreya oğluna çok düşkündü.Eşi Zuhal ile boşandıktan sonra da oğluyla ilgilenmeye devam etti. Fakat Memo huzursuz ve mutsuz bir çocukluk geçirdi. Belki de babasının bu sonsuz ilgisi onu şımarık bir çocuk yapmıştı. Oğlu sorunlarıyla birlikte büyüdü ve şair oğluyla baş edemez oldu. Oğluyla birlikte yaşamak istese de birlikte oldukları süre boyunca oğlunun fiziksel ve psikolojik şiddetine maruz kaldı. Memo babasına karşı hep öfkeliydi onu sevmiyordu. Hatta adeta babasına düşmandı. Babasının en özel kitaplarını gizlice sahafa satacak kadar düşmandı hem de. 1990 yılında şair girdiği bir şeker komasında hayatını kaybetti. Oğlu Memo babası ölünce babasının tüm kütüphanesini satmış ve özel mektuplarını imha edecek kadar da kendisine saygı duymamıştı.

Kitapları, Eserleri
İkinci Yeni akımının temsilcilerinden olan Cemal Süreya'nın bir çok dergide yazı ve şiirleri yayımlandı. Kendisi de "Papürüs" adlı bir dergi çıkardı. Şiirlerinde "aşk ve erotizm"e yer verdi. Fransızcadan çeviriler yaptı. Biz onu daha çok şiirleriyle tanısak da düz yazıları da vardı. Ölümünden sonra "Cemal Süreya Şiir Ödülleri" verilmeye başlandı.
Şiir kitapları
- Üvercinka (1958)
- Göçebe (1965)
- Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973)
- Sevda Sözleri (1984, Üvercinka, Göçebe,Beni Öp Sonra Doğur Beni, Uçurumda Açan-1984- ile birlikte)
- Güz Bitiği (1988)
- Sıcak Nal (1988)
- Sevda Sözleri (1990, 1995, tüm şiirleri)
Düzyazıları:
- 1976: Şapkam Dolu Çiçekle
- 1982: Günübirlikler
- 1990: On Üç Günün Mektupları
- 1991: Günler
- 1991: Söz Senaryosu
- 1992: Aydınlık Yazıları, Oluşumda Cemal Süreya, Folklor Şiire Düşman, Papirüs'ten başyazılar,
- 1993: Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi