Soyumuzun kaderimize etkisi var mıdır? Geçmiş köklerimiz tercihlerimizle, korkularımızla ve acılarımızla bizi hala besliyor olabilir mi? İşte tüm bunlara parmak basan bir dizi taze çıkmış Netflix'te. Zeytin Ağacı...
Dizimiz 3 kız arkadaş ile başlıyor. Kanser tedavisi için aile travmalarına inmek gibi alternatif çözümler arayan Sevgi, kendini pozitif bilimlere adamış ve sorumluluk bilinci aşırı yüksek -ancak eli titrediği halde cerrahi işlemlere devam etmekte olan- başarılı doktorumuz Ada ve her kız grubunun olmazsa olmazı grubun aklı bir karış havada olan influencer kızı Leyla. Dizinin yayımlanan ilk sezonu 8 bölümden oluşuyor. Su gibi akıp gidiyor ancak Tuba Büyüküstün'ün müthiş kötü oyunculuğuna katlanabilene. (Keşke ülkedeki yapımcıları başrol oynamak için güzellik değil de yeteneğin nasıl da gerekli olduğuna inandırabilsek.)

Dizi her karakterin geçmişindeki izi ile bugünkü hikayesini sunarken metaforlarını da eksik etmiyor. Bunlardan en belirgini aslında adını da aldığı zeytin ağacı. Mitoloji ve dini kaynaklarda oldukça rastlanan zeytin ağacı, Antik Yunan’da Athena tarafından Tanrı Zeus’a sunulan en değerli hediyedir. (Dizide de asıl yolculuk Athena tapınağından başlar.) Ayrıca zeytin dalı barışın sembolüdür. Dizide de bazı karakterler zeytin ağacı ile iç benlikleriyle ve kökleriyle bir barışma yaşarlar. Zeytin ağacını hediye ederler.
Sevgi'nin bulduğu alternatif çözüm aile dizimi terapisidir. Arkadaşlarını da ikna edip Ayvalık'a doğru yola koyulurlar ve hikaye burada başlar. Kızımız burada aldığı terapi ile 1 ayda kanseri büyük oranda yener, mucize!
Nedir bu aile dizimi terapisi?
Travmaların bilinçaltında nesilden nesile aktarıldığına inanılıyor, halk arasındaki "annenin yazgısı kızına geçer" lafının domino taşları gibi dizilmiş hali. Soy boyunca yaşanan deneyimlerin özellikle de etkisi büyük olan travmaların kalıtım ile nesilden nesile aktarımı, acıların kalıtsallığı üzerine…
Yöntem, Alman psikoterapist Bert Hellinger tarafından yaratılmış. Terapide birbirini tanıyan tanımayan bir grup insan bir halka şeklinde diziliyor. Bir temsilci seçiliyor kişi için, ortaya geçip kendini temsil ettiği kişi ile bütünleştiriyor bilinçaltında. Sonrasında temsilcinin gördüğü, hissettiği bazı anımsamalarla oyun zenginleşiyor. Travma tiyatral bir şov ile başka insanlar tarafından ortaya çıkıp sergileniyor. Oturmuş kendinize veya üst nesillerinize ait travmanızı izliyorsunuz, daha önce hiç görmediğiniz insanlardan ve hiç anlatmadığınız -hatta belki de kendinizin dahi bilmediği halde. Deneyimlememiş biri olarak doğruluğu hakkında yorum yapmak güç ama akıl alır gibi de değil.

Zeytin Ağacı dizisini izlerken Ada kadar inkarcı ama bir o kadar da Leyla gibi deneyim meraklısıydım bu terapi konusunda. "Bilimle açıklayamadığımız her şeyden kaçmalıyız" diye bir şey yok sonuçta. Bir miktar korkutucu da olsa sanırım böyle bir fırsatım olsa inançlarımı bir kenara bırakır ve kesinlikle deneyimlerdim. Ne demisler; fala inanma falsız da kalma!
Dizide terapi sahnelerini izlemesi oldukça keyifliydi. Karakterlerin iyisiyle ve kötüsüyle gözler önünde oluşu ve işlenişleri çok doğal ve sıcaktı (özellikle kız grubu sahneleri içimi ısıttı). Kullanılan şarkılar, görsellik ve mekan seçimleri de enfesti. Kültürel olarak dram işi yaparken -pek sevdiğimiz- her şeyi drama boğma olayının olmayışı da mükemmel olmuş bence. Dikkat! Dizi boyunca canınız bolca meze ve belki de hiç yemediğiniz halde kabak çiçeği dolması çekebilir (bende tam da böyle oldu). Ayrıca kültürel olarak dram işi yaparken pek sevdiğimiz her şeyi drama boğma olayının olmayışı da mükemmel olmuş bence. Hafta sonunuz boşsa bir şans verin derim.