Karavan ile uzun süredir gezi incelemesi yapmadığımızın farkına vardım. O yüzden bu haftaki durağımız Tiflis ve Kutaysi. Kemerlerinizi sıkı bağlayın.
Tiflis, Gürcistan'ın başkenti ve en kalabalık şehri. Biz Tiflis'e Batum üzerinden karayolu ile gittik. Giderken yol yapım çalışması nedeni ile bizi dağ yoluna yönlendirdiler. Bu yüzden yolculuk biraz zorladı. Gidişimiz yaklaşık altı saat sürdü. Dönüşte ise normal yoldan geldiğimiz için dört buçuk saat. Kısaca Rize'den Tiflis'e gidecekseniz sınır kapısı hariç altı saatlik bir yolculuk yapacaksınız. Gürcistan'a girişi için pasaport ve vize şartı yok. Cebinizde çipli kimlik kartınızın olması yeterli.
Batum'u gece yarısı geçtiğimiz için gün ışıdıkça şaşkınlığımız arttı. Çünkü her taraf yemyeşil. Bizler Rize'de yeşilliğe alışkınız. Bu yeşillik çaydan geliyor ama Tiflis'te çay yok ve her taraf yeşil. Yol boyunca otlayan inekleri, domuzları görebilirsiniz.
Tiflis ismi nereden geliyor?
Tiflis kelime anlamına bakarsak "haşlı su, sıcak su," anlamına geliyor. Zamanında kral av için Tiflis'e gelir ve bir kuş avlar. Yaralı kuş kaçmayı başarır. Sonra kuşu bir suyun içinde bulurlar. Rivayete göre kuş suda haşlanmıştır. İşte o zaman kral Tiflis'in ismini koymuş. Çünkü bölgede bir çok kaplıca bulunmakta.
Sabah erken saatlerde Tiflis meydanına ulaştık. Otobüs kafileyi Özgürlük Meydanı'nda bıraktı. Rehberimiz Ana "Tiflis en güzel yürüyerek gezilir," dedi ve kattı bizi arkasına. Gürcistan, özgürlüğünü bu meydanda kutladığı için meydana Özgürlük Meydanı deniyor. Geceleri sokak sanatçılarının uğrak mekanı.
Biraz yürüdükten sonra karşımıza bir sürü bronz heykel çıkacak. Bunlardan birisi de sokak lambacısı anıtı. Tarihte ilk sokak lambası Kurtuba'da Endülüs Emeviler tarafından kullanılmış. Tiflis'te de zamanla bu işi yapanları temsil ediyor. Tiflis lambacıları genelde müslümanlardan seçilirmiş. Nedeni belki Gürcü halkının eğlenceye ve şaraba düşkün oldukları için zamanları karıştırmasıdır.
Sokak lambacısı heykelinden iki adım aşağıda eski evlendirme dairesini göreceksiniz. Bu yapı Gürcü mimarisinin örneği. Gürcüler mimaride balkonu çok severlermiş. Hatta günlerinin büyük bir kısmı balkonda geçermiş. Dolayısı ile insanlar bu sayede fazla sosyalleşirmiş. Ruslar'ın bu durumu bildikleri için bu mimariyi yasaklamış. Rus mimarisi ile balkonsuz evler bölgeye hakim olmuş.
Yürüyerek şehri gezmek mümkün
Bu heykelin biraz aşağısında Berikaoba Heykel Grubu'nu göreceksiniz. Berikaoba eski bir Hıristiyanlık bolluk bayramı. Bu gün insanlar maskeler takar, güzel kıyafetler giyer ve eğlenirmiş. Pagan bir geleneği bu sahne ile ölümsüzleştirmişler. Daha önce söylediğim gibi bölgede bir çok bronz heykel var. Bu heykellerin hemen çaprazında usta Gürcü komedyen, ressam ve aktörleri temsilen heykeller de bulunuyor. Bu heykelleri takip edip çok güzel bir yapıyı görüyoruz.
Rezo Gabriadze Marionette Tiyatrosu'nun önünde büyük bir demir yardımı ile desteklenen ve çok eski görünen bir saat göreceksiniz. Aslında yeni bir yapı. Dikkat çeksin diye eski bir tren yolunun rayını da buraya montelemişler. Her saat başı bir kukla çanı çalıyor. Asıl önemli olan ise her gün saat 12.00 ve 19.00'da kukla gösterisinin olması.
Tiflis de çok fazla katedral bulunuyor. Bunlardan birisi tiyatronun hemen yanında bulunan The Kashveti Church of St. George. Küçük ve sade bir kilise. Bizim programımızda yer almadığı için içine giremedik. Asıl benim bahsetmek istediğim kiliseden bakınca görebildiğiniz Başkanlık Sarayı. Binayı 2004-2009 seneleri arasında Mikheil Saakashvili başkanlık sarayı olarak inşa ettirmiştir. Sonrasında gelen başkanlar ise buranın giderinin çok olduğunu söyleyerek burayı kullanmamıştır. Devlet Törenleri Sarayı olarak değiştirilen yapı günümüzde özel günlerin kutlanması, misafir ağırlama için kullanılmaktadır.
Kartlis Deda
Gürcü halkının sembolü olan Kartlis Deda, Gürcüler'in Anası heykelini görmek için teleferik ile tepeye çıkacaksınız. Tek yol teleferik değil ama. İsteyen yürüyerek de heykele ulaşabilir. Heykelin özelliği bir elinde şarap bir elinde kılıç tutması. "Dostane geldiysen şarap ikram ederim. Düşmanımsam kılıcım hazır," diyor kısaca. Biz teleferik ile tepeye çıktık. Yukarıdan baktığımız zaman manzara çok güzeldi. Sizin de dikkatinizi çekecek bir yapı göreceksiniz. İşaret parmağına yani şehadet parmağına benzer bir otel bu. Araplar bölgeye en güzel ve en lüks oteli yapmışlar. İçinden spadan, casinoya kadar her şey Tiflis'in en iyisiymiş.
Tepeyi gezdikten sonra yürüyerek inmeye başladık. Küçük bir şelale ve dilek köprüsünün bulunduğu yerde bir sürü hamam mevcut. Hamam sevenlere hemen küçük bir uyarı yapalım. Bazı hamamlarda çıplaklık şartı var. Girmeden önce sormayı unutmayın.
Sıradaki durağımız Tsminda Sameba Cathedral'i oldu. Katedral'in dışı da içi de çok güzeldi. Bizi mest eden kısımlardan birisi de katedrale fotoğraf çektirmeye gelen çiftler vardı. Yeni çiftlerden birisi düğün arabası olarak antika Rolls Royce arabası kullanmış. Biz de bunu fırsat bilip bolca fotoğraf çektik.
Yeşil bir şehir
Tiflis merkezde trafik ışığı yok denecek kadar az. Kendi arabanızla gidecekseniz veya araç kiralayacaksanız çok dikkat etmeniz gerekiyor. Tiflis merkezi de şehir dışı kadar yeşil. Rehberimize yeşili korumak ile ilgili bir kanunlarının olup olmadığını sordum. "Eskiden daha yeşildi. Yeni yapılan binalar yüzünden ağaçlar kesilmeye başlandı," cevabını alıp üzüldüm. İnsanoğlu her yerde aynı. Kızılderililerin dediği gibi "Son ağaç kesildiğinde..."
Biraz da Tiflis halk yapısı hakkında bilgi vermek istiyorum. Mesela Tiflis bir başkent olmasına rağmen ekonomik yönden sıkıntı yaşayan insan sayısı oldukça fazla. Bu yüzden insanlar çoğunlukla iki işte çalışıyor. Ayrıca geniş aile olarak yaşıyor. Bu sayede gideri azaltıyorlar. Eğer siyahlar giymiş kadın veya erkek görürseniz bu onun matemde olduğu anlamına geliyor. Kaybının senesine bakmaksızın siyah giyip bu geleneği devam ettirenlerin sayısı oldukça fazla.
Tiflis'te ne yenir?
Tiflis ziyaretinizde eğer seviyorsanız peynir ve şarap alabilirsiniz. Peynir konusunda çok seçici olduğum için bana pek hitap etmedi. Tadanlar özellikle isli peyniri çok övdü. Bunun harici yemeklerdeki bolca kişniş kullanıyorlar. Eğer alışık değilseniz hoşunuza gitmeyebilir. Biz Gürcü gecesine katılıp akşam yemeğini orada yemeği seçtik. Keşke böyle bir seçim yapmasaydık. Gürcü gecesindeki eğlence kısaydı. Menü kişilere değil ortaya servis ediliyor. Rehberimiz bunun Gürcü geleneği olduğunu belirtti. Bir eve gitseniz de aynı şekilde sunum yapılırmış. Menüde mantar çorbası, güveç, kızarmış et, Gürcü pidesi Khachapuri ve Gürcü Mantısı Khinkali vardı. Elbette Gürcülere özgü armut suyu da ikram. Biz sadece Khachapuri ve Khinkali yiyebildik. Gece ise kişi başı 70 lari. "Keşke eğlenceyi seçmeyip dışarıda dolaşıp kendimiz farklı bir yerde yeseydik," demedik değil.
Tiflis'te biz Hotel Coste'de kaldık. Otelden oldukça memnun kaldık. Otel oldukça temizdi. Ayrıca sabah kahvaltısı çok güzeldi. Kruvasanın tadı hala damağımda. Burada da espri ile karışık küçük bir hatırlatma yapalım. Oğlum tuvalete girip sonrasında koşarak yanımıza geldi: "Baba, buradaki tuvaletlerde bizim oradaki gibi su yok. Biliyor musun?"
Sabah kısa bir şehir turu yaptıktan sonra Kutaisi'ye gittik. Kutaisi, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden birisi ve Gürcistan'ın eski başkenti. Kutaisi'ye girmeden Jvari Manastrı'na uğradık. Gürcistan için iki önemli nehrin birleştiği yeri yukarıdan görüyor.
Kutaysi izlenimleri
Kutaisi'nin merkezinde David Agmashenebeli Meydanı'nda sizi Gürcüler için önemli olan figürlerin bulunduğu bir havuz karşılıyor. Bu havuzda elinde kadeh tutan bir adam heykeli göreceksiniz. Onun adı "tamada." Şarap sofralarında eğlenceyi yöneten kişi. Ortamın gerilmemesi için muhabbetin konusundan masada oturanların kaç kadeh şarap içeceğine kadar tüm kararları o alıyor. Aile içerisinden birisi bu vazifeyi yapabileceği gibi bu işi meslek olarak yerine getiren insanlar da mevcut.
Yürüyerek şehri gezerken Bely Köprüsü'nü göreceksiniz. Nehir ve dağ manzarasını size sunan modern bir köprü. Üzerinde bulunan Picasso'nun Çocuğu Heykeli de oldukça meşhur.
Tiflis ve Kutaisi'de oldukça fazla manastır var. Bunların hepsinin önemini yazmak elbette zor. "Neden bu kadar fazla kilise ve manastır var?" diye sorduğum zaman rehberimize "Zamanında kralların görsellerinin kilisede yer alması için aziz unvanını alamsı gerekirdi. Bunun da en kolay yolu bir ibadethane yaptırmaktı," cevabını aldım.
Tiflis bizim gezdiğimiz ama tadı damağımızda kalan bir gezi oldu. Tekrarını düşünüyoruz. Gezi zamanı canımızı sıkan tek durum ise Lari ve Lira arasındaki kur farkı. Zamanında Lira, Lari karşısında oldukça değerliydi. Güncel kurda ise Lari, lira karşısında on kat daha değerli. "Pasaportumuz yok, vize derdi olmasın ama farklı bir ülkeyi gezelim" mi diyorsunuz? O zaman Tiflis'e gidebilirsiniz.