Bir müzik uygulamasının dinlediğimiz şarkılara göre bizlere yeni eserler ve sanatçılar sunmasını çok seviyorum. Çünkü kuvvetle muhtemel arasam bulamayacağım, mükemmel eserler çıkıyor karşıma. Genel olarak alternatif müzik dinlediğim için de bu 'Üçüncü Yeniler' dinlediğim müziğin çoğunluğunu oluşturmakta.
Bu serinin ilk yazısında da bahsettiğim gibi (Alternatif Müzikte Üçüncü Yeniler ve Nova Norda) bu insanlar -bence- maddi kaygıların içinde yüzerek sanatı metalaştıran kişiler değil. Bu işi yapmak istedikleri için sektördeler ve bu da onlara doğal bir başarı kazandırıyor. Çok ses getirmeseler de ulaştıkları kitlenin daimi dinleyicileri olduğu aşikar. Çünkü bu tarz -alternatif müzik dediğimiz- herkese hitap eden bir tür değil. Ancak dinleyen kesimin bir anda bırakabileceği kadar basit de değil.
Alternatif müziğin arka bahçesinde top oynayan isimler işte 'Üçüncü Yeniler'... Bahsettiğim uygulama onlara öyle diyor zaten. O arka bahçenin daimi müdavimi olarak size tarzlarını çok sevdiğim ve playlistlerinizde yer vermeniz gereken bir gruptan bahsedeceğim bu hafta. 'Soft Analog'

Başlangıç...
2019 yılında çoğu grubu birleştiren memlekette, Ankara'da, bir araya gelen 4 kişiden oluşuyor grubumuz en başta. Sonradan iki kişiyle müzik yoluna devam eden grubumuzun bir ucunda -vokalde- İdil Tavşanlı; diğer ucunda ise -klavyede- Ömer Çelik yer alıyor.
İdil Tavşanlı Bilkent Üniversitesinde Psikoloji; Ömer Çelik ise Hacettepe Üniversitesinde İktisat okuyor. Bu ikilinin yollarını kesiştiren müzik aynı zamanda onları bizlerle de bir araya getiriyor. Her iki isim de küçük yaşlardan itibaren müzikle ilgili olduğu için bu denk geliş, dinleyiciyi tatmin eden bir kombinasyonu meydana getiriyor aslında.

"Soft Analog"
Okuduğum bir röportajlarında grup vokali İdil Tavşanlı grup ismi için "'Analog' sesleri 'Soft' bir şekilde duyurmak" istedikleri için bu ismi verdiklerini söylüyor.
Vintage dediğimiz o eskiye duyulan özlemin günümüze yansıması diyebileceğmiz bu Analog sesler aslında grubun müziklerini dinlediğiniz zaman anlayacağınız o Soft'lukla servis ediliyor biz dinleyiciye.
Harmanlanmış ezgiler
Anlatılmak istenen bir hikaye her zaman her eserde vardır. Soft Analog'un eserleri de elbette bir şeyler anlatmak istiyor bizlere. Ama işte onları paydaşlarından ayıran en önemli özellik bence 80'ler ve 90'ların günümüzle harmanlanması. Dinlediğiniz müzik sizi 80'lerin ortasında bir 'disko'ya götürüp pistin ortasından kendinizden geçmişçesine dans ettirebilir. Tınıların verdiği rahatlık sizi ritmin içine hapsedip sadece o anda olmanızı sağlayabilir. Dış dünyayla bağınızı kesen bu tını aslında -görmeyenler için bile- eskiye duyulan özlemi günümüzle birleştirebilir.
Çok bilinmeyen grubumuzda beni kendine çeken de tüm bunlar zaten. O harmanı hissettiğim tüm ezgiler.

2019'dan bu yana...
Kurulduğu günden bu yana yirmi küsür single'ın yanında 2 akustik kayıt ve bir EP piyasaya süren grubumuz, bir röportaj esnasında 'albüm'çıkarmaları hakkında yöneltilen soruya 'Albüm için bir konsept gerekli.' cevabını veriyor. Teklileri de kendi içlerinde aslında kocaman bir konsepti barındırıyor bence.
Tek EP'leri (Extended Play: Uzun Çalar; bir albüm kadar şarkı barındırmayan 4-5 şarkı içeren kayıtlar) 'Arasında Dünyanın' 5 şarkıdan oluşmakta. Parçalarında, modern dünyadan ve bu düzenin içindeki insandan, modern hayatın yarattığı duygulardan, farkındalıklardan bahsettiğini söyleyen grubumuz bu kayıtlarında da bilindik tınılarıdan uzaklaşmadan kendi tarzlarıyla anlatıyor derdini.

Özel Playlist
İlgiyle takip ettiğim Soft Analog'un tüm müzikleri sizlere gözüm kapalı önerebileceğim parçalar. Ancak benim için önemli olan ve anlam barındıran birkaç şarkıyı özellikle listeleyeceğim sizler için...
- Boşluğun İçinde
'Düşündün neden bu geldi başıma/ Farkettin gerçeği bir kaç kadehle'
Boşluğunuz içinde doğru bildiğinizin 'gerçeğini' keşfederken; niye oldu bu, neden ben sorularının cevaplarıyla yüzleşmenizi ve aslında bir iki etkenle bunları tamamen unutabileceğinizi anlatmaya çalışıyor bence şarkı. İnsan olmanın özünde yatan bu durumu geç kalan her şey gibi itiyoruz biz de köşeye. Hiç olmamış gibi hem de... - Kaybolur
'Hiç durmadan akıp giden su gibi, geç kalmadan, dinlesen kendini.'
Hayatımız akıp giderken en çok kıstığımız aslında kendi sesimiz değil mi? Bu kez değil... Aslında şarkının bende uyandırdığı his tam olarak bu. Bu kez değil dediği noktada bu kez kısma o duygunun sesini diyor sanki bana... Bu kez kısma zaten geçerken zamanımız bu duygular da kaybolacak bizim gibi... Oy yüzden kocaman bir kalabalığın içinde dur ve dinle kendini! - Bombalar
'Düşe düşe göremiyorum dibimi/ Bile bile unutuyorum sesini...'
Hayat etrafımızda akıp giderken, bombalarla çevrili odanın içinde mahsur kaldık belki de hepimiz. Üstüne basmadan yürümeye çalıştığımız tüm bombalar bir çember etrafında yine ve yine döndürüyor bizi. Düşe düşe zemine ulaşamıyoruz, kafamızdaki bombalarla aynı hislerle boğuşup duruyoruz işte... - Uçarım Bu Alemde
'Üstüme geliyorlar kendimin peşindeyken/ Bildiğini sanıyorlar derdimi dermanımı...'
İnsanı anlatan şarkı sözleri dedik ya bu işte onlardan birisi bence. Kendimiz olmanın, tutamadığımız bir aklın izinde, sallanan düzenin içinde, zorluğunu anlatan bu şarkı aslında nolursa olsun 'Uçarım!' diyebildiğimiz bir yerde bence. Çünkü 'Uçarız bu alemde, kırılsa da kanadımız.' - Mesafeler
'Yanımda binlercesi/Mesafeler ben yapan beni...'
Mesafeler ben yaparken beni, rüzgarla yüzümün arasına giren engel aynı zamanda. Aslında mesafeler belki de benim değil peşinden gittiğim binlercesinin benliği. O yüzden bu şarkı aslında üstüne çok düşünüp, en çok dinlediğim bir parça.
Hissiz belki ama umursamaz olamayan ayaklarım ben olma yolunda yürürken, alıştığım onca şey mesafe koyuyor arama... Beni ben yapandan uzağa götürüyor.. Ama binlercesine giden yoldaki 'mesafeleri' yok ediyor. Bu yüzden bu şarkı bana çok başka hissettirirken bir başkasına çok çok farklı şeyler düşündürtüyor. Denklemi basitken üstelik...

Ritme bırakın kendinizi..!
Şimdi sizden bir şey isteyeceğim sevgili okur.
Eğer imkanınız varsa kulaklığınızı takın lütfen. Daha sonra bu ikilinin benim en sevdiğim şarkısı olan 'Mesafeler'i açın ve sakince arkanıza yaslanın. Şu dakikadan sonra sizden sadece gözlerinizi kapatmanızı ve müziğin ritmine bırakmanızı istiyorum kendinizi...
Bir sonraki yazıda görüşürüz sayın okur. Keyifli dinlemeler...
Bonus 1:
Grubumuz geçtiğimiz günlerde 2 parçadan oluşan yeni bir çalışma daha yayımladı. Farklı zamanlarda çıkan 2 parça yine biz Soft Analog severler için tadından yenmez kıvamda. Mayısta çıkacağı söylenen yeni albümün yayımlanan teklileri diyebiliriz. Eğer vaktiniz varsa ve bu grup ilginizi çektiyse 'Tanıdık Bir Koku' ve 'İstila' şarkılarına da bir şans verin.

Bonus 2 :
Hepimizin çok iyi bildiği, düğünlerin vazgeçilmez parçası 'Misket' şarkısını da kendi tarzlarında yorumlayan grubumuz; senelerin eskimez bu hitine farklı bir hava katmayı başarmış. Onu da muhakkak dinlemenizi öneririm sayın okur.